Onlar genelde farklı düşünen ve buna binaen cesur atılımlarda size katılmaya gönüllü olan insanlardır. | TED | إنهم في كثير من الأحيان أناس يفكرون بطريقة مختلفة وبالتالي هم على استعداد للاشتراك في القيام بقفزة شجاعة. |
Neden Onlar rahat rahat yaşıyorlar? | Open Subtitles | لماذا يحصلون هم على كل الراحة فى المنازل ؟ |
Sen Altaf'ı alacaksın. Onlar Keşmir'i. Ben ne alacağım? | Open Subtitles | أنت ستحصل على ألطاف و هم على المهمة و أنا ماذا أستفيد؟ |
Biz orduya yazıldık çünkü çünkü bu fikre ve etrafımızdaki insanlara inandık. | TED | وقعنا لأننا نؤمن بالفكرة ونؤمن بالأشخاص الذين هم على يميننا أو يسارنا. |
Kendi başıma iki çocuk büyüttüm ve şimdi üniversiteye gitmek üzereler. | Open Subtitles | لقد ربّيت طفلين لوحدي والآن هم على وشك الذهاب الى الكليه |
Yanında bir adam ona eşlik ediyor... Uzun boylu, siyah saçlı. Onlar bu trendeler. | Open Subtitles | هي مع رجل طويل وشعره غامق , هم على هذا القطار |
Onlar da bizim gibi uzun zamandan beri birlikteler şarkıların ve geçit töreninin mahremiyetine gizlendiler. | Open Subtitles | من هم على شاكلتنا من وجدوا بالفعل احبائهم يعزلون انفسهم بجو من الحميمية والاغانى بل والاستعراضات |
Eğer amcanı tanıyorsam Onlar en aşağı striptizcidir. | Open Subtitles | إذا أَعْرفُ عمَّكَ، هم على الأقل متعرّياتَ. |
Onlar sadece geçici ileticiler. | Open Subtitles | لمن هم على صلة معهم، إنهم وبشكل مؤقت عابرون |
ve bir gün, duvar kalkıverir, ve sen bir tarafda, Onlar diğer tarafdadır. | Open Subtitles | ثم فجأة يرتفع الجدار و تكون على جانب و هم على الآخر |
Milyarlarca ışık yılı uzakta olsalar da Onlar hâlâ arkadaşların. | Open Subtitles | هم على بعد ملايين السنين الضوئية ولكنهم يبقون اصدقائك |
Onlar, faaliyetlerinden ötürü, kanunların ceza alan tarafındalar hatta görüntüleri değiştirmeye zorlanırlar. | TED | هم على الطرف المتلقي من القوانين التي تُعاقب أنشطتهم , وحتى مظهرهم . |
Bence Onlar bundan sorumlu değil. | Open Subtitles | أنهم ليسوا هم , على أى حال ليسوا ؟ |
- Onlar alırsa, ben de istiyorum. | Open Subtitles | إن حصلوا هم على كلى، فأنا أريد واحدة |
Ya Onlar hatalılar ya da Onlar haklılar. | Open Subtitles | إمّا لأنّهم مخطئون أم هم على حقّ |
Günaydın, Onlar 80 km. ötede. | Open Subtitles | حسناً هم على بعد خمسين ميلاً من الطريق |
Belki de haklılar ve bu işi bırakmalıyım ama yapamıyorum. | Open Subtitles | ربما هم على حق وربما يجب علي ترك هذا الموضوع |
Evet, ve ikisi sevişecekler, o yüzden biz gitsek iyi olur. | Open Subtitles | هم على وشك أن يمارسوا الجنس لذا من الأفضل أن نرحل |
Gerçek şu ki, ilerleme seni ve senin gibileri korkutuyor. | Open Subtitles | الحقيقة هي أن التقدّم يرعبك أنت ومَن هم على شاكلتك |
ve senin de parasını ödeyen insanlara yasa dışı şeyler aldığını biliyoruz. | Open Subtitles | و نعلم أنك تشتري أشياءً غير مرخصة لأشخاص هم على استعداد للدفع، |
ve sonra aynı ortama bırakırsak, bayrak veya araba gibi hatırlamaları gereken yeri genellikle bulup işaretlemekte başarılı oluyorlar. | TED | ومن ثم، إن وضعناهم مجددا في الوسط، هم على العموم يجيدون وضع العلامة حيث اعتقدوا أن الراية أو سيارتهم كانت. |