| Çinli patronla, bu iki esrarkeşten birini vereceğim diye anlaştım. | Open Subtitles | لقد عقدت صفقة مع القائد الصيني بإعطائه واحداً من المدمنين |
| Sence neden bir taşıyıcı tuttum da kendi adamlarımdan birini kullanmadım? | Open Subtitles | لم تعتقدين أنني استأجرت ناقل بدلاً من استخدام واحداً من رجالي؟ |
| Halkımızdan birini öylece vermemizi bekleyemez. Yapar mı böyle bir şey? | Open Subtitles | لا يمكن لها أن تتوقع أنْ نسلّمها واحداً من قومنا ببساطة |
| Bu gece o uyurken, sessizce aşağıya inip çalışma odasına gidecek ve raftan her şarap kadehinden bir tane alacaksın. | Open Subtitles | الليلة، بينما تكون نائمة سوف تتسلل إلى الطابق السفلي بشكل هادئ وتأخذ واحداً من كل نوع من كؤوس النبيذ من الرف |
| Öğretmenlerinden birisi ona Kopernik'in devrim getiren fikirlerinden bahsetti. | Open Subtitles | واحداً من اساتذته قد كشف له الأفكار الثورية لكوبرنيكوس |
| Tanıdığım En iyi beyinlerden birisin. İtibarın çok yüksek. | Open Subtitles | أعلم أنك لديك واحداً من أفضل العقول وتتمتع باحترام كبير |
| Onun için sadece bir şey yapmam gerekiyordu. ve şimdi işim bitti. | Open Subtitles | وجب أن أفعل أمراً واحداً من أجل ذلك الرجل وقد أنتهيت الآن |
| Tüm zamanların En büyük Brezilyalı müzisyenlerinden birini sahneye çağırmak benim için büyük onur. | TED | إنه من دواعي سروري أن أرحب على المسرح واحداً من أعظم موسيقيي البرازيل على الإطلاق |
| Disleksi her 5 kişiden birini etkiliyor. | TED | يصيب عُسْرُ القراءة واحداً من كلِّ خمسةِ أشخاص. |
| Neden dışarıda, daha değersiz birini öldürmüyor? | Open Subtitles | لماذا لا يقتل واحداً من الأشخاص غير .. منتجين .. الذين لا قيمة لهم |
| Çinlillerden birini vursaydın, bir katliam olurdu. | Open Subtitles | لو أنك كنت قتلت واحداً من الصينيين الآخرين.لكانت ستكون هناك مذبحة |
| Düşmanlarından birini öldürmüştü, ve yeni bir gün doğuyordu. | Open Subtitles | بعد أن قتلت واحداً من أعدائها، بدأ الفجر يطلع. |
| Seni düşünmekten, kendimi alıkoyamadım Kitaplarından birini okusam da. | Open Subtitles | لم أستطع التوقف عن التفكير بكِ. لقد قرأت حتى كتاباً واحداً من كتبك |
| Kodamanlarından birini uyuşturucu ağını incelemesi için gönderiyorlar. | Open Subtitles | سيرسلون واحداً من الصفوة ليتحرى عن جزئية المخدرات. |
| Affedersiniz bir tane daha alabilir miyim lütfen? | Open Subtitles | صحيح المعذرة هلا تعطني واحداً من هذا من فضلك |
| Evet, kesinlikle havaalanından bir tane almalıyım. | Open Subtitles | أجل, يجب ان أحصل على واحداً من أجل المطار |
| Fazlasına gerek yok. Bunlardan bir tane yeter. | Open Subtitles | لا اريد الكثير ، واحداً من هذه ستفي بالغرض |
| Buradaki lanet hayvanlardan birisi beni öldürürse ne olacak? | Open Subtitles | ماذا لو أنَ واحداً من هؤلاء الحيوانات قامَ باغتصابي؟ |
| Bence sen tanıdığım En harika insanlardan birisin. | Open Subtitles | أعتبرك واحداً من أفضل الناس الذين عرفتهم في حياتي |
| Fakat ayrımcılıktan kaynaklanan stres meselenin sadece bir yönü. | TED | لكن وعلى الرغم من ذلك، فإن الضغوطات الناتجة عن وطأة التمييز العنصري ليست إلا جانباً واحداً من جوانب متعددة. |
| En sonunda neredeyse her 10 Amerikalıdan biri işsiz kalmış oldu. | TED | وأسوء ما في الأمر، أن واحداً من عشرة أمريكيين فقدوا وظائفهم. |
| Fakat şifre kırıcılığı, Turing'in dehasının sadece tek bir yönünü oluşturuyordu. | Open Subtitles | لكن اختراق تلك الشفرات كان فقط جانباً واحداً من عبقرية تورينج |
| Bu çocuk iş arkadaşlarımdan birine saldırdı ve onu yaraladı. | Open Subtitles | فتى المذبح هذا قد هاجم واحداً من مساعدى وآذاه بشدة |
| Karanlık En iyi savunmalardan biridir ve şu anda çok karanlık. | Open Subtitles | هذا الظلام يظهر لنا واحداً من أفضل أشكال الدفاع والظلام شديد فى الوقت الحالى |
| Altıncıda, budamayı icat etti, ve abaküsün nasıl çalıştığını anlayan az kişiden biri oldu. | Open Subtitles | في السادسه، إخترعَ التقليم وأصبحَ واحداً من قلة من الناسِ الذين فهموا حقاً عمل المعداد |
| Bu öğrenci daha önceki yıllarda öğrencim olan biriydi. Bir gün kampüse geri geldi | TED | قد كان واحداً من طلّابي قبل عدّة سنوات . جاء في يوم إلى حرم الجامعة |