| Hatchett halen 14 mahkumun ve iki polisin... ..hapishaneden kaçış olayında öldürülmesi... ..ile ilgili olarak aranıyor. | Open Subtitles | هاتشتيت مطلوب سلفا لإرتباطه بجريمة قتل 14 سجينا و حارسين وذلك خلال هروبه من حافلة نقل السجناء |
| Fakat Kaçarken bile, silah arkadaşlarını kurtarmak için birkaç İskit öldürmeyi başardı. | TED | لكن حتى عند هروبه تمكن من ذبح بعض السكيثيين وأنقذ بعض الرفاق. |
| Kaçışı baştan beri planlıymış. Sadece onu göğsünden vuracağından emin olacağı birini istedi. | Open Subtitles | ان هروبه كان دائما خطة الدعم كانت خطته مبنية على أن الرصاصة تدخل في الصدر ليفعل قنبلة الدخان |
| Cep telefonu kaydı, kimsede olmayıp, sadece Curtin'de olan bilgi ve kaçmadan hemen önce onu aldı. | Open Subtitles | سجلات الهاتف تقول بأن كورتين من فعل ذلك وليس شخص آخر وفعل ذلك قبل هروبه |
| Ve CIA ile çalışan bir Türk şebekesiyle kaçışını ayarladı. | Open Subtitles | وهناك نظّمت هروبه عن طريق عصابة تركية تمولها وكالة الإستخبارات الأمريكيـة |
| kaçtıktan sonra, iyi adamlar tarafından korunuyorum. | Open Subtitles | هروبه ، أنا أكون تحميها أن الرجل الصالح. |
| Toplama kampından kaçtı. Naziler, Onu Avrupa'da izliyor. | Open Subtitles | بعد هروبه من معسكر الاعتقال يلاحقه النازيون في كل أوروبا. |
| "...ve bel kemiği hissizleşerek, kaçma şansını açık bir şekilde kısıtlıyor." | Open Subtitles | والعمود الفقري يصاب بالشلل مما يحد من فرص هروبه بشكل واضح" |
| Onun kaçmasına yardım ettiğimi mi düşünüyorsun Mr. Falco? | Open Subtitles | هل تتهمنى ان لى يد فى هروبه سيد فالكون |
| Bildiğimiz kadarıyla bu adam kaçtığından beri dört kişiyi öldürdü. | Open Subtitles | لقد قتل هذا الرجل أربعة أشخاص منذ هروبه وهؤلاء الذين نعرفهم |
| Bunu çıkarırsam bana gülerler. Şu onun kaçış modülü mü? | Open Subtitles | سوف يسخر الناس منى لو أظهرت هذا الشىء هل هذه وسيلة هروبه ؟ |
| Bunu çıkarırsam bana gülerler. Şu onun kaçış modülü mü? | Open Subtitles | سوف يسخر الناس منى لو أظهرت هذا الشىء هل هذه وسيلة هروبه ؟ |
| Ölümcül darbeyi alıp saldırganından Kaçarken büyük kan kaybı olmuş. | Open Subtitles | خسارته للكثير من الدم خلال هروبه من مهاجمه كانت قاتلة |
| Yetmezmiş gibi kuvvetli rüzgar emaneti taşımayı o kadar zorlaştırdı ki Kaçarken çalıların arasına saklamak zorunda kaldı. | TED | لجعل الأمور أسوأ، رياح قوية جعلت من الآثار ثقيلة للحمل لذلك خبأه في بعض الشجيرات أثناء هروبه |
| Kimin Kaçışı daha iyiydi diye laf çevirmeyi bırakalım tamam mı? | Open Subtitles | اسمعي، لا تدعينا نتجادل حول من كان هروبه أفضل، حسناً؟ |
| Belki düşünceleri hakkında bir ışık görmüş olabilir, kaçmadan önce. | Open Subtitles | ربّما سيكونون قادرين على تسليط بعض الضوء على ما كان يُفكّر به قبل هروبه. |
| Pekala bu onun zorlu kaçışını açıklıyor. | Open Subtitles | حسناً، ذلك مِن شأنه أن يُفسّر هروبه الشديد. |
| Biliyorsun, Henüz Shaw kaçtıktan sonra onca zaman neler yaptığını halen bilmiyoruz. | Open Subtitles | هل تعلم, نحن لانزال لم نحتسب كل وقت شو بعد هروبه |
| Toplama kampından kaçtı. Naziler, Onu Avrupa'da izliyor. | Open Subtitles | بعد هروبه من معسكر الاعتقال يلاحقه النازيون في كل أوروبا. |
| Peter Florrick'in sabıka kaydı yok, kaçma tehlikesi yok. | Open Subtitles | بيتر فلوريك ليس له سجل إجرامي سابق لا يخشى من هروبه |
| Hatta bütün bu bahis olayının da kaçmasına yardımcı olmak için düzenlenmiş bir oyun olduğu konusunda hem fikir değil misiniz, Lord Kelvin? | Open Subtitles | -بأمكان أي أحد أن يستنتج ... بأن الرهان كان مجرد خدعة... لتسهيل أمر هروبه |
| Polis başka ülkeye kaçtığından şüpheleniyor. | Open Subtitles | تتوقع الشرطة هروبه من البلاد وبعضهم يقول.. |
| Tek değişiklik sürücünün araçtan çıkıp hiçbir zarar görmeden kaçışına yaya devam etmesi olur. | Open Subtitles | التغيير الوحيد - الحرف الذين يفترض قاد السيارة ترك السيارة دون أن يصاب بأذى واستمر هروبه سيرا على الأقدام. |
| Herhalde kaçtığını duymuşsunuzdur. | Open Subtitles | إنّني على يقين بأنّكِ سمعتِ نبأ هروبه. |
| kaçışından 10 ay sonra haksız yere cinayetten hüküm giyen Richard Kimble Missiouri Hills'de yerel bir benzin ve yemek şirketinin aracını sürüyor. | Open Subtitles | الآن، 10 شهور بعد هروبه ريتشارد كيمبل أتهامه بجريمة القتل ظلما أوصله إلى تلال ميسسوري كعامل |
| Ama onun kaçtığı gece sorumlu Sunil'di. | Open Subtitles | لكن وقت هروبه كان سونيل هو المسؤول عنه |
| Ama benim tanıdığım Sucre, telefonla arayıp beni de, o salakça firarına alet etmezdi, dostum. | Open Subtitles | يا رجل أتمنى العكس (لكن صديقي (سوكر لا يكلمني بالهاتف ليورطني في هروبه يا رجل |