| Yapacak daha iyi bir işin yok mu, ...Mesela kıçına dövme yaptırmak? | Open Subtitles | ماذا قلت للتو؟ ليس لديك شيئاً أفضل لتفعله مثل أن توشمي مؤخرتك؟ |
| Kötü alışkanlık işte, tırnaklarını yemek Mesela, hatta daha kötüsü. | Open Subtitles | النقيصة هي كالعادة السيئة، مثل أن تعضي أظافركِ، لكن أسوأ. |
| Bunu müze gibi düşünebilirsin Sanki her yerde kuş postları varmış ya da ne bileyim duvarlara kınkanatlılar asılıymış gibi... | Open Subtitles | يمكنك التفكير في الأمر كمتحف، تماما مثل أن يكون هناك جلود الطيور أو، كما تعلمون، علق الخنافس حتى على الجدار. |
| Çok basitti ve çok kolay görünüyordu ama Sanki aynı zamanda imkansızdı da. | Open Subtitles | بالرغم من سهولة وبساطة الأمر, إلّا أنّه كان يبدو مستحيلًا. مثل أن يكون بينكِ وبين حافة الهاوية، خطوة, |
| - Yani hep sola bakmayıp, arada sağa da bakmak gibi mi? | Open Subtitles | أتعني، مثل أن ننظر لليسار بدلاً من اليمين، هذا النوع من الأمور؟ |
| Şohben çalışsın diye duşta beklemek gibidir. | Open Subtitles | مثل أن تنتظر تشغيل المكيّف وأنت تحت الدش |
| Kremasız olsun dememiştim. Bir köpek yavrunun olması gibi bir şey. | Open Subtitles | لم أقل بدون كريمه هذا مثل أن يكون لك جرو للمتعة |
| Bir kadını mutlu etmenin nasıl bir şey olduğunu unuttunuz mu? | Open Subtitles | أنسيت ماذا يكون مثل أن تجعل المرأة سعيدة ؟ |
| Kendinizi çocuğun yerine koyun, böyle moral bozucu bir olaydan sonra Mesela babanız sizi tokatladıktan sonra, detayları hatırlayabilir miydiniz? | Open Subtitles | هل تعتقد أنك كنت ستتذكر التفاصيل إذا كنت في مكان الولد؟ بعد تجربة مريعة مثل أن يصفعك والدك؟ |
| Evet, Mesela çeneni kapatıp parayı alabilirsin. | Open Subtitles | لا أعلم لكن يجب أن أفعل شيئاً أجل، مثل أن تبقي فمكِ مغلقاً و تأخذين المال |
| Üçümüzün beraber dansa gitmesi gibi Mesela. | Open Subtitles | مثل أن نذهب نحن الثلاثة للحفلة سوياً، أترين ؟ |
| Bir şey olursa, Mesela bir gün biriyle tanışırsan... siyah veya beyaz biriyle veya bir İspanyolla, eğer içtense, ona bir fırsat tanı, tamam mı? | Open Subtitles | أنا أقول في حال حدوث شئ مثل أن تقابلي شخص أبيض , أسباني أو أسود ,ممكن |
| Kesinlikle öyleydi. Sanki bir rüyada gibiydim. | Open Subtitles | ذلك ماذا كان ، كان مثل أن تعيش حلماً ، حلم كبير |
| Geldiğinde ise diğer her yerdeki ışıklar kararıyor Sanki. | Open Subtitles | عندما يكون بالجوار ، فهذا مثل أن تكون الأضواء خافتة في أيّ مكان آخر أتعرفين كيف يكون هذا مع بعض الشباب ؟ |
| Beni aşar. Sanki dev bir canavar ısırmış gibi. | Open Subtitles | هو تقريباً مثل أن يكون قضم بواسطة وحش هائل |
| Sanki gecenin bir yarısı canım seks istiyor ve yapamıyorum diye sizi daha önce rahatsız etmişim de. | Open Subtitles | مثل أن أضايقكم أريد جنساً ولا يمكنني ذلك |
| Başka seçeneğim varmış gibi mi görünüyordu? | Open Subtitles | قمت بنظرة مثل أن كان لدي الكثير من الإختيارات؟ |
| evren önünüze açılmış bir katalog gibidir ve sayfaları çevirdikçe: | Open Subtitles | هذا مثل أن يكون الكون كله بمثابة الكاتالوج لك وتقلب خلال صفحاته وتقول ـ أود المرور بتلك التجربة ـ |
| Kar fırtınasında, kar tanesi olmak gibi bir şey. | Open Subtitles | انه كان مثل أن تكوني ندفة ثلجٍ في عاصفة ثلجية. |
| Yani, diyorumki, yaşlı olmak nasıl bir şey? | Open Subtitles | لذا، أعني، ما هو مثل أن يكون الشخص كبير السن؟ |
| Ama bir bilimci olmak sanırım bu oturumda gördüğünüz gibi, kaşif olmak gibi. | TED | لكن أن تكون عالما أعتقد أنك قد رأيت ذلك من هذه الندوة إنها مثل أن تكون مستكشفا |
| ABD'deki mahkumların ortalama bir park yerinden daha küçük tecrit hücrelerinde tutulabilecekleri gerçeği gibi. | TED | حقائق مثل أن المسجونين في أمريكا يمكن أن يوضعوا في غرف حبس انفرادي أصغر في الحجم من مساحة موقف السيارة العادي. |