| Bana muhafızların cevap vermelerinin beş dakikayı aldığını ve geldiklerinde adamın kendinde olmadığını söyledi. | TED | وأخبرني أن استجابة الحراس استغرقت خمس دقائق، ولما أتوا، كان الرجل فاقدًا للوعي. |
| Bana, örgütünün üç Amerikalının Santiago'dan ayrılmasını sağladığını söyledi. | Open Subtitles | وأخبرني أن منظمته وفرت شهادات اعتماد لثلاثة أمريكان حتى يتمكنوا من مغادرة سانتيجو |
| Melek dün gece yine gelip Tanrı'nın çok yakında ilk 7 iblisin adını vereceğini söyledi. | Open Subtitles | الملاك جاء ثانية ليلة أمس وأخبرني أن الله سيرسل لنا قائمة بأول سبعة شياطين قريباً |
| Tepedeki mezarlığa gel ve bana "geçmiş geçmişte kaldı" de. | Open Subtitles | تعال إلى المقببرة على التلة وأخبرني أن الموت قد ولى |
| Bir adam arayıp, ertesi gün işe başlayacağımı söyledi. | Open Subtitles | رجل اتصل بيّ وأخبرني أن لديّ عمل سيبدأ باليوم التالي. |
| Bize, dört arkadaşının... seni kaçırmak üzere olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وأخبرني أن أربعة من رفقائه في طريقهم إلى هنا لكي يخطفوك |
| Evet, sabah karşılaştım, sorunlarınız olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أجل، لقد صادفته هذا الصباح وأخبرني أن لديكما بعض المشاكل. |
| Evet. Sabah onunla karşılaştım ve bana bazı sıkıntılar yaşadığınızı söyledi. | Open Subtitles | أجل، لقد صادفته هذا الصباح وأخبرني أن لديكما بعض المشاكل. |
| O da bana, bir arkadaşının vurduğunu, ve geyiğin kafasını alabileceğini söyledi. | Open Subtitles | وأخبرني أن أصدقاءه يقومون بإطلاق النار، حتى يحتفظ بالرأس كتذكار صيد |
| Milisler gelmeden az önce baban bunu bana verip güvende tutmamı ve ona götürmemi söyledi. | Open Subtitles | وقبل أن يأتي الميليشيا بلحظات أعطاني والدكِ هذه وأخبرني أن أبقيها آمنة وأعطيها لها |
| Sonra büyükbabam bana geldi ve birlikte çalışırsak babamı bulabileceğimizi söyledi. | Open Subtitles | ثم جاء جدي إلي وأخبرني أن بإمكاننا العثور على والدي إذا ما عملنا سوياً |
| Bana kardeşimin uyuşturucu işine bulaştığını söyledi, onu tutukladı. | Open Subtitles | وأخبرني أن أخي يتعاطى المخدرات وأنه سيقبض عليه |
| Kayıtın karşılığında ruhumu geri alabileceğini söyledi. | Open Subtitles | وأخبرني أن بوسعه مبادلة روحي مقابل الإسطوانة |
| Size destek gelmeden önce gelmemenizi söyledi. | Open Subtitles | وأخبرني أن أخبرك، ألّا تأتي حتى تصل التعزيزات |
| Davamla ilgili kanıtların delil zincirinde bir sorun çıktığını söyledi. | Open Subtitles | وأخبرني أن هناك اختراق حدث بالغرفة التي يحتجزون بها الدلائل المتعلقة بقضيتي |
| Annemin Florida'ya taşındığını ve bir daha gelmeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | وأخبرني أن أمي انتقلت إلى فلوريدا ولن تعود |
| Aslında teklif planını daha detaylandırmıştım... fakat baban bana verdiği muhteşem tavsiyede bunu yapmamamı söyledi. | Open Subtitles | في الحقيقة، كانت لدي خطةٌ مدروسة ولكن والدكِ قدّم لي هذه النصيحة الرائعة وأخبرني أن لا أفعل ذلك. |
| Uçmaya hazır olduğunu ve benden hayatını mahvetmememi istedi. | Open Subtitles | قال أنه كان مستعداً للطيران وأخبرني أن لا أخرّب حياته |