| O da sen gider gitmez kadınlar için yazdığı bir nakarat hakkında fikrimi almak için bana e-posta attı. | Open Subtitles | لذا قام بمراسلتي ما ان غادرتي ليأخذ برأيي حول خمسة دقائق من فقرته التي يقوم بتحسينها حول الجنس اللطيف |
| Herkes istediğini almak için yaptığı şeyi yapmaya devam ediyordu, uyuşturucu satıcıları, hırsızlar, kan bankası. | TED | الكل هناك كان يفعل ما يفعله ليأخذ ما يريد، تجار المخدرات، اللصوص، بنك الدم. |
| İç çamaşırları almaya gelen şoför olmalı bu. İşte orada. | Open Subtitles | لابد وأنّه السائق جاء ليأخذ الملابس الداخليّة، ها هي هناك |
| Çığlığı duymadı, panik içinde kaçtı, sonra sakinleşince, yakalanma riskini de alarak bıçağı almaya gitti. | Open Subtitles | ربما لم يسمع الصرخةَ، ربما هرب مذعوراً ثم هدأَ لاحقاً وعاد ليأخذ السكين، مخاطراً بأن يتم القبض عليه. |
| İşte GPS bilgileri. Herkes bir kopya alsın. | Open Subtitles | ها هي معلومات جهاز تحديد المواقع ليأخذ الجميع نسخة |
| Ailesi son dakika kamp gezisine gidiyormuş, babası uğrayıp, tulumu alacak. | Open Subtitles | , عائلتها قررت أن تذهب للتخييم . أبوها سيأتي ليأخذ الفراش |
| Bu işi alması için başka kimseyi bulamadılar, hepsi bu. | Open Subtitles | لا يمكنهم إيجاد شخص آخر ليأخذ الوظيفة، هذا كلّ شيء. |
| Ojo, garnizona Baron Gruda'nın El Libre'i gözaltına almak için geldiği işaretini ver. | Open Subtitles | اوهو ، اعط الاشارة بوصول البارون غرودو ليأخذ الليبري |
| Bu adamları, ceseti almak için öldürmüşler. Ama neden? | Open Subtitles | قتل هؤلاء الرجالِ ليأخذ جـثّـةَ، لكن لماذا؟ |
| Benoit vudu rahibinin ruhunu almak için Katrina Kasırgası'nı kullandı. | Open Subtitles | استغل بينويت إعصار كاترينا كذريعة ليأخذ روح قس الفودو |
| almak için arkamdan siyahlı bir adam gelecek. | Open Subtitles | سيأتي رجل يلبس الأسود ليأخذ المكافأة فيما بعد |
| Bir arkadaşımın motosikletiyle geziyorduk, derken bir şey almak için küçük bir dükkanın önünde durdu. | Open Subtitles | صديق لي, أقلني بدراجته النارية و توقف ليأخذ شيئاً من محل الوجبات السريعة |
| Kate Warner'a almaya yolladığın adam baygın. Bir süre öyle kalacak. | Open Subtitles | الرجل الذي أرسلته ليأخذ كايت إنه غائب عن الوعي |
| Bu olay cuma günü başladı. Tim çocukları almaya geldi. | Open Subtitles | الموضوع بدأ يوم الجمعه عندما حضر تيم ليأخذ الأولاد |
| Babamı son seferinde gördüğümde, dördüncü doğum günüm için lazanyama mum almaya dışarı çıktı ve asla geri dönmedi. | Open Subtitles | آخر مرة رأيت والدي هو خرج ليأخذ شمعات للازنيا عيد ميلادي الرابع ولم يَعُد أبدا |
| Herkes karakutusunu alsın. Ben hemen aktive edeyim. | Open Subtitles | ليأخذ كل منكم صندوق أسود، سأعد النظام وأشغله. |
| Pekâlâ. Herkes bir silah ve iki şarjör alsın. | Open Subtitles | حسنٌ، ليأخذ كلّ فردٍ سلاح وخزينتيّ زخيرة إضافيّتين. |
| Benim yerimi alacak daha bilge ve yaşlı adam kim? | Open Subtitles | من هو ذلك الأعقل والأكبر مني ليأخذ مكاني؟ |
| Benim yerimi alacak daha bilge ve yaşlı adam kim? | Open Subtitles | من هو ذلك الأعقل والأكبر مني ليأخذ مكاني؟ |
| Ya mağdurla bizzat kendisi temasa geçecek ya da parayı alması için başka birini gönderecek. | Open Subtitles | إما ان يتصل بالضحية بنفسه او ان يرسل شخصا آخر ليأخذ النقود |
| Alınma ama, biliyorsun, sevgili Allen barışçıl direniş yolunu alırdı. | Open Subtitles | (لا أقصد الإهانة ، لكن ، عزيزي (آلن كان ليأخذ طريق السلام |
| İlgilenseydin durumu anlaman 20 yılını almazdı belki. | Open Subtitles | إن كنتِ كذلك حقاً, لم يكُ ليأخذ منكِ الأمر عشرين سنة لاستيعاب إعجابكِ به |
| Kara mizah olan şey, eğer yaralanmasaydı 302 programında benim yerimi alacaktı. | Open Subtitles | الغريب أنه كان ليأخذ مكاني ..في البرنامج 302 لو لا إصابته |
| "Ama bu da zaten yaratığın gelip gözünü almasını beklediğim için oldu." | Open Subtitles | لكن كان هذا لأنني كنت أنتظر الكائن الفضائي ليأخذ عينه ويغير حياتي |