| Gerçekten o şövalye isen ya kaçak ya da hayaletsin. | Open Subtitles | إن كنتَ فعلاً ذلك الفارس فإما إنك هارباً أو شبحاً. |
| Gerçekten o şövalye isen ya kaçak ya da hayaletsin. | Open Subtitles | إن كنتَ فعلاً ذلك الفارس فإما إنك هارباً أو شبحاً. |
| Bir Amerikan konsolosluğunu basmıştı. Avrupa'da bir yerlerde kaçıyor. | Open Subtitles | و قد اقتحم قنصلية أمريكية، ومايزال هارباً في أوروبا، ولا تعلم لماذا. |
| O adam kanundan kaçan bir Seri katil bile olabilir. | Open Subtitles | من المحتمل أن يكون هذا الرجل سفّاحا هارباً من العدالة |
| Eğer gitseydim seninle olanların üstesinden gelmek yerine, bir bakıma kaçıp gidiyor olacaktım ama üstesinden gelmem gerekiyor. | Open Subtitles | لو رحلت, في عدة طرق سأكون انا هارباً فقط. تعلمين, من التعامل مع أياً ما علينا انا و انتِ أن نتعامل معه. |
| Ve yeryüzünde kaçak ve yurtsuz olacağım ve her kim beni bulursa beni öldürecektir. | Open Subtitles | و اكون تائهاً و هارباً في الارض فيكون كل من وجدني يقتلني |
| Başarısızlığını örtbas edip kariyerini kurtarmak için onu kaçak durumuna sen soktun. | Open Subtitles | أنت الذي جعلت منه هارباً لتغطي على فشلك وتحمي وظيفتك |
| Gelmezsen, kaçak durumuna düşersin. Beni duydun mu? | Open Subtitles | و إذا لم تظهر فسوف تعتبر هارباً من العدالة |
| Ve de kaçak olmak asıl anlaşmayı bozar. | Open Subtitles | والذهاب هارباً يعني أن الإتفاق الأصلي أوقف |
| Artık bir kaçak olmadığına göre... galiba kaydı ele geçirdiler. | Open Subtitles | بما أنك لم تعد هارباً أعتقد أنهم استعادوا التسجيل |
| Kaçarsan ifşa bildirisi koyarlar, hayatın boyunca kaçak yaşarsın. | Open Subtitles | إذا هربت، سيضعو إشعار بالحرق عليك وستكون هارباً للأبد |
| Sanıyorum bu işi kaçıyor olduğu için kabul etti. | Open Subtitles | أظن بأنه قبل بالوظيفة لأنه كان هارباً |
| Herkesin, kendisinden nefret ettiğini bilen adam hakkında. Ama O, çelik atını sürerek... Bolivya'ya kaçıyor. | Open Subtitles | إنها عن رجلٍ يعلم أنّ الكل يكرهونه ورغم ذلك يمتطي جواداً فولاذياً هارباً لـ(بوليفيا) |
| Babasi Nintendo'sunu aldigi için evden kaçan yan çiftlikte yasayan bir çocuktu. | Open Subtitles | من ابناء الجيران وكان هارباً من منزله لأن أباه أخذ منه ألعابه |
| Adınızı ve neden kaçıp buraya geldiğinizi anında unutursunuz. | Open Subtitles | بالكاد تستطيع تذكّر اسمك أو ما أتيت هارباً منه |
| 19 Yaşında ailesini ülkenin kuzeyinde bırakarak sınırdan kaçtı ve ailesini bir daha hiç görmedi. | TED | ترك عائلته في الجزء الشمالي من البلاد في سن التاسعة عشرة وعبر الحدود هارباً ولم يرى عائلته أبداً بعد ذلك. |
| Benim gibi uzun süre firari olunca kafanda bir şeyler yerinden oynuyor. | Open Subtitles | حين تكون هارباً كل هذه السنوات فإن الأمر يجعلك متشككاً فك قيده |
| Biri bir ceylanı yaralamış, zavallı şey yaralı haliyle ağaçların arkasına kaçmış. | Open Subtitles | شخص ما صدم غزالاً وذلك المسكين فر هارباً نحو الغابة وهو مجروح |
| Tamam yani adam vurulmuş ve onu kovalayan birinden kaçmaya başlamış. | Open Subtitles | حسناً إذاً أصيب بعيار ثم أقلع هارباً وشخص يطارده |
| Adam 3 yıldır firarda. | Open Subtitles | كان الرجل هارباً لثلاث سنواتٍ، مُنفصل عن عائلته. |
| Altı yıldır kaçıyordum. | Open Subtitles | لقد عشتُ هارباً مطارداً طوال الستة أعوام الماضية |
| Adaletten kaçarak devam eder, ödül alamaz, olaya son noktayı koyamaz ve ben de kızını öldürürüm. | Open Subtitles | ستبقى هارباً من العدالة لن تحصل على أي مكافأة ولا خاتمة وسأقتل ابنتك |
| Beraber dolaştığım adamlardan biri, eskiden bir kaçaktı. | Open Subtitles | أحد الرجلين الذين سافرت معهم , كان هارباً |
| O olduğunu biliyorum. Karavanımdan kaçarken gördüm. | Open Subtitles | أجل، أعلم أنّه هو رأيته يركض هارباً من مقطورتي |
| Bu zaman zarfında buraya taşındığını gördüğüm her onun bunun çocuğu tatsız bir beladan kaçıyordu. | Open Subtitles | وخلال ذلك الوقت، كل وغد رأيته ينتقل إلى هنا كان هارباً من أمر غير شرعي. |
| Sen de bir ömür boyu kaçar durursun. | Open Subtitles | و ستظل هارباً لبقية حياتك |