Ben düştükten sonra emin olmak için tekrar ateş etti. | Open Subtitles | وبعدما سقطت أطلق النار ثانية ليتأكد من موتى |
Her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için bu civardaki evleri sürekli kontrol eder. | Open Subtitles | إنه يقوم بجولات روتينية على المنازل ليتأكد من الأمن جيد جداً |
Eğer bunu ben yapacak olsaydım, yerde, girişte iki adamım olurdu, onun alındığına emin olmak için uçakta bir adam. | Open Subtitles | ،إن كنت سأقوم بفعلها لكنت سأضع شخصين على الأرض عند البوابة شخصٌ واحد على متن الطائرة ليتأكد من خروجها |
Hiçbir sorunu olmayan birinin yoldan çıkıp başına her türlü belayı açana kadar elinden geleni yapmasına harika bir örneksin. | Open Subtitles | أنت أفضل مثال على كيف للمرء أن يبدأ بلا أي مشاكل ومن ثم ينحرف عن مساره ليتأكد من أنه يواجهها جميعاً |
Hiçbir sorunu olmayan birinin yoldan çikip basina her türlü belayi açana kadar elinden geleni yapmasina harika bir örneksin. | Open Subtitles | أنت أفضل مثال على كيف للمرء أن يبدأ بلا أي مشاكل ومن ثم ينحرف عن مساره ليتأكد من أنه يواجهها جميعاً |
Zero Zombies'lerin sızmadığında emin olmak için gelmiş. | Open Subtitles | أنه هنا ليتأكد من أن فرقة زيرو زومبي لن تتسلل للمسابقة |
Katil, hedeflerinin katılacağından emin olmak için resmi davetiye göndermiş. | Open Subtitles | القاتل إستخدم دعوة رسمية ليتأكد من أنهم سيحضرون |
Yarın radyoya gideceğimizden emin olmak için Howard Pill aradı. | Open Subtitles | اتصل "هوارد بيل" ليتأكد من أننا سنذهب إلى المحطة غدا. |
Avukatı, ve eminim burada bir problem olmadığına emin olmak için gelmiştir. | Open Subtitles | محاميها , وأنا متأكدة أنه هنا ليتأكد من عدم وجود مشاكل |
Diğer arkadaşım, başlarına bir şey gelmediğinden emin olmak için karın ve çocuklarınla burada kalacak. | Open Subtitles | ... صديقي الآخر سيظل هنا مع زوجتك و أطفالك ليتأكد من عدم إصابتهم بمكروه |
Bundan emin olmak için Miller'ı yanına veriyorum. | Open Subtitles | وقد ارسلت ميلير معك ليتأكد من ذلك |
Gideceğimden emin olmak için, klinikten gönderdiler. | Open Subtitles | لقد ارسلوها من العيادة ليتأكد من أن أذهب . |
Onu yok olduğuna emin olmak için şerife götüreceğim. | Open Subtitles | سآخذه للعمدة ليتأكد من القضاء عليه. |
Bilirsin işte, işlerin daha düzgün gitmesinden emin olmak için. | Open Subtitles | كما تعلم، ليتأكد من سير الأمور بسلاسة |
Ama Ian iyi olduğundan emin olmak için burda kalacak. | Open Subtitles | ولكن "ايان" سيبقى معه ليتأكد من أنه بخير |
(Müzik) Dinlediğimden emin olmak için bana bakıyor. | TED | (موسيقى) و الان يقوم بالقاء نظرة ليتأكد من انني استمع |
Sully uçağa bindiğinden emin olmak için burada. | Open Subtitles | (سولي) سوف يبقى ليتأكد من إنك ركبت في الطائرة |
Hiçbir sorunu olmayan birinin yoldan çıkıp başına her türlü belayı açana kadar elinden geleni yapmasına harika bir örneksin. | Open Subtitles | أنت أفضل مثال على كيف للمرء أن يبدأ بلا أي مشاكل ومن ثم ينحرف عن مساره ليتأكد من أنه يواجهها جميعاً |
Hiçbir sorunu olmayan birinin yoldan çıkıp başına her türlü belayı açana kadar elinden geleni yapmasına harika bir örneksin. | Open Subtitles | أنت أفضل مثال على كيف للمرء أن يبدأ بلا أي مشاكل ومن ثم ينحرف عن مساره ليتأكد من أنه يواجهها جميعاً |