| Hayatının geri kalanını hatan olmayan bir şey için harcamak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليكَ أن تقضي بقيّة حياتكَ .تكفّر عن شيء لم يكن خطأكَ |
| Her şeye karşı bu kadar nazik olmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليكَ أن تكون بالغ النبل تجاه كلّ شيء |
| Annemle taşınmak için bana yalakalık yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليكَ أن تتملقني للانتقال للعيش مع والدتي |
| Bu kadar çabuk gitmek zorunda değilsin. Kalabilirsin. | Open Subtitles | أتدري، ليس عليكَ المغادرةُ مباشرةً، يُمكنُكَ البقاء |
| Yani görüyorsun, bu gece bir şey yapmana Gerek yok. Zaten ölecek. | Open Subtitles | أترى , ليس عليكَ أن تفعل أي شئ إنها ستموت بأي حال |
| Bunu yapmak zorunda değilsin. Hayır, yapmak istiyorum. | Open Subtitles | ليس عليكَ أن تفعل ذلك لا , أريد , أريد أن |
| Lance, artık bunu yapmak zorunda değilsin ahbap. | Open Subtitles | لانس، ليس عليكَ فعلُ مرة اخرى، رفيقي. |
| Hiçbir şey söylemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليكَ قول أيّ شيء فأنا هنا. |
| Sorun değil Paul. Bana rol yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا بأس يا بول ليس عليكَ أن تتظاهر أمامي |
| - Sert olmak için öyle görünmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليكَ ان تبدو قوي لأن تكون قوي |
| Ölmek zorunda değilsin, ilaçlarını alırsan tabi. | Open Subtitles | ليس عليكَ الموت، ليس إذا تناولتَ علاجكَ |
| Bunu yapmak zorunda değilsin. O senin hayatının bir parçası. | Open Subtitles | ليس عليكَ فعل ذلك ، فهي جزءٌ من حياتك |
| Beni dinle. Bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | عليكَ أن تسمعني ليس عليكَ القيام بهذا |
| Eğer günahsa bunu yapmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | لا أدري. ليس عليكَ ذلك لو كانت خطيئة. |
| Sen de beni öpmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليكَ أنْ تقبّلني بالمقابل |
| - Bunu yapmak zorunda değilsin. Kendim yapabilirim. | Open Subtitles | ليس عليكَ فعلُ هذا, يمكنني فعلها بنفسي. |
| Olay da bu zaten, zorunda değilsin. | Open Subtitles | أترى، هذا ما في الأمر ليس عليكَ ذلك |
| İçim daralıyor. - Pekala, artık görmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليكَ أن ترى ذلك بعد الآن |
| Artık bir maskenin arkasına saklanmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليكَ أن تخبئ نفسك... عن الناس |
| Sana hâlâ yardım edebilirim. Bana kızgın olmana Gerek yok. | Open Subtitles | لا يزال بوسعي مساعدتكَ ليس عليكَ أن تكون غاضبًا عليّ |
| Çünkü bir yere ait olmak için başkası gibi davranmanıza Gerek yok. | Open Subtitles | لأن ليس عليكَ أن تتظاهر بأنكَ شخصاً آخر حتى تنتمي لمكانٍ ما |