| Yukarı çıkışa karar verdiğim o andan itibaren, sarsıcı bir şeyleri algılarım. | TED | أثناء الصعود، تحدث صدمة كبيرة، بدءاً من اللحظة التي أقرر فيها الصعود |
| Ben doğdu andan itibaren, o Tüm babam hiç istedim. | Open Subtitles | من اللحظة التي ولدت فيها، هذا كل ما اراده أبي |
| Neler olacak bilmiyorum, ama uyandığın andan itibaren... gözünü benden ayırma. | Open Subtitles | أنا لا أعرف ماذا يمكن أن يحدث ولكن من اللحظة التى تستيقظى فيها لا تبتعدى عن عينى |
| Yani fabrikaya vardığımız andan beri her şey bir düzmeceyi öylemi | Open Subtitles | إذن كان الأمر برمته مُعـدْ من اللحظة التي وصلنا بها المصنـع |
| Tanıştığımız andan beri biliyordum zaten. | Open Subtitles | عرفت من اللحظة الأولى التي قابلتك بها كلا لم تعرفين |
| Doğduğu andan itibaren, Albert hayatımın neşesi oldu... | Open Subtitles | لماذا,من اللحظة التي ولد فيها ألبرت كان فرحة حياتي |
| İlk gördüğü andan itibaren ona aşıktı. | Open Subtitles | كان واقعا بحبها من اللحظة الذي رآها فيها |
| Evet dediğim andan itibaren kıskançlık etmeye başladı. | Open Subtitles | من اللحظة التي وافقت بها جورج أصيب بحب التملّك |
| İlk mektubunu aldığım andan itibaren diğerleri gibi olmadığını anlamıştım. | Open Subtitles | من اللحظة التي تلقيت فيها خطابك الأول عرفت أنك لست كسائر البشر |
| İlk mektubunu aldığım andan itibaren diğerleri gibi olmadığını anlamıştım. | Open Subtitles | من اللحظة التي تلقّيت فيها رسالتك الأولى عرفت أنك لست كالباقين |
| Doktorları, onun artık göremeyeceğini söyledikleri andan itibaren... | Open Subtitles | من اللحظة التي أخبره فيها , أطبّائه أنه أعمى |
| Bak, gördüğün ilk andan itibaren Juan Antonio'ya olan duygularını biliyordum. | Open Subtitles | لا، لا، أعرف أنك تحبين خوان أنطونيو من اللحظة التي رأيته فيها |
| şu andan itibaren bu işin içindesin. Onu öldürmezsen, ben seni öldürürüm. | Open Subtitles | إنطلاقاً من اللحظة ومعرفتك إن لم تقتله، فأنا من سيقتلك |
| Şu andan itibaren bu işin içindesin. Onu öldürmezsen, ben seni öldürürüm. | Open Subtitles | إنطلاقاً من اللحظة ومعرفتك إن لم تقتله، فأنا من سيقتلك |
| Doğduğu andan itibaren, onun, tüm hayatı olmuştu. | Open Subtitles | من اللحظة التي ولدت فيها، أصبحت حياته كلها. |
| İnsanoğlunun doğduğu andan itibaren bir gün öleceği kesindir zaten. | Open Subtitles | الرجل سيموت من اللحظة ... التي سيغادر فيها بطن أمه |
| Hadley-wadley. Doğduğu andan beri o kadar sevildi ki. | Open Subtitles | لقد كانت محبوبة جداً من اللحظة التي ولدت فيها |
| Tanıştığımız andan beri anlatmak istediğim uzun bir hikaye. | Open Subtitles | إنها قصة طويلة تنتهي بقولي لك أنني أعجبت بك من اللحظة الأولى التي رأيتك فيها |
| Seninle tanıştığım andan beri görünmeyen bir şeyi gördüm. | Open Subtitles | من اللحظة التي قابلتك بها رأيت فيك شيئاً خفياً |
| Hastanenin çıkarlarını ölmüş kocamın önüne koyduğundan andan beri nefret ediyorum senden. | Open Subtitles | من اللحظة التي قررت فيها وضع احتياجات المستشفى قبل احتياجات زوجي الميت، كرهتك. |