| Bu çılgın yarım küreden doğru düzgün bir cevap alamıyorum. | Open Subtitles | لاأستطيع الحصول على جواب مباشر من نصف الكرة الأرضية المجنون |
| yarım saat sonra Trou Normand'ta akşam yemeği için bekleniyorsunuz! | Open Subtitles | إنهم ينتظرونكم في نورماند ترو من نصف ساعة لتناول العشاء. |
| Sadece 2 veya 3 hafta içerisinde yarım milyonun üzerinde doğum burada gerçekleşti. | Open Subtitles | في غضون أسبوعين أو ثلاثة فحسب يولد أكثر من نصف مليون ثيتل هنا |
| Bu ömür, çalışanlarının keyfini çıkarmayı beklediklerinin yarısından daha az. | TED | وهذا أقل من نصف العمر الممكن لموظفيها توقُّع التمتع به. |
| Evet, boşanmanın kolay olduğu, görüşlerimle şekillenecek evliliklerin yarısından çoğunun biteceği bir kilise. | Open Subtitles | أجل كنيستي , حيث الطلاق سهلاً أجل من نصف الزواجات سوف تنتهي به |
| Burada bir miligramın yarısı kadarı suda çözünmüş hâlde. | TED | هنا، لدي أقل من نصف مليغرام منه مذوب في الماء. |
| Yine 2009’da, trokarlar ile ilgili, laparoskopi ameliyatında meydana gelen başlıca tüm sorunların yarısını açıkladığını söyleyen bir bildiri gördük. | TED | مرة أخرى في 2009 هناك مقال يُفيد بأن التروكار يشكل اكثر من نصف التعقيدات الرئيسية في الجراحة بالمنظار |
| yarım saat çoktan geçti ve kırmızı ışık hala yanmadı. | Open Subtitles | لقد مر أكثر من نصف ساعه ولم يضئ الضوء الأحمر |
| Esasen ekselansları genç efendimiz yarım seneyi aşkın bir süredir seyahat ediyor. | Open Subtitles | سأجيبك، سعادتك. رئيسنا الشاب كان غائب في السفر لأكثر من نصف سنة. |
| Muhabirle yarım saatten fazla konuştum ağzımdan çıkan tek bir laf göremiyorum. | Open Subtitles | لقد كلمتهم منذ أكثر من نصف ساعة لست أرى اقتباساً مباشراً واحداً |
| Bu kırmızı noktalar, bu kırmızı alanlar, yarım milyardan fazla insana yiyecek ve yaşam sağlıyor. | TED | تلك النقاط الحمرا تلك المناطق الحمراء بشكل اساسي تقدم الطعام والرزق لاكثر من نصف بليون انسان |
| Sadece 20 yıl önce, Nijerya yarım milyondan az çalışır durumda telefon hattına sahipti. | TED | منذ 20 عاما فقط، كانت نيجيريا تملك أقل من نصف مليون خط اتصال هاتف. |
| yarım saniyeden az bir sürede 360 derece dönebiliyor. | TED | يقوم بإنقلاب بزاوية 360 درجة في أقل من نصف ثانية. |
| İşte bu yüzden katıldığımız savaşların yarısından fazlasından gâlip ayrıldık. | Open Subtitles | لهذا السبب انتصرنا في أكثر من نصف الحروب التي خضناها |
| Şimdi de L.A.'deki polislerin yarısından kaçarken bir minivan'ın arkasında burger mi yiyorsun? | Open Subtitles | والآن تأكل الهامبرقر في سيارة ميني فان, هاربا من نصف شرطة لوس انجليس |
| Yani orada yaşamıyor bile ama adamın dolabının yarısından fazlası ona ait. | Open Subtitles | أقصد، هي لا تسكن هناك حتى ولديها أكثر من نصف مساحة خزانته؟ |
| Bu ölümlerin neredeyse yarısı, opioid reçeteleri yüzünden oldu. | TED | ما يقرب من نصف تلك الوفيات شملت متعاطي المسكنات الأفيونية. |
| Dünyanın yarısı için temel gıda olan pirinç üzerine çalışıyorum. | TED | أنا أعمل على الأرز، الطعام الرئيسي لأكثر من نصف سكان العالم. |
| Humus, Halep, Dera ve daha pek çok ağır tahribata uğramış şehirlerimiz var ve şu anda ülke nüfusunun neredeyse yarısı göç etmiş durumda. | TED | لقد دمرنا مدننا تماماً، مثل حمص، و حلب و درعا وغيرها الكثير، وأن ما يقرب من نصف سكان البلاد نازحون الآن. |
| Wolf City'nin yarısını ekmeğinden ettin. | Open Subtitles | لقد قطعتى لقمة العيش من نصف افواه مدينة وولف |
| Bavmorda'ya karşı ordumun yarısını kaybettim | Open Subtitles | لقد فقدت أكثر من نصف رجالى فى محاربة بافموردا. |
| Ve bu yüzden nüfusun yarıdan fazlası artık vitamin alıyor, doktorların çoğunun bunun gerçekten gerekli olmadığını söylemelerine rağmen. | Open Subtitles | و لهذا أكثر من نصف السكان اﻵن يأخذون الفيتامينات مع أن معظم اﻷطبّاء سيقولون بأن ذلك غير ضروري حقًا. |
| Muhtemelen dünyada daha önce yaşamış hayvanların yarısının genomlarını okuduk. | TED | ربما نقرأ أكثر من نصف الجينوم للحيوانات الأولى في العالم. |