| Ateşli olduğunu duymaktan hoşlanan tazdan bir kız olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدت أنك من الفتيات الاتي يحببن أن يخبرن بأنهن مثيرات |
| Ancak aynı zamanda benim istediği tüm dev füzeleri elde edebilecek tarzda bir kız olduğumu bilmesini salık veririm. | Open Subtitles | لكن عليه أن يعلم أنني ذلك النوع من الفتيات التي بإمكانها أن تأخذ كل أنواع القذائف العملاقة التي تريدها |
| Ve diyorsun ki; bu tür kızlar geceleri içmeye gider, öyle mi? | Open Subtitles | وأنتِ تقولين أنكِ ذلك النوع من الفتيات اللاتى يشربن فى الليل ؟ |
| Genç ve taze bedenleri seviyor, ...ama kızlardan çok erkeklerden hoşlanıyor. | Open Subtitles | فهو يحب الشباب والأجسام القوية، لكنه يحب الفتيان أكثر من الفتيات |
| - Belli tür kızların. - Karşınızda son bakire gelin. | Open Subtitles | ـ لنوع مُعين من الفتيات ـ قابلوا العروسة العذراء الأخيرة |
| Ve şu çok önemlidir..., ...çünkü, evde bir sürü sahte kız var. | Open Subtitles | وهي حقيقة وهذا مهم لان هناك الكثير من الفتيات المزيفات بهذا المنزل |
| Ne yani, eve, babana götürülecek tarzda bir kız değil miyim? | Open Subtitles | ماذا، ألست من تلك النوعية من الفتيات التي تدعوهن لمقابلة والدك؟ |
| Neden karar vermeden önce nasıl bir kız olduğuma bakmıyorsun? | Open Subtitles | لم َ لا تعرف أي نوع من الفتيات أنا قبل أن تتخذ قرارك. |
| Peşinde bir kız ordusuyla dolaşıyor. | Open Subtitles | هناك جمهور من الفتيات حوله عندما تتغير الفصول |
| - Ganga öyle bir kız değil. - Öyleyse nasıl bir kız? | Open Subtitles | انها ليست من هذا النوع من الفتيات ــ اذا من أى نوع هى؟ |
| Nasıl bir kız mumyalaşmış ceset ile seyahat eder ama yanına ruj almaz? | Open Subtitles | ، أيّ نوع من الفتيات يسافر مع جثة محنّطة ولم تحزم حتى أحمر شفاه ؟ |
| Çünkü iri kıyım turboları görünce mızmız kızlar gibi zırlıyorlar. | Open Subtitles | مجموعة من الفتيات الصغيرات المتذمرات تشعرن بالخوف من التوربينات كبيرة |
| Diğer kızlar onun iş yapmak için eski mahalleye gittiğini düşünüyor. | Open Subtitles | وغيرها من الفتيات يعتقدون عادت إلى بلدها القديم حي لتحويل الحيل. |
| Ama siyahi kızlar, tüm süreç boyunca fazla temsil edilen tek grup. | TED | لكن الفتيات السوداوات هن المجموعة الوحيدة من الفتيات اللواتي مثلن بشكل مفرط على طول الطريق. |
| kızlardan üstlerini çıkarmalarını istiyorsun ama sen çıplak olamıyor musun? | Open Subtitles | تطلب من الفتيات خلع قمصانهن ولا يمكنك ان تتعرى حتى؟ |
| Yolcu kızlardan çok ses çıkıyor ama hiçbiri ben değil. | Open Subtitles | هناك الكثير من الضجيج من الفتيات كروز. لكنهم ليسوا أنا |
| Her neyse... Kariyerim boyunca o yaşlardaki kızların pek de dizlerini parçaladığını görmedim. | Open Subtitles | على أية حال، في مهنتي رأيت العديد من الفتيات اللاتي أصبن في ركبهن |
| Eğer buluşmalara açıksan kilisemde sana uygun çok sayıda... - ...kız var. | Open Subtitles | إذا كنت ترحب بالإلتقاء بأشخاص جديدين هناك عدد من الفتيات الشابات بكنيستي |
| Annene kalan nafakayla çocuk desteğini verdim ve kızlara da birer ev aldım. | Open Subtitles | أعطى أمك جميع حقوقها النفقة وإعالة الأطفال اشتريت لكل واحده من الفتيات شقه |
| Bugünse, tam dokuz yıldır, 17 şehir, 12 ülke, 760 kurs ve binlerce kadın ve genç kızla hâlâ öğretmeye devam ediyorum. | TED | واليوم بعد تسع سنوات، و17 مدينة و12 دولة، و760 دورة وآلاف من الفتيات والنساء لاحقًا، لا أزال أُدرس. |
| Pek çok kız senin yerinde olmaya can atar. | Open Subtitles | العديد من الفتيات يحببن أن يكن في مكانك. |
| Ama ben de doğru olduğunu düşündüm. Sanırım çok fazla kız tanıyorum. | Open Subtitles | ولكن ظننت أن ذلك كان مناسباً أعتقد أنه أعرف الكثير من الفتيات |
| Dinle bak, daha bir sürü hatun olacak, tamam mı? | Open Subtitles | إستمع ، تريد مضاجعة غيرها من الفتيات ، أليس كذلك؟ |
| Sosyal yardım servisinde çalışmıştım, o kızlarla defalarca telefonda görüştüm. | Open Subtitles | لقد تحدثت مع العديد من الفتيات وانا اعرف عما اتكلم |
| Bunu farkettim. Ben sadece bir sürü kız oldu mu diye soruyorum. | Open Subtitles | أدركت هذا، أنا أسال فحسب إن كان هناك الكثير والكثير من الفتيات. |
| Öyle bir kadın olmalı ki... benimle beraber kendini dalgalara atsın ve bundan benim kadar hoşlansın. | Open Subtitles | يجب ان تكون من ذلك النوع من الفتيات تقفز معى على الامواج و تحبها كما احبها |
| Bir gün koridorda otururken birkaç kız bana doğru geldi | TED | وكنت اجلس في المدخل في احد الليالي وجاءني مجموعة من الفتيات |