| Yaşlılar için sağlık ve bakım merkezleri kuruyoruz toplumun çeşitli yerlerinde. | TED | إننا نبني مراكز صحة للمسنين ومراكز صحية في جميع أنحاء المجتمع. |
| Bununla birlikte, hastaneler akut tedaviye odaklı daha küçük, hızlı ve mobil bakım merkezleri olarak küçülebilir ve küçülmeli. | TED | مع ذلك تستطيع، بل يجب على مستشفياتنا أن تُقلَّص إلى مراكز عناية أصغر، ذكية ومتنقلة تتمحور حول الرعاية الوجيزة. |
| Onun yerine her topluluk için bir barış merkezi inşa etmek istiyordum. | TED | أردت أن يكون هناك مراكز صنع سلام في كل مجتمع. |
| Kırmızı yuvarlaklar seçim istasyonları, kriterinize göre seçin. | TED | الدوائر الحمراء هي مراكز الإقتراع، مُختارة بواسطة طريقتك الخاصة. |
| Temel teknoloji merkezlerinin ötesine bakmak için uğraştılar ve tasarımcıların portfolyosuna odaklandılar, aile ağacına değil. | TED | بحثوا عن أفراد جدد بعيدًا عن مراكز التكنولوجيا الكبرى وركزوا على سيرهم الذاتية، لا الأنساب الخاصة بهم. |
| Bu tedavi merkezlerinden çıkma biri evimin bir blok ötesinde. | Open Subtitles | هناك إحدى مراكز المعاملة تلك على بعد بناية من منزلي. |
| Bayan Jones, burada sizin ülke çapındaki alışveriş merkezlerine yapacağınız turun açılışındayız. | Open Subtitles | أنسة جونز ها نحن هنا مع إنطلاق جولتك الوطنية في مراكز التسوق |
| aynı zamanda dünyaya farklı bir şekilde adapte olmanızı sağlayan beyninizdeki öğrenme merkezlerini harekete geçiriyor. Bulgularımıza göre daha pozitif olabilmek için beyninizi | TED | بل تنعكس على جميع مراكز التعلم في عقلك نمكنك من التكيف مع العالم بصورة مختلفة وجدنا أن هناك طرق يمكنك بها تدريب عقلك |
| Ve bazı veri merkezlerinde bu bilgilerden iki tanesini alabilirsiniz. | TED | بالنسبة لبعض مراكز البيانات، ممكن أن تتحصل على معلومتين عنها. |
| Yüksek yerlerde dostlarım var diyelim. | Open Subtitles | دعنا نقول, اننى لدىّ اصدقاء فى مراكز عالية |
| Böylece bu boş köy merkezini ve kalabalık hastaneleri elde edersiniz. | TED | فإذن تجد كل مراكز المجتمع هذه في القرية فارغة بينما المستشفيات مكتظة. |
| Ülke genelindeki test merkezleri bu gece, gece yarısı açılacak. | Open Subtitles | مراكز الفحص ستفتح منتصف هذه الليلة في كل انحاء البلاد |
| Rakibinin nüfus merkezleri hızla, aniden, başarılı şekilde imha edilir. | Open Subtitles | الاستيلاء على مراكز التجمع السكاني بضربات قوية، بسرعة وبآن واحد |
| Rakibinin nüfus merkezleri hizla, aniden, basarili sekilde imha edilir. | Open Subtitles | الاستيلاء على مراكز التجمع السكاني بضربات قوية، بسرعة وبآن واحد |
| Size bir fikir vermesi için, bu bizim ilk dağıtım merkezlerimizden biri. Dağıtım merkezi çevresindeki 75 km'lik servis yarıçapını görebilirsiniz | TED | لأعطيكم تصور حول كيف يبدو ذلك ترون هنا إحدى أول مراكز التوزيع لدينا |
| Gelecek 35 yıl boyunca her gün 7 sağlık merkezi, 25 okul ve yaklaşık 60 bin konut yapmak zorundayız, her geçen gün. | TED | كل يوم للسنوات ال 35 المقبلة، علينا أن نبني سبعة مراكز صحية، 25 مدرسة وما يقرب من 60,000 وحدة سكنية كل يوم، كل يوم. |
| Silahlı Milli Muhafız Birliği tarafından, yiyecek, sığınma, tıbbi tedavi ve korunmanın sağlandığı, yerel sivil savunma istasyonları kuruldu. | Open Subtitles | فقد أُنشأت مراكز ..للدفاع المدني لأمداد المواطنين بكل ما ..يحتاجون من طعام و علاج و أجهزة طبية وحماية من الحرس الوطني |
| Bilgi işlem merkezlerinin ve büyük işlerin çağına. | TED | إنه عصر الأعمال الضخمة و انتشار مراكز بيانات الكمبيوتر. |
| pizza kuryelerine de bakabilirsiniz. Google veri merkezlerinden içinde insan olanlarının yerini biliyorlar. | TED | من الواضح أنهم يعرفون أماكن كل مراكز بيانات غوغل، على الأقل تلك التي يوجد ناس بداخلها. |
| Hava alanları alışveriş merkezlerine dönüşüp, McDonalds 'lar da oyun alanlarına dönüşebilirse, biz de kesinlikle kliniklerin bekleme salonlarını yeniden düzenleyebiliriz. | TED | إذا يمكن أن تصبح المطارات مراكز تسوق ويمكن لماكدونالدز أن تصبح ملاعب، بالتأكيد يمكننا إعادة ابتكار غرفة الإنتظار. |
| Ve üçüncü ve bence en heyecan vericisi de, beyindeki uyku merkezlerini yeni bir tedavi edici hedef olarak düşünebiliriz. | TED | والثالثة، والتي أعتقد أنها الأكثر إثارة، هو أنه يمكن أن نفكر في مراكز النوم في الدماغ كهدف علاجي جديد. |
| Eğitimlerini ve özverilerini uygulamak için kamu sağlığı sektöründe veya kâr amacı gütmeyen sağlık merkezlerinde işe ihtiyaçları var. | TED | يحتاجون لوظائف في القطاع العام للصحة أو في مراكز الصحة الغير ربحية ليضعوا تدريبهم و التزامهم في العمل. |
| Çünkü bir yerlerde üç yâda dört tane daha kulübem var. Hey, dinle! | Open Subtitles | لأنني أملك ثلاثة أو أربعة مراكز تصوير أخرى في مكانٍ ما |
| Doğum merkezini önceden gezmemize rağmen hayatımızın en önemli anlarından birini yaşarken bulunduğumuz ortam nedeniyle şaşkındık. | TED | كنا قد زرنا مسبقا مراكز الولادة و لكننا كنا مندهشين حيث كنا فى مكان نواجه فيه واحدة من أهم لحظات حياتنا. |
| diyor. Sebep şu ki işitme merkezinden duygu merkezine giden farklı bir yol var ve bu yol kazada kopmamış. | TED | حسنا؟ السبب أن هناك مسار مختلف يذهب من مراكز السمع في المخ إلى مراكز العواطف، وهذا لم يقطع خلال الحادث. |
| Sağlık merkezlerimizde bu incelemeyi yaptığınız için tekrar teşekkürler. | Open Subtitles | شكراً مرة أخرى لإجرائك تقريراً عن مراكز شفائنا |
| Almanya'nın her tarafına yayılmış bunun gibi altı tane merkez vardı. | Open Subtitles | كان هناك ستّة مراكز مثل هذه تنتشر في كافة أنحاء ألمانيا |
| Yerine, galaksimiz de dâhil olmak üzere galaksilerin merkezinde bulunuyorlar. | TED | بل أنها تقبع في مراكز المجرات، بما فيها مجرتنا نحن. |
| Ajan Spender salgın Hastalık ekibini çağırmış. | Open Subtitles | وكيل منفق الذي يدعو مراكز السيطرة على الأمراض؟ |