| Rool, seni aptal. Onun Her şeyi bilmesine gerek yok | Open Subtitles | روول أيها الأحمق إنه ليس بحاجة الى معرفة كل شيء. |
| Bence, bu çocuğun kafasını tedavi ettirmesine gerek yok | Open Subtitles | ، في رأيي هذا الطفل ليس بحاجة إلى أن يكون مكسوراً |
| Tabii ki süzmeye gerek yok. Biraz karıştır, Una. | Open Subtitles | إنه ليس بحاجة إلى أى شيئ أخر قلبيه فقط يا آنا |
| Bana ihtiyacı kalmadı. Missouri'de kalacak. | Open Subtitles | هو ليس بحاجة إليّ أكثر هو سيبقى في ميسسوري |
| Son zamanlarda bu hedefime ulaştım şu an bu tarz bir hizmete ihtiyacım yok. | Open Subtitles | و لقد حققت هدفي مؤخرا أنا ليس بحاجة لتلك الخدمات الآن |
| Bir saat sonra hemşiresini kovdu ve şimdi ihtiyacı olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | لقد طرد ممرضته بعد سّاعة وتقول الآن بأنّه ليس بحاجة إلى واحدة |
| Aramadığım için üzgünüm, Ama işimi yapmak için senden izin almama gerek yok. | Open Subtitles | حسنا، أنا آسف، لكنّي ليس بحاجة إلى رخصتك. |
| Yeni çağın insanlarının eskiden neler çekildiğini bilmelerine gerek yok. | Open Subtitles | المجتمع في العصر الجديد ليس بحاجة لمعرفة الطريقة التي كانت في السابق |
| Sevgili bulmak için çöpleri karıştırmasına gerek yok. | Open Subtitles | فهو ليس بحاجة للغوص في القمامة من أجل الرفقة. |
| Hepiniz, söylemeye gerek yok, beş parasız olduğunuzdan bu miktarı sizlere ödünç vereceğiz. | Open Subtitles | ليس بحاجة لقول أنت مُفلِس تماماً حسناً سنقرضك المبلغ |
| Hiç gerek yok. Uydu telefonuna bağlarız. | Open Subtitles | نحنُ ليس بحاجة له سوف نتصل عن طريق الأقمار |
| Elinde 9 mm'lik varken gerek yok. | Open Subtitles | حسنا يحمل معه مسدس من عيار 9ملمترات وهو ليس بحاجة اليه. |
| Çünkü bunu yapmasına gerek yok. Bütün ada onun kurduğu bir tuzak. | Open Subtitles | لأنّه ليس بحاجة لذلك فهذه الجزيرة بأكملها فخّه اللعين |
| Senden de babanı dinle lafını duymasına gerek yok. | Open Subtitles | إنّه ليس بحاجة لك لتخبره بأن ينصت لوالده |
| Anlatmasına gerek yok. Senin hasta bir orospu çocuğu olduğunu kendim anladım ben. | Open Subtitles | ليس بحاجة لإخباري، إنّي تبيّنت بمفردي أنّك مختل ابن ساقطة. |
| Buna gerek yok. Nükleer silahı var. | Open Subtitles | إنه ليس بحاجة لذلك فهو لدية سلاح نووى |
| Tüfeğe gerek yok, halının üstünde beyin kanaması geçireceğim. | Open Subtitles | l ليس بحاجة إلى البندقية. l'll فقط ينزف هنا على السجادة. |
| - Artık ona ihtiyacı kalmadı anlaşılan. | Open Subtitles | اعتقد انه ليس بحاجة اليها بعد الان |
| - Peder Brown için ağıt tutturuyorum. - Sana ihtiyacı kalmadı. | Open Subtitles | (أعزف قُداساً للأب (براون - إنه ليس بحاجة إليك - |
| Tüfeğe ihtiyacım yok. Muhtemelen kendi bacağımı vururum. | Open Subtitles | l ليس بحاجة إلى بندقية. l'll من المحتمل صفّ عاصفا قدمي من. |
| Ve House da bir ekipe ihtiyacı olmadığını kanıtlar. | Open Subtitles | وهذا يثبت أنه ليس بحاجة إلى فريق |
| Adaleti sağlamak için, bir insanın işe alım mektubuna ihtiyacı yoktur. | Open Subtitles | المرء ليس بحاجة إلى رسالة تعيين لمنح العدالة |