| Bence dünyanın bu bölümündeki kadınlar insanların yerel ve bölgesel olarak birbirine bağlanması için kültürü önemli bir etken olarak görüyorlar. | TED | وأعتقد أن المرأة في هذا الجزء من العالم أدركت أن الثقافة هي عنصر مهم لربط الناس على حد سواء محليا وإقليميا. |
| Şimdi,yerel düşündüğümüz ve yerli davrandığımız... ...toplumlarımızda rol yapma zamanıdır. | TED | الآن هو الوقت لكي نعمل على مجتمعاتنا حيث نفكر محليا ونعمل محليا. |
| Ekipmanlarımızın yerel tamiratını gerçekleştirecek insanların eğitilmesi için biyomedikal mühendislik programı başlatıyoruz. | TED | وسنبدأ برنامج هندسة طبية حيوية حتى نتمكن من تدريب الناس محليا الذي يمكنهم تصليح تلك المعدات |
| Birlikte çalışmak zorundayız, çünkü küresel düşünüp yerel hareket etmek | TED | علينا أن نعمل معا لأن التفكير عالميا، والافدام على الفعل محليا |
| Evler için inşaat malzemeleri, şeker satmak için sözleşmeleri oluyor. Böylece büyük miktarlarda etanol ve enerjiyi yerel olarak üretebiliyoruz. | TED | ويحصلوا على مواد البناء للمنازل، عقد لبيع السكر لذا نستطيع إنتاج كمية ضخمة من الايثانول والطاقة محليا. |
| Sense bana 40 yaşın üstünde yerel bir güreşçi mi getiriyorsun? | Open Subtitles | وانت وجدت ملاكماً محليا يزيد عمره عن الاربعين ؟ |
| John ayrıca Finn McGovern operasyonunun kendisinin şahsen seçeceği iki yerel bölge arasında bölüneceğini açıkça belirtti. | Open Subtitles | لقد أوضح جون أيضا أن عملية فين مكجوفرن سيتم تقسيمها محليا بين مقاطعتين سيختارهم جون شخصيا |
| Siz burada durup beni yerel bir kahramın katil olduğuna ikna etmeye çalışırken şüpheli arka kapıdan sıvışıyor. | Open Subtitles | انت تقف هناك لتحاول ان تقنعني ان بطلا محليا هو القاتل بينما هرب المجرم عبر الباب الخلفي |
| Kiraladığımız yerel bir muhasebeci tespit etmiş. | Open Subtitles | المحاسبة التى أستأجرنها محليا , لقد وجدت تناقض |
| Birkaç yıl önce kazada ölen yerel bir ünlü. | Open Subtitles | كانت مشهورة محليا قتلت في حادث سيارة قبل عامين |
| Kontrol görevlileri hep yerel olur, yani yönetmeni tanımıyorlar bile. | Open Subtitles | طاقم وحدات البث يتم تشكيله محليا لهذا فهم لم يلتقو بالمنتج ابدا |
| yerel bir atletken 15 yaşında geçirdiği kaza sonucu felç olmuş. | Open Subtitles | لقد كان رياضيا محليا اصبح مشلولا عندما كان في حادث عندما كان عمره 15 عاما |
| Mesela insanların "yerel yemek" sevmeleri çok garip. | Open Subtitles | مثل أنه من الغريب أن الناس يريدون أن يأكلون أكلا محليا |
| 2011'de uyuşturucu şiddetinden faydalanan bir seri katille ilgili yerel soruşturma yürütüldü. | Open Subtitles | في 2011 كان هناك تحقيقا محليا حول قاتل متسلسل الذي إستفاد من ميزة عنف تجار المخدرات. |
| Biz, Batı dünyasında daha az tüketmeliyiz ve bir şeyler aldığımızda, yerel olarak yapılan şeyleri almalıyız, yiyecek aldığımızda, yerel olarak yetişen gıdaları almalıyız. | TED | نحن في العالم الغربي بحاجة لاستهلاك أقل وعندما نشتري الأشياء، علينا شراء الاشياء التي صنعت محليا، عندما نشتري الطعام، علينا شراء ذلك الطعام الذي زرع محليا. |
| yerel hareket edebilmek için muazzam fedakârlıklar yaptık | TED | لقد قدمنا تضحيات هائلة للعمل محليا.. |
| Bu ölçekleri yerli bir müzikal işaret sistemi bestelemek ve yaratmak için kullanır. | TED | وقد استعمل هذه السلالم ليؤلف ويضع نظامًا محليا للتدوين الموسيقي. |
| Eğer yerli biriyse kurbanları tükenince ortadan kaybolur. | Open Subtitles | ان كان محليا قد نفقد أثره ما ان تنتهي مجموعة ضحاياه |
| 21. yüzyılın ortalarında hayat, bölgesel olarak yaşamak anlamına gelecek. | TED | الحياة في منتصف القرن 21 ستكون حول المعيشة محليا. |
| Sağlık kadrosunu lokal olarak eğitmemiz için onun desteğine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاج دعمهُ لتدريب الطواقم الطبية محليا. |