| bu randevu, iş dışında bir şey olamaz, değil mi? | Open Subtitles | هذا الموعد لا يتعلق بشيء آخر غير العمل أليس كذلك ؟ |
| Sheldon, bu randevu, büyük ihtimalle Penny'le tek şansım. | Open Subtitles | شيلدن , هذا الموعد ربما هو فرصتي الوحيد مع بيني |
| Öyleyse bu randevu her an sona erebilir yani? | Open Subtitles | ولذلك هذا الموعد يمكن أن ينتهي في أي لحظة؟ |
| Madem Bu randevuyu bize ben ayarlardım. O benim, değil mi? | Open Subtitles | نعم , و بما أنني قد دبرت هذا الموعد لذا فهي لي , صحيح ؟ |
| Tüm hafta boyunca bu buluşma hakkında huysuzlanıp durdun. | Open Subtitles | كل هذا الأسبوع كنت تتحدث و تتذمر . بشأن هذا الموعد |
| Bu randevuya gitmezsem, sizi temin ederim ki çok sinirlenecektir. | Open Subtitles | أؤكد لك أنه سيغضب كثيرًا لو لم أحضر هذا الموعد |
| Bu randevunun hayalini uzun zamandır kuruyordum yemeğin, mum ışığının, sohbetin de. | Open Subtitles | لقد كنت أتخيل هذا الموعد لفترة طويلة الطعام، و الشموع و المحادثه |
| Yüce Tanrım, Iütfen bu randevu iyi geçsin. | Open Subtitles | ياألهي اجعل هذا الموعد جيدا 448 00: 14: 27,802 |
| Ve bu randevu sona erdiğinde bizi alması için annemi aramak zorundayım. | Open Subtitles | و عندما ينتهى هذا الموعد سأتصل بأمى لتحضر و تقلنا. |
| bu randevu için üstünde gereğinden fazla baskı vardı. | Open Subtitles | أنت فقط تضعين الكثير من الضغط على هذا الموعد الواحد. |
| Tüm imkansızlıklara rağmen bu randevu baya iyi gidiyor. | Open Subtitles | بالرغم من ذلك، أظن أننا نقع في الحب في هذا الموعد الأول. |
| Bu, randevu hikayenin sonraki bölümünü belirleyecek | Open Subtitles | هذا الموعد سيحدد الجزء الجديد من قصة مواعداتك |
| -Bütün bu fikir,bu randevu ve herşey, Ailemin fikriydi. | Open Subtitles | هذه الفكرةِ بأكملها، هذا الموعد وكُلّ شيءِ -هي كَانتْ فكرةَ أبويِّ |
| Kabul etmeliyim ki ben bu randevu olaylarında pek iyi değilimdir. | Open Subtitles | يجب أن أعترف، في باديء الأمر "لم أكن متأكداً حول هذا الموعد "الاعمى |
| Randevu tam planladığım gibi gitmiyor ama muhabbet etme yeteneğini kullanarak hala Bu randevuyu kurtarabilirsin. | Open Subtitles | حسناً، هذا الموعد لايجري حسب ماخطط بالضبط ولكن لازال بإمكانك أن تنقذه بقدرتك الأسطورية بالحديث القصير |
| Sanjeev Gill'in ofinin önündeyim Bu randevuyu ne kadar zor ayarladığımızı bilmiyormusun bağırma 5dk ordayım ok park için yer bulur bulmaz... o inşaaat sektöründe önemli biri.. | Open Subtitles | خارجمكتبسانجييفجيل انت تعرف بأنّنا حصلنا على هذا الموعد بصعوبة كبيرة لا تصح أنا سأكون هناك خلال 5 دقائق |
| Lütfen geçen ay Bu randevuyu almayı hatırladığını söyle. | Open Subtitles | رجاء أخبريني أنّكِ تذكرتِ حجز هذا الموعد الشهر الماضي، |
| bu buluşma ikinizin de kötü bir 6 ay geçirmenize ve koridorda beceriksizce birbirinizi görmezden gelmenize ve başka bir adrese taşınmanıza neden olabilir. | Open Subtitles | بأن هذا الموعد سيكون بالأحرى بداية لستة شهور مأساوية لكليكما تعبران فيها الممر بارتباك حتى ينهار أحدكم وينتقل إلى مكان برمز بريدي آخر |
| Bunalımda olan bir yeğenim var, ve Bu randevuya gerçekten gitmek istiyorum. | Open Subtitles | لكن لدي ابنة اخت في ازمة وانا حقا اريد ان اذهب في هذا الموعد |
| Bak, Bu randevunun arkasında annemin olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | انظر ، أعرف أن أمي هي من كانت وراء هذا الموعد |
| Gelebilmek için başka bir programımı da iptal ederdim zaten. | Open Subtitles | لا, قصدت أن أعيّن هذا الموعد مهماً على أية حال |
| Demek istediğim, ilk randevuda birçok erkek korkudan kaçıp giderdi. | Open Subtitles | انا اعنى اذا كان هذا الموعد الاول لمعظم الرجال سيخافون |