| - Harold, birlikte yaşadığın insanlar, sana güveniyorlar. | Open Subtitles | هارولد هؤلاء الناس الذين تعيش معهم إنهم يعتمدون عليك |
| - Harold Waldorf. | Open Subtitles | هارولد والدورف حسنا أنا هنا للتأكد من أنه ليس هناك طلبة آخرون |
| - Harold, Harold, şuna bak. - Galiba rakip çıktı sana. | Open Subtitles | هارولد , هارولد , انظر لهذه اعتقد ان لديك منافسة |
| Nikahlarını Gregers'in babası Harald Gram kıydı. | Open Subtitles | تم تعميدهم من قبل "هارولد جرام", والد "جريجورز". |
| Harold Saxon'ın, Başkan Winters'ı konuşma yapmak için davet ettiği bildirildi. | Open Subtitles | وقد أُعلن أن هارولد ساكسون قد دعا الرئيس وينترز لقيادة اللقاء |
| Herald'da bir ilan verdim: | Open Subtitles | لقد أرسلت طلباً كمعلمة \ في هارولد ببتفرست |
| Bay Herold, eczanede çalışırken doktorlarının talebi doğrultusunda hastalara ilaç veriyor ve ilaçların nasıl kullanılacağı konusunda onları bilgilendiriyor musunuz? | Open Subtitles | (السيد (هارولد يعمل في الصيدلية، هل حصلت طلبات لتوصيل الأدوية إلى المريض بناء على طلب من طبيبه الخاص؟ |
| Kariyerimdeki öğrenme sürecim boyunca, geriye dönüp Harold'ı düşündüm. | TED | عند رجوعي إلى تدريبي خلال مسيرتي، أعود بذاكرتي إلى هارولد. |
| - Harold Longman, Ulaşım polisi. | Open Subtitles | - مـــن؟ - هارولد لونغمان نحن شرطة النقل |
| - Harold benden korktuğunu mu söyledi? | Open Subtitles | هل قال هارولد بأنه كان خائفاً مني؟ |
| - Harold sana bir tarif sağlayamadı mı? | Open Subtitles | لم يستطع هارولد أن يزودك بالوصف؟ |
| Ama bu eski tüfekte kim? - Harold, biz gitsek-- | Open Subtitles | لكن من هذا العجوز ؟ .. هارولد) ، يجب أن) |
| - Harold, nazik ol. - Aslında George'un önüne heyecan verici yeni fırsatlar geldi. | Open Subtitles | هارولد كن لطيفاً فى الواقع لدى جورج |
| - Harold, kendi bildiğini okuyorsun. | Open Subtitles | حسنا، هارولد لقد نجحت فيما تسعى اليه |
| Sarışın Harald'ın gazabından kaçıyorlardı. | Open Subtitles | الفارين من طغيان هارولد و فيرهير |
| Kral Harald komutasındaki son saldırı bizim topraklarımıza oldu. | Open Subtitles | لكننا الأخيرين، ولسنا بعد تحت حكم يدي الملك (هارولد) القديرتين |
| Harald topraklarımızı fethedince babam diğerleri gibi pes etmedi, savaştı. | Open Subtitles | (عندما قام (هارولد) بغزو (ثور لم يستسلم أبي كما فعل الآخرون بل واصل القتال |
| Harold Saxon'ın, Başkan Winters'ı konuşma yapmak için davet ettiği bildirildi. | Open Subtitles | وقد أُعلن أن هارولد ساكسون قد دعا الرئيس وينترز لقيادة اللقاء |
| Pazartesi sabahı Herald'da şöyle bir şey istiyorum: "Yüce gönüllü doktorlarımız." | Open Subtitles | وأريد مقالاً بجريدة "هارولد" صباح الإثنين بعنوان ""أطباؤنا البواسل"" حسنا؟ |
| Powell ve Herold Dışişleri Bakanını ziyaret edecek. | Open Subtitles | باول) و(هارولد) سيقدمون زيارة إلى مندوب الحكومة، |
| Harold'ı bowling salonunda aramalarını söyleyin. | Open Subtitles | أخبره بما حصل. أخبره أن يبحث عن هارولد بملعب الباولينج. |
| Clinton Fallon'u Silver Rapids'de vurdular! | Open Subtitles | حدث ذلك فى مدينة سيلفر رابيد من قتله؟ فينى هارولد |
| Harold'la başa çıkacak kadar hızlı değilsin! | Open Subtitles | سرعتك لا تقارن بسرعة هارولد الفارق كبير جدا |