| Hayır. Bu Stanford'a gidecek birinden beklediğim bir şey değil. | Open Subtitles | لا,هذا ليس ما أتوقعه من شخص سوف يعلو شأنه هنا |
| Ama, bilirsin, arkadaşlarım... Yani bu hep yaptığım bir şey değil. | Open Subtitles | ولكن تعلمين,أن أصدقائي,حسناً إنه ليس ما أعمله |
| Sandığınız gibi değil. Onunla birkaç kez takıldık, o kadar. | Open Subtitles | أنظروا, هذا ليس ما تظنونه أنا و هي تسكعنا مرتين |
| Düşündüğün gibi değil. Bir basın toplantısı için çağrıda bulunmanı istiyorum. | Open Subtitles | ليس ما يدور بخلدك أريدك أن تقومي بالدعوة لمؤتمر صحفي الآن |
| İnfaz bölümüne gitmek aklımdaki şey değildi. | Open Subtitles | الذهاب إلى منطقة الاعتقال ليس ما كان فى عقلى |
| Bu sabah işe başlarken, umduğun şey bu değildi, Frank, öyle değil mi? | Open Subtitles | ليس ما توقعته عند تسلمك المهمة صباح اليوم أليس كذلك يا فرانك ؟ |
| Oturup ot tüttürmem harika olurdu ama bir teknik direktörün oyuncuda arayacağı şey değil bu. | Open Subtitles | رؤيتي أدخن شيء رائع، لكن ليس ما يبحث عنه مدرب فريق |
| Üzgünüm, tatlım. Benim yapabileceğim bir şey değil. | Open Subtitles | انا اسفة يا عزيزى انه ليس ما احب القيام بة |
| Eksik olan duymadığımız şey değil yapamadığımız şeydi. | Open Subtitles | إنه ليس ما امكننا سماعه إنه ما لم نتمكن سماعه |
| Onun efsane olmasının nedeni kendisidir, dönüştüğü şey değil. | Open Subtitles | , هو أصبح أسطورة بسبب من كان عليه ليس ما كان عليه |
| Onun efsane olmasının nedeni kendisidir, dönüştüğü şey değil. | Open Subtitles | , هو أصبح أسطورة بسبب من كان عليه ليس ما كان عليه |
| Bu benim tavsiye ettiğim bir şey değil ama onun kararlarına saygı duymak zorundayım. | Open Subtitles | هذا ليس ما نصحت به ولكني على إحترام رغباته |
| Yemin ederim göründüğü gibi değil. | Open Subtitles | أعرف بما الذي يشبهه ذلك ولكن أقسم بأنه ليس ما يشبهه |
| Kendi imzamla bir mektup yazabilirdim... ama elyazım eskisi gibi değil. | Open Subtitles | قد أكون كتبت رسالة تحتوي على توقيعي لكن خط يدي ليس ما يجب أن يكون |
| Bana inanmalısınız efendim düşündüğünüz gibi değil. / Asla olmaz. | Open Subtitles | أوين : يجب عليك أن تصدقني سيدي إنه ليس ما تعتقده توني : |
| Halkın içinde ölüm tacirlerine saldırmak ve bir insanı takip etmek... aklımda olan şey değildi. | Open Subtitles | اذا شك بأنك من العامة هذا ليس ما أفكر به |
| Bu sabah işe başlarken, umduğun şey bu değildi, Frank, öyle değil mi? | Open Subtitles | ليس ما توقعته عند تسلمك المهمة صباح اليوم أليس كذلك يا فرانك ؟ |
| - Pekâlâ. İnsanların moda ekinde okumak istedikleri şey bu değil. | Open Subtitles | حسنا, هذا ليس ما يريد الناس حقا قرائته في قسم الموضة |
| Tahtakurusundan yakınan insanları tedavi ettim böyle bir şey yapmazlar. | Open Subtitles | لقد عالجتُ اناساً من البعوض وذلك ليس ما يفعله البعوض |
| Anlattıklarını biliyorum Liam, ama bence yalan söylüyorsun. Aslında öyle bir şey olmadı, haksız mıyım? | Open Subtitles | ولكنني اعتقد أنك تكذب، هذا ليس ما حدث حقًا، صحيح؟ |
| Sorun çıkarmamaya çalıştım ama ben böyle biri değilim. | Open Subtitles | لقد حاولت أن أوافق، ولكن ذلك فقط ليس ما أنا عليه. |
| Belki tüm bu çılgınlık onun beklediği bir şey değildir. | Open Subtitles | ربما كل هذا الهيجان ليس ما توقعه هذا الرجل. |
| Bunun, benim hep istediğim şey olmadığını varsayıyorsun. | Open Subtitles | أنت تفترض أن هذا ليس ما أردته أنا من البداية |