| Beatrice sahip olduğum tek şeydi. Ona nasıl ihanet edebildim? | Open Subtitles | كانت بياتريس هي كل ما أملك كيف أمكنني خيانتها؟ |
| Geçen sonbaharda okulun sahip olduğum tek şey olduğunu anladığım bir an vardı. | Open Subtitles | كانتهناكلحظةفيالخريفالماضي.. عندما عرفتُ أن المدرسة هي كل ما أملك. |
| Onu da kaybedemem. Bir tek o kaldı. | Open Subtitles | لا يمكنني ان اخسرها هي ايضا , هي كل ما تبقى لي |
| İşte tüm Bunlar Maya, ve o hala sadece Maya. | Open Subtitles | مايا هي كل هذه الأشياء ورغم ذلك هي فقط مايا. |
| Bir hipotezle başladım, bilinen parçacıkların evrenin keşfettiğimiz sınırlarının ötesinde bile var olan tek parçacıklar olduğu hipotezinden. | TED | بدأت بافتراض, أن الجسيمات المعروفة هي كل موجودة في الكون, حتى ابعد من المجال الذي استكشفناه حتى الان. |
| Cennetin küçük bir parçası olan bu kasaba benim her şeyim. | Open Subtitles | هذه البلدة , هذه القطعة من الجنة هي كل ما املكه في هذا العالم |
| Kimi zaman mânasız jestler, sahip olduğumuz tek şey olabiliyor. | Open Subtitles | أحياناً، المحاولات التي لا معنى لها هي كل ما لدينا. |
| - O benim herşeyim! - Sessiz kalma hakkın var. | Open Subtitles | هي كل شيء أملكه - لديك الحق بالبقاء صامتة - |
| Temizlik benim için oldukça önemlidir. | Open Subtitles | امل انك فهمت ، النظافة هي كل شيء |
| Hiç takmadım, yüzüne bile dönüp bakmadım, ama şimdi ise... sahibi olduğum tek şey, artık onu çıkaramıyorum bile... | Open Subtitles | لم أكن لأرتديها، لم أكن حتىلأنظرإليها،لكن الآن.. هي كل ما لديّ ولا أستطيعخلعهاالآن،لذا .. |
| Sahip olduğum tek şey bu otel. | Open Subtitles | الحانة هي كل ما املك لاعيش انا وعائلتي |
| Zaten sahip olduğum tek şey bu sahte nam. | Open Subtitles | بخصوص السمعة هي كل ما يملكه الرجل |
| Yarış imparatorluğumdan geriye bir tek o kaldı. | Open Subtitles | هي كل ما تبقى من ألعابي بالإمبراطورية. |
| Bir tek o tabloların olduğunu mu sanmıştın? | Open Subtitles | ظننت أن تلك اللوحات هي كل ما لدي. |
| Bunlar bir tespitin ardından gelebilecek her tür şey. | TED | إذاً هذه هي كل الأمور التي قد تحصل بعد التقاط إشارة ما. |
| Ve Bunlar da Dünya'ya yakın olan tüm asteroitler, son olarak 13.733 taneler. | TED | وهذه هي كل الكويكبات القريبة من الأرض المعروفة، والبالغ عددها في آخر إحصاء 13,733. |
| - İhtiyacı olan tek yardım bu. - Seni adi! Hayır! | Open Subtitles | هذه هي كل المساعدة التي يحتاجها لا, تبا لك |
| - İhtiyacımız olan tek şey Hükümet verileri. | Open Subtitles | مصادر مراقبة الحكومة هي كل ما يتطلبه الأمر |
| Kız arkadaşım benim her şeyim ve bunu bildiğinden emin değilim. | Open Subtitles | صديقتي هي كل حياتي ولا اظن انها تعرف هذا |
| O minik kız benim her şeyim Sayın Yargıç. | Open Subtitles | سيادة القاضي, أبنتي الصغيرة هي كل شيء بالنسبة لي |
| Bu köyde bütün sahip olduğumuz tek bir inek. | Open Subtitles | بقرة واحدة هي كل ما لدينا في هذه القرية. |
| Bu maden arazisi sahip olduğumuz tek şey ve bunun için savaşacağız. | Open Subtitles | كما أنّ هذه المُطالبة هي كل ما نملك، ولسوف نُحارب عنها. |
| Ailemin hayali, olduklarını sandığım şey, elimde kalan tek şey. | Open Subtitles | صورة والداي والطريقة التي أتخيلهم بها هي كل ما أملك |
| O benim herşeyim, karım, danışmanım doktorum, koruyucum meleğim tek kelimeyle bütün mutluluğum. | Open Subtitles | -إنها كل شيء بالنسبة لي ، زوجتي ومستشاري -طبيبتي ،وملاكي الحارس -باختصار ، هي كل سعادتي. |
| Temizlik benim için oldukça önemlidir. | Open Subtitles | النظافة هي كل شيء. |
| Der ki: "Teknoloji sen doğduktan sonra icat edilmiş her şeydir." | TED | يقول أن التكنولوجيا هي كل ما اخترع بعد ولادتك |