Buraya zengin olmak için geldi ve beni yanına aldı İngilizceyi yeterli konuşmam için ısrar etti. | Open Subtitles | جاء هنا ليصبح غنياً وجلبني معه وأصر على أن أتحدث الإنجليزية حتى أتأقلم |
Okuldan uzakta park etmem için ısrar etti çünkü doğru olmazmış. | Open Subtitles | وأصر على أن تقف بعيدا عن المدرسة بسبب ما يبدو أنا لست كبيرة. |
Steve, bugün benimle gelmek için ısrar etti. | Open Subtitles | وأصر على الخروج مع ستيف لي اليوم |
Yazaki de kılıçlarının bambudan olduğunu keşfeden ve onları kullanmasında ısrar eden kişiydi. | Open Subtitles | يزاكى" كان الشخص" الذى أكتشف أن سيوفه مصنوعة من الخيرزان وأصر على أستخدامهم |
Onunla gitmem ve dünyanın ümitsiz bir vaka olduğu konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | وأصر على أن أترك ذلك وأغادر معه لأن الأرض كانت قضية خاسرة |
Jerry almak istediği karavanın kokusunu aldı ve gidip bir bakmamız için ısrar etti. | Open Subtitles | مشموم جيري خارج مقطورة انه يريد شراء... ... وأصر على أن نذهب التحقق من ذلك. |
Ertesi gün onunla görüşmem için ısrar etti. | Open Subtitles | وأصر على أن أقابله اليوم التالي |
Ürkek gözle sizi takip edip güvenlik protokollerinizi görmekte ısrar eden güzeller. | Open Subtitles | تلك الدمى المخيفة والتي تلاحقك بنظراتها وأصر على رؤية إجراءاتهم الأمنية |
Beni özleyeceğini söylemelisin ki öğretmen Dong Ju'ya karşı çıkıp, yanında kalma konusunda ısrar edeyim. | Open Subtitles | يجب أن تقول بأنك سوف تشتاق لي حتى أستطيع أن أتناقش مع الطبيب دونغ جو وأصر على أن أبقى بجانبك |
- Bir kaç kez geldi, iyi bir iş yaptığı konusunda ısrar etti. | Open Subtitles | -جاء إلى هنا بضع مرات ، وأصر على أنه أبلى بلاء حسناً |
O silahı daha önce hiç görmediği konusunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | وأصر على انه لم يرى هذا المسدس من قبل |