| O adam, definenin nerede gömülü olduğunu bilen tek kişi olmalı. | Open Subtitles | يبدو أن صديقك هو الشخص الوحيد الذي كان يعلم بمكان الكنز |
| Bu odada olup da seninle yatmış tek kişi kim bakalım? | Open Subtitles | من هو الشخص الوحيد في هذه الغرفة الذي نام معك ؟ |
| Kardinal, Papa'dan bir evlilik fehsi temin edebilecek olan tek kişi. | Open Subtitles | الكاردينال هو الشخص الوحيد الذي يستطيع أن يحقق الانفصال عن البابا. |
| Hasta olduğu zaman, kendini daha iyi hisseden tek insan. | Open Subtitles | هو الشخص الوحيد الذى اعرفه الذى يشعر بأنه أفضل عندما يكون مريضا |
| Basketbol şöhreti yoluna, hem oyuncu hem de koç olarak girebilen tek kişidir. | TED | هو الشخص الوحيد الذي وصل إلى قاعة مشاهير كرة السلة كلاعب وكمدرّب أيضاً. |
| Başım derde girse, arayacağım tek kişi. | Open Subtitles | وحين أكون في مأزق هو الشخص الوحيد الذي أتصل به |
| Seni hayatta tutabilecek tek kişi benim. | Open Subtitles | أنا هو الشخص الوحيد القادر على إبقائك حيًا |
| Glory bizi bulursa Dawn'u benden başka koruyabilecek tek kişi o. | Open Subtitles | هو الشخص الوحيد بالاضافة إلي لديه فرصة لحماية داون |
| Bu adam vücudumu normale döndürebilecek tek kişi! | Open Subtitles | هذا هو الشخص الوحيد القادر على اعادتي طبيعية |
| Gelip beni çıkaracağını düşündüğüm tek kişi sendin. | Open Subtitles | أنت هو الشخص الوحيد الذي خطر في ذهني أنه ربما يأتي إلى هنا ليخرجني |
| Sanırım bunu bir tek kişi anlatabilir. Roy. | Open Subtitles | أعتقد أنه هو الشخص الوحيد الذي يستطيع فعل هذا |
| İki soruşturmanın da detaylarını bilen tek kişi oydu, o da Hollings hakkında bildiklerini alarak süpheleri kendi üstünden attı. | Open Subtitles | لقد كان هو الشخص الوحيد الذي يعرف التفاصيل عن كلا التحقيقين لذا أخذ ما يعرفه عن هولينغز حتى يبعد الشبهة عن نفسه |
| Harvey, İkarus'ta yükü çalıştırabilecek tek kişi, Capa. | Open Subtitles | هارفي، كابا هو الشخص الوحيد خارج أكريوس القادر على تشغيل القنبلة |
| Bu soygunu yapacağımızdan haberi olan tek kişi, O. | Open Subtitles | هو الشخص الوحيد الذي يستطيع ان يصلنا بهذه العملية |
| Aradığımız kişi ailemi kurtarabilecek tek kişi. | Open Subtitles | الشخص الذي نبحث عنه هو الشخص الوحيد الذي يمكنه إنقاذ عائلتي |
| Motorları tamir edebilecek tek kişi o. | Open Subtitles | هو الشخص الوحيد الذي يستطيع اصلاح المحركات |
| Foyet, Biçici'nin neye benzediğini bilen tek kişi ve hala hayatta. | Open Subtitles | اعني فوييت هو الشخص الوحيد الحي الذي يعرف شكل الحاصد و ما زال طليقا |
| Hayatımda güvendiğim tek insan sensin. | Open Subtitles | أعني ، أساساً انت هو الشخص الوحيد الذي وثقت به طوال حياتي |
| 25 mil içinde yiyecek bir şey varsa onu bulacak tek kişidir. | Open Subtitles | إذاكـانهنـاكأيّ طعـامفينطـاق 25ميل ، سيكون هو الشخص الوحيد المُسيطر عليه |
| İki ekiple de çalışan bir tek o çünkü. | Open Subtitles | هو الشخص الوحيد الذي عمل بكلتا المجموعتين |
| Sonra, hayatının geri kalanı boyunca öpeceğin tek kişinin o olduğunu anlarsın. | Open Subtitles | وأنت تدرك أن ذلك الشخص هو الشخص الوحيد من المفترض أن تكون تلك القبلة لبقية حياتك |
| Ronnie, yanında takılmasına izin veren tek kişiydi. | Open Subtitles | روني هو الشخص الوحيد الذي سمح له بالتسكع في وندرلاند |