Kurbanın eşyaları arasında size ait bir şey bulduk. | Open Subtitles | وجدنا شيئاً لك ضمن مقتنيات الضحية عندما مات |
Annemle babamın 1874'de Rusya'dan getirdiği bazı Rus eşyaları var. | Open Subtitles | لدينا مقتنيات روسية هنا حين ذهب والداي لروسيا في عام 1874 |
Kocanızın özel eşyalarını getirdiklerinde, hepsi tamam mıydı? | Open Subtitles | حين أعادوا مقتنيات زوجك السابقة هل كانت كله موجودة ؟ |
Rutledge hediyelik eşyalarını sattığına göre kimliğini de biliyordu. | Open Subtitles | نعم حسنا ان كان رتليدج يبيع مقتنيات الجاني فقد كان يعرف هويته |
Tahmin etnek zor. Koleksiyon parçası kabul ediliyorlar. Yani ruhsat alma zorunluluğu yok. | Open Subtitles | من الصعب المعرفة ، إنّها مقتنيات بالنظر إليها لذا لن تكون مسجلة لديكم |
Babamın eşyalarının olduğu sandığı yarın getirmenizi rica ediyorum. | Open Subtitles | أريدكِ أن تحضري صندوق مقتنيات والدي غداً |
Balıkçılık, korku şeylerin bir koleksiyonu olduğunu | Open Subtitles | تلك هناك ، هي مقتنيات الصيد ، أشياء الرعب |
Değerli antikaları var. Onları kırarlar diye endişeleniyor. | Open Subtitles | لديه مقتنيات ثمينة، ويخشى أن يكسروا شيئاً |
75 milyonluk sanat eserleri, mücevherler, mobilyalar ve çeşitli koleksiyonlar açık arttırmayla satılacak. | Open Subtitles | لوحاتها، مجوهراتها، أثاثها و مقتنيات مختلفة. من المفترض أن تحصد 75 مليون بالمزاد العلني. |
Hayır Bay Eagles. Kurbanın şahsi eşyaları üzerinde bulunmuş. | Open Subtitles | لا,سيد إيغلز مقتنيات الضحية كانت بحوزته |
Prens Carlos'un eşyaları şarap mahzeninde saklanacak. | Open Subtitles | خزنوا مقتنيات دون كارلوس في المخمريه. |
Ajan Lisbon, kardeşimin kişisel eşyaları için gelmiştim. | Open Subtitles | (مرحباً أيتها العميلة (ليزبن أنا هنا لأخذ مقتنيات شقيقتي الشخصية من شقتنا |
Molly'nin eşyaları paha biçilemez ama sen ise işe yaramaz ıvır zıvırını benim garajımda mı saklamak zorundasın? | Open Subtitles | إذن مقتنيات (مولي) ثمينة كالذهب لكن عليك أن تخبيء خردتك عديمة القيمة في مرآبي |
Ölümünden sonra Gerald Schnauz'un eşyaları arasında ikinci bir kişiye yazılmış bir günlük ve baş harflerden anlaşıldığı kadarıyla babasına yazılmış bir mektup bulundu. | Open Subtitles | بعد موته, وجِدَت مذكرات ضمن مقتنيات (جيرالد شناوز,) مكتوبة بضمير الغائب... |
Kocanızın kişisel eşyalarını göstermenizi istesem çok mu zahmet vermiş olurum acaba? | Open Subtitles | هل سيضايقكِ الأمر إن طلبتُ رؤية بعض مقتنيات زوجكِ الشخصية ؟ |
Kusura bakmayın ama birisinin kişisel eşyalarını yeni evine taşımak için, çalışma saatimizi mi kısacağız? | Open Subtitles | وأنا آسف لأننا نأخذ من وقت العمل لننقل مقتنيات شخصيه لأحدهم إلى داخل سكنه الجديد |
Eve erken gittim. Babamın eşyalarını karıştırdım. | Open Subtitles | عدت للبيت مبكراً بدأت تفحص مقتنيات أبي |
Ve içeride ne kadar eşyan varsa gözüme güzel gözüken tüm eşyalarını alırım. | Open Subtitles | و ساستولي على اي مقتنيات تحتفظ بها هناك هذا يبدو... .. |
O sadece annemin eşyalarını karıştırıp onun bazı deli saçması çizimlerini bulmuş. | Open Subtitles | لقد كانت فقط تعبث بالجوار... ـ فوجدت مقتنيات أمى وبعض الرسومات المجنونه.ـ هذا كل شئ! |
Hayır. Gümrük etiketinde "Koleksiyon" diyor. | Open Subtitles | لا حسناً ، العلامة الجمركية تقول مقتنيات |
Bu bayan Espositonun kişisel eşyalarının içindeydi | Open Subtitles | لقد كان مع مقتنيات السيدة " إيسبوزيتو " في الحجز |
Delikanlıdan garajımı temizlemek için yardım istedim bütün işi ben yaptım, o da koleksiyonu için eski eşya arayıp durdu. | Open Subtitles | طلبت من الفتى أن يساعدني بتنظيف مرآبي أنا أعمل وهو يدور بحثًا عن مقتنيات الخمر |
Değerli antikaları var. Onları kırarlar diye endişeleniyor. | Open Subtitles | لديه مقتنيات ثمينة، ويخشى أن يكسروا شيئاً |
Fotoğraf yok, sanat eseri ve koleksiyonlar yok. | Open Subtitles | لا توجد صور، ولا لوحات فنية أو مقتنيات قيّمة. |