Bu iki ülkenin bugünlerde arası Pek iyi değil. | TED | فعلاقة هذين البلدين ليست على ما يرام في هذه الأيام. |
Kesin bir şey söyleyemem, ama çok iyi değil. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أقول شيئا على وجه التحديد لكن ليست على ما يرام |
Ben öyle düşünmüyorum. Artık öyle düşünmüyorum. Çünkü işler yolunda değil. | Open Subtitles | لا أعتقد بأن ذلك أمر صائب، ليس بعد الآن، لأن الأمور ليست على ما يرام |
Ve daha siz farkına varmadan ilişkinizin çok iyi gitmediğini düşünmeye başlarsınız. | TED | ودونما إدراك، تبدؤون بالاعتقاد بأن علاقتكم ليست على ما يرام. |
Veya Kendini Pek iyi hissetmediği için, odasındaydı. | Open Subtitles | أو ربما بالطابق العلوي شاعرة بأنها ليست على ما يرام |
Evet, Kendini iyi hissetmeyen... Adı neydi? | Open Subtitles | نعم , واحدة منهم تشعر بأنها ليست على ما يُرام ما إسمها ؟ |
Bırak ısınsın! İyi değil. | Open Subtitles | دعها تحصل على قليل من الدفء، إنها ليست على ما يرام |
Aslında Pek iyi değil. Biraz atıştık. | Open Subtitles | ليست على ما يرام لقد تبادلنا بعض الكلمات الجارحة |
İşi aslı göründüğü gibi değil. | Open Subtitles | انظروا، هذا في الحقيقة ليست على ما يبدو. |
Aramız Pek iyi değil. Majestelerinin ve benim. | Open Subtitles | الأمور ليست على ما يرام بيننا جلالته وأنا |
Önemil olan kim olduğundur, ne iş yaptığın değil. | Open Subtitles | توماس , انها ليست على ما لديك إن كنت تعرف انه الذي كنت نكون. |
İşler burada da Pek iyi gitmiyor. Ne oldu? | Open Subtitles | الأمور ليست على ما يرام هنا أيضا ما أخبارك |
Gail Hoke, sorunlu bir boşanmanın ortasında, yani, işler Pek iyi gitmiyor. | Open Subtitles | غيل هوك في منتصف الطلاق سيئا , أليس كذلك؟ أعني , انها حقا ليست على ما يرام. |
Çabuk olun, karım hamile. Kendini iyi hissetmiyor. | Open Subtitles | بسرعة , زوجتى حامل انها ليست على ما يرام |
Oh! Kendini iyi hissetmediği için yukarı çıkardım. | Open Subtitles | إنها ليست على ما يرام فأخذتها هنا في الأعلى |