| Bir adamın cinayetle suçlanmasıyla kahraman olması arasında bazen çok ince bir çizgi vardır. | Open Subtitles | سواء الرجل اتهم بالقتل أو ظهر كبطل أحيانآ يكون هناك خط رفيع جدآ |
| Izdırap çeken bir dahi ile, çirkin olduğu için kızları tavlayamayan aksi bir çocuk arasında ince bir çizgi vardır. | Open Subtitles | أتعلم، هناك خط رفيع بين العبقرية المعذبة و الفتي غريب الأطوا الذي لا يمكنه مصاحبة الفتيات لأنه مخيف |
| Ya, bak şimdi, suç işlemek ile süper birşey yapmak arasında ince bir çizgi vardır. | Open Subtitles | ،حسناً هناك خط رفيع بين الجريمه والقيام بشئ رائع للغايه |
| Ama unutmayalım ki iyi oynamakla abartmak arasında ince bir çizgi var. | Open Subtitles | لكن دعنا نتذكر أن هناك خط رفيع بين التمثيل الجيد والسيء |
| Son jeolojik verilere göre, naqahdah damarını kesen küçük bir fay hattı var, geniş bir tabakanın yaklaşık 1 km üzerinde. | Open Subtitles | طبقا لآخر البيانات الجيولوجية، هناك خط صدع صغير عبر عرق النكوادا تقريبا كيلومتر فوق الكمية الكبير. |
| Ama alışık olmadık yüksek veri transfer oranlı bir Ethernet hattı vardı. | Open Subtitles | لكن كان هناك خط أيثرنت مفتوح مع معدل نقل بيانات غير أعتيادي |
| Onların tarafında, duvar boyunca devam eden "ölüm hattı" dedikleri bir hat var. | Open Subtitles | في جهتهم، هناك خط من البنايات تمّ إخلاؤه بمحاذات الجدار |
| Ama aşmamak için yemin ettiğimiz bir sınır var. | Open Subtitles | ولكن هناك خط أقسمنا على عدم تخطيه |
| Aşk ilişkilerinde zevkle acı arasında bir sınır vardır. | Open Subtitles | في علاقات حب، هناك خط رفيع بين اللذة والألم. |
| Av ve avcı olmak arasında kalın bir çizgi vardır. | Open Subtitles | غالبا ما يكون هناك خط رفيع بين الصيد والوقوع في المصيدة |
| Ne de olsa iyi bir hikâyeyle arsızca söylenmiş bir yalan arasında ince bir çizgi vardır. | Open Subtitles | فبعد كل شيء هناك خط رفيع بين القصة الجيّدة ، والقصة المختلقة |
| Cesaret ve intihar arasında ince bir çizgi vardır, çocuk. | Open Subtitles | هناك خط رفيع بين الشجاعة .والإنتحار، يا فتى |
| Tedbirli olmakla paranoya arasında ince bir çizgi vardır. | Open Subtitles | هناك خط رفيع بين الحذر الصحي وجنون العظمة |
| Ama malûmat ve bilgi arasında çok ince bir çizgi vardır. | Open Subtitles | ولكن هناك خط رفيع جدا بين المعلومات والمعرفة. |
| Güven ve küstahlık arasında ince bir çizgi vardır Binbaşı. | Open Subtitles | هناك خط رفيع بين الثقة والعجرفة أيها الرائد |
| Bugünlerde polisle hırsız arasında ince bir çizgi var. | Open Subtitles | هناك خط رفيع بين الشرطي واللص هذه الايام |
| Evet öyle Efendi Bruce ama yine de bir çizgi var. | Open Subtitles | نعم، هناك، ماستر بروس، ولكن لا يزال هناك خط. |
| Turumuza kaldığımız yerden biraz daha güneye giderek devam edip, Amazon'un kenarındaki Bolivya'ya ulaşıyoruz, Bu da 1975 yılına ait ve eğer dikkatli bakarsanız, çatlağa benzeyen ince beyaz bir çizgi var ve tenha bir çiftçi de ilkel bir ormanın ortasında. | TED | وإن توجهنا أبعد بقليل إلى الجنوب في رحلتنا حول العالم، يمكننا التوجه نحو الحدود البوليفية لغابة الأمازون، هنا أيضا في العام 1975، إن نظرتم بدقة أكبر، هناك خط أبيض دقيق يعبر البساط الأخضر، حي توجد مزرعة وحيدة هناك في وسط الغابة البدائية. |
| Not: Kagoshima'da hala bir savunma hattı var. | Open Subtitles | ما زال هناك خط دفاعي في كاجوشيما |
| Ama onu tuzağa düşüren bir kömürleşme hattı vardı. | Open Subtitles | لكن كان هناك خط نار للإيقاع بها أنا رأيتُه |
| Tamam, eğer işine yararsa mutfakta sabit hat var. | Open Subtitles | حسنا، هناك خط أرضي في المطبخ، وإذا كان لا يعمل. |
| Her şeyin bir sınır var. | Open Subtitles | هناك خط لن اتخطاه |
| Ama her arkadaşlıkta geçilmemesi gereken bir sınır vardır. Ve sen bu sınırı bugün aştın. | Open Subtitles | لكن هناك خط في كل صداقة لايجب أن نتعداه |
| Markette kahve örnekleri dağıtıyorlardı, dışarıda gergin kadınlar sıra olmuş. | Open Subtitles | في المتجر ،وسيكون هناك خط نساء رخيصات بالخارج |