Herşeyi kilit altına alan, doğal dünyasından ve ihtiyaçlarından farklı yöne sürükleyen yeteri kadar baraj zaten var. | Open Subtitles | هناك بالفعل ما يكفي من السدود لكبح جماح الأنهار مما يجعلها تتعارض مع طبيعة الأشياء واحتياجاتها |
Onun gibi bir soda zaten var. | Open Subtitles | كلا. هناك بالفعل صودا من هذا النوع. |
Son dakikada bir işim çıktı, o ise çoktan oraya varmıştı. | Open Subtitles | في آخر لحظة، ألغيت الأمر، بعدما هي وصلت إلى هناك بالفعل. |
Ama ne zaman dosya bir tarafa yönelse siz çoktan oraya gitmişsiniz gibi hissediyorum. | Open Subtitles | لكنني بدأت أشعر مثل كل مرة ،عندما تتجه القضية لمكان ما.. تكونون هناك بالفعل |
Bu işimizi kolaylaştıracak, sevgili oğlum. Çünkü sevgili kızım zaten orada. | Open Subtitles | هذا يسهل الأمر يا بني لأن ابنتي هناك بالفعل |
Bize, Amerikan filosunun gerçekten orada olup olmadığını haber verirler. | Open Subtitles | بعدها يقوما بالابلاغ عما اذا كان الاسطول الامريكى متواجد هناك بالفعل ام لا |
- Yeterince aşçı var zaten. | Open Subtitles | - هناك الكثيرون هناك بالفعل. |
Ya da, oradayım zaten, bilmiyorum. | Open Subtitles | أو ربما أنا هناك بالفعل لا أعرف |
Sabredin kardeşlerim. Her şey kontrolüm altında. Ben oraya çoktan gittim bile. | Open Subtitles | الصبر أيها الأخوة، أنا أسيطر على الوضع، لقد وصلت هناك بالفعل |
Son Kurban koymayı düşündüm ama seri katiller hakkında Son Kurban adında bir kitap zaten var. | Open Subtitles | "لقد خطر ببالي إسم "الضحية الأخيرة ولكن هناك بالفعل كتاب حول القتلة التسلسليين "يدعى "الضحية الأخيرة |
Belki de zaten var. | Open Subtitles | ربما هناك بالفعل. |
çoktan oraya varmış olmalıydık. Alice beni çiğ çiğ yiyecek. | Open Subtitles | كنا يجب أن نكون هناك بالفعل أليس ستأكلني حيا |
Bence o çoktan oraya gitti. | Open Subtitles | اعتقد انه ربما يكون هناك بالفعل |
Bence o çoktan oraya gitti. | Open Subtitles | اعتقد انه ربما يكون هناك بالفعل |
Eğer Liam zaten orada değilse, sessizce bölgeyi kuşatıp yolunu gözlemeliyiz. | Open Subtitles | إذا لم يصل هناك بالفعل يجب أن نؤمن المنطقة بدون إحداث أي ضجيج ثم ننتظره ونعترض طريقه |
Sadece Red Foley'in grubu zaten orada ve Fred hemen bir plak istiyor. | Open Subtitles | الأمر فقط أن فرقة "ريد فولي" هناك بالفعل و"فريد" يريد أسطوانة الآن. |
Şüpheli ya Kentucky'e gidiyor ya da zaten orada. | Open Subtitles | ان المجرم في طريقة الى "كينتاكي" او انه هناك بالفعل |
Penny'nin gerçekten orada olmasına rağmen Fillory'le ilgili yanıldığına dair kendimi ikna etmeye çalışıyorum galiba. | Open Subtitles | أعتقد اني سعيت لأن أقنع نفسي بهذا أن ليني بطريقة أو بأخرى مخطئ بخصوص فلوري على الرغم من وجوده هناك بالفعل |
Buna karşın, orada kalıp inceleme yazısı yazanlar, fiziksel olarak bedenleri gerçekten orada bulundu, daha çok mekânsal bilgi verdiler. | TED | على العكس, الناس الذين كتبوا النقد وكانوا هناك بالفعل, أجسامهم دخلت بالفعل إلى الفضاء الفيزيائي, لقد تحدثوا أكثر بكثير عن المعلومات المكانية. |
Sadece gerçekten orada olup olmadığını görmek istedim. | Open Subtitles | أردت فقط أن أري إذا كنت هناك بالفعل |
- Yeterince aşçı var zaten. | Open Subtitles | - هناك الكثيرون هناك بالفعل. |
Burada bir şey var zaten! | Open Subtitles | يوجد شيء هناك بالفعل ! |
Tabii ki de gitmiyorum. Ben oradayım zaten. | Open Subtitles | -بالطبع لا، لأنني هناك بالفعل |
oraya çoktan gidip üç indirim kuponunu da tek başına kullanmış. | Open Subtitles | فقد ذهبت هناك بالفعل واستخدمت جميع كوبونات الأضلاع الثلاثة وحدها |