"ميئوس منه" - Translation from Arabic to Turkish

• umutsuz
• umutsuzca
• umut
• ümitsiz
• olmaz bundan

Ama bugün için durumu umutsuz. umutsuz vaka, değil mi?
لكن الآن,هو ميئوس منه حالته ميئوس منها,اليس كذلك؟

- Bu hiç iyi görünmüyor. - umutsuz. Kesinlikle umutsuz.
الأمر لا يبدو علي غير ما يرام ميئوس منه,ميئوس منه تماما

Güzellik uykuma ihtiyacım var. Neden umutsuzca olduğunu düşünüyorsun, sadece biraz...
لماذا تظنين إنه أمراً ميئوس منه ... فقط لسبب إنه

Hiç umut yok. Ben bir ödleğim.
هذا ميئوس منه أنا جبان

Görebileceğin en şeker sorunlu erkek. ümitsiz vaka.
أنه أجمل فوضى لم تريها من قبل إنه ميئوس منه

Adam olmaz bundan.
إنه ميئوس منه!

Ama sen, bana ve kardeşlerine ihanet ettin, anılarında yaşayan umutsuz bir aşkı korumak için.
ولكنك خنتني وخنت اخوانك لحماية حب ميئوس منه موجود في ذكرياتك

Seninle konuşmadım, çünkü sana umutsuz olduğunun farkındayım.
. لم أتحدث معكى لأننى أعرف أن شعورى تجاهك ميئوس منه

umutsuz bir durumda kapana kısıldığını düşündüğünde, tetiği çekmek, hap almak ya da kendini asmak tek çare gibi görünebilir.
عندما يشعر شخص ما بأنه محبوس في موقف ميئوس منه إطلاق النار على نفسه أو تناول الحبوب أو الشنق يبدو له أنه المخرج الوحيد

Hardscrabble ile anlaşma yaptın. umutsuz vaka olan bir takımı şampiyon yaptın.
أنت عقدت الصفقة مع هاردسكرابل ، أنت من جعل من فريق ميئوس منه أبطال

O umutsuz vaka ve ben buna neden şaşırdığımı bilmiyorum.
إنه ميئوس منه , و أنا لا أعلم لما أنا مندهشة.

Zaman geçirmek için bazı umutsuz jestlere odaklanmış olarak.
يصبّون تركيزهم على شئ ميئوس منه لإضاعة الوقت.

Çünkü küstahlıkla, umutsuz vaka olduklarını beyan etti.
لأنّه وبسبب عجرفته أعلن أنّ وضعهم ميئوس منه

Saçını taratıp kendine çekidüzen verdirmeye çalıştım ama adam umutsuz vaka.
لقد حاولت نصحه لتنظيف شعره وتأنيقه ولكنه ميئوس منه

umutsuz vaka! Ne yapılsın istiyorsunuz bilmiyorum.
هذا امر ميئوس منه, لا اعرف كيف اساعدك.

Bu umutsuzca.
إنه أمراً ميئوس منه

Ayrıca umutsuzca acısının... bir amacı olduğuna inanmaya... ihtiyacı olan Abigail'e.
و (أباجيل) التي بـشكلٍ ميئوس منه تريد أن تظنّ أنّ هُنالك سببٌ لـ ألمها.

Ve umutsuzca acısının bir amacı olduğuna inanma ihtiyacı duyan Abigail'a.
و (أباجيل) التي بـشكلٍ ميئوس منه تريد أن تظنّ أنّ هُنالك سببٌ لـ ألمها.

Hiç umut yok.
حسناً, هذا ميئوس منه

O, ümitsiz bir alkolik.
إنه مدمن خمر ميئوس منه