| Bu, Vietnam'dan dönmek için oynadığın bir numaraysa işe yaradı. | Open Subtitles | إذا كانت هذه مسرحية استهدفت اخراجك من فيتنام, فقد نجحت |
| İşlemimizin işe yarayıp yaramadığını görmemiz için, beyazların kültüründe uzman olan birini çağırdım. | Open Subtitles | علينا أن نتأكد أن العملية نجحت لذلك علينا أن نختبرك فى الثقافة البيضاء |
| Onlara uzaklığı hesaplattırdığımızda onların algısını değiştirmede bu strateji başarılı mıydı? | TED | عندما جعلناهم يقدرون المسافة، هل نجحت هذه الخطة لتغيير خبرتهم الإدراكية؟ |
| Ama eğer öyleyse beni incitip, bayağı hissettirmekse amacın gayet iyi başardın. | Open Subtitles | و لكن اذا كنت اذا كنت تحاول ان تشعرنى بأننى رخيصة و تجرحنى فلقد نجحت برقى |
| Sorun değil. Bu defa çok yakından geçti. Üzerini örtmeyi başardım. | Open Subtitles | لا عليك، لقد كاد يكشف أمرنا لكنني نجحت في التغطية عليك |
| Akıntı beni iki mil kadar sürüklese de, karşıya geçtim. | Open Subtitles | ابعدني ميلين عن مكان نزولي و لكني نجحت في العبور |
| Eğer buysa, artık buna bir son verebilirsin. Çünkü işe yaradı. | Open Subtitles | إذا كان ذلك ما تريده عليك أن تتوقف لأنك نجحت جداً |
| Bunu Redbook'ta okumuştum. Size şunu söyleyeyim, işe de yarıyor. | Open Subtitles | لقد قرأت عنها في مجلة المرأة لقد نجحت معي بالفعل |
| Ama bir şekilde işe yaradı ve adayı taşıdık diyelim. | Open Subtitles | لكن افترض بطريقة ما ان العملية نجحت وقمنا بنقل الجزيرة |
| Eğer bu dünyada işe yararsa gerçek dünyada da yapabilirler. | Open Subtitles | إن نجحت التّجربة في هذا العالم، فسينفذونها بالعالم الحقيقي أيضاً |
| Köstebeği bulmak için şeflere yanlış bilgi verme planın işe yaradı. | Open Subtitles | إن فكرتك في كشف الواشي بتزويد قوادنا بمعلومات مزيفة، قد نجحت. |
| Bu ziyaretlerden bir tanesi düzenlemekte başarılı olursanız, lütfen beni haberdar edin. | TED | إذا نجحت من قبل في ترتيب زيارة كهذه، من فضلك أخبرني عنها |
| Sandığım gibi başarısız biri değilim, iki konuda başarılı oldum. | Open Subtitles | أنا ليس فشلا، كما كنت أعتقد. لقد نجحت في أمرين. |
| Kurtlar başarılı olursa tüm sürüye bir hafta yetecek kadar etleri olacak. | Open Subtitles | لو نجحت الذئاب فسيحظون بما يكفي من اللحم للمجموعة كلها لمدة أسبوع. |
| Evet, kuşlarınla küçük bir fırtına yaratmayı başardın. | Open Subtitles | حسنا، لقد نجحت في خلق موجه بسيطة من الإثارة بطيورك |
| Barış ve sevgiyi getirebileceğini söylemiştin, görünüşe bakılırsa, başardın. | Open Subtitles | قلت إنك ستجلب لهم السلام والحب ويبدو أنك نجحت في ذلك. |
| Görünen o ki yaralanmadan, vurulmadan ya da öldürülmeden davayı çıkarmayı başardım. | Open Subtitles | إذن، يبدو أنني نجحت في تخطّي القضيّة دون التعرّض للإصابة، أو القتل |
| ve şaşırtıcı bir şekilde, pilotluk sağlık sınavını geçtim; bu benim uçmak için yeşil ışığımdı. | TED | و بصورة مدهشة ، نجحت في اختباراتي الطبية من أجل ممارسة الطيران، و كان هذا هو الضوء الأخضر لي ، لكي أطير. |
| Çukurda tek başına durduğunda hayatta kalabilirsen, iyisin, geçtin. | TED | عند وقوفك في خندق لوحدك، اذا استطعت ان تعيش، فلقد نجحت |
| Melbourne %50 oranında kişi başına su miktarını azaltmayı başardı. | TED | نجحت مدينة ملبورن في تقليل حاجة الفرد للمياه إلى النصف. |
| Ebolayı nasıl durduracağımızı biliyoruz ve stratejilerimiz işe yarıyor. | TED | إذاً, نعلم كيف نوقف الإيبولا، و قد نجحت هذه الإستراتيجيات، سيداتي سادتي |
| Yani elinizde bir bölgeyi başarıyla soymuş bir hırsız grubu varsa bu hırsızlar oraya dönüp soyguna devam etme eğilimi gösterecektir. | TED | فإذا نجحت مجموعة من الجناة في سرقة منطقة ما، فإنهم يميلون للعودة إلى تلك المنطقة والاستمرار في سرقتها. |
| Bu dünyanın hemen hemen tüm habitatlarında yaşamayı başarmış aynı biz insanlar gibi, kuşlar da bu dünyayı fethetmiştir. | TED | ومثلنا تمامًا نحن البشر الذين نجحوا في استيطان كل البيئات تقريبًا في هذه الأرض، نجحت الطيور أيضًا في غزو العالم. |
| Eğer sen başarırsan, Lesotho'ya varır varmaz ona telefon ediyorsun. | Open Subtitles | إذا نجحت في ذلك إتصل بها لحظة وصولك ليسوتو عند الساعة العاشرة أو في أي وقت رتبت له |
| Ben ameliyatı iyi yaptım. Başındaki yara öldürdü. | Open Subtitles | لقد نجحت العملية لكن الجرح في الرأس قضى عليه |