| Bunu öğrenebilmem bir yıl zaman aldı ama sonuçta değdi. | TED | واستغرق حوالي سنة لمعرفة هذا، ولكنه كان حقاً يستحق. |
| Biraz vakit aldı ama nihayet Batı Şeria’ da çalışmayı reddetmiştim ve bir süreliğine hapse atıldım. | TED | واستغرق الأمر مني بعض الوقت, ولكن في النهاية رفضت الخدمة في الضفة الغربية وكان لابد من قضاء بعض الوقت في السجن. |
| Ve nereden geldiklerini anlamak uzun zamanımızı aldı. | TED | واستغرق الأمر منا طويلاً لفهم من أين أتت هذه الخلايا. |
| UZUNLUĞU, 8851 KİLOMETRENİN ÜSTÜNDE VE YAPIMI 1700 YIL sürdü | Open Subtitles | يبلغ طوله 5500 ميلاً واستغرق أكثر من 1700 عام لتشيده |
| İnsan genom projesi, 1990 yılında başladı ve on üç yıl sürdü. | TED | إن مشروع الجينوم البشري بدأ في 1990، واستغرق 13 سنة. |
| Bunun Zika'dan kaynaklandığından emin olmaları, doktorların bir yılını daha aldı yani şimdi eminler. | TED | واستغرق الأمر الأطباء عامًا آخر للتأكد من أنه كان نتيجة فيروس زيكا، لكنهم الآن متأكدون من ذلك. |
| Bazen sinirlenirim. Sadece o sözcükleri söyleyebilmek yıllarımı aldı. | TED | أنا أغضب أحيانًا، واستغرق الأمر سنوات عديدة لأكون قادرة على التصريح بتلك الكلمات فقط. |
| BM'nin bu yeni verileri kendi sunucusuna yüklemesi üç ay kadar aldı, Cuma günü yeni eğim çizgisini elde ettik. Buraya inmişti. | TED | واستغرق الامر ثلاثة اشهر لادخال معلوماته في بيانات الامم المتحدة وفي يوم الجمعة الماضي حصلنا على منحى جديد اصبح يهبط هكذا .. |
| Ve onu çözmem sadece yarım saatimi aldı. | Open Subtitles | واستغرق الأمر منى أقل من نصف ساعة لمعرفته |
| Babanız Birleşmiş Milletler gitti Bay Başkan ve altı ayın sonunda, izini aldı. | Open Subtitles | لقد لجأ والدك إلى الأمم المتحدة سيادة الرئيس واستغرق الأمر منه ستة شهور كما أتذكر حتى يحصل على قرار الموافقة |
| Annemi doktordan almam gerekiyordu o yüzden çok zamanımı aldı. | Open Subtitles | توجّب علي أخذ أمي للدكتور واستغرق ذلك وقتاً طويلاً |
| Oldukça karmaşık bir elektronik perdeydi ve federal ajanların yaklaşık iki yılını aldı. | Open Subtitles | واستغرق العملاء الفيدراليين حوالي العامين انهم كانوا قادرين على اختراق الموقع ولكنهم قاموا ببعض من هذه المشتريات |
| Ve onu düzgün bir şekilde dondurmak zaman aldı. | Open Subtitles | واستغرق الأمر وقتا طويلا لكي تجميدها بشكل صحيح |
| Onu anlamam biraz zamanımı aldı fakat üniversiteye giderken bana söyledi sen üniversiteye giden ailedeki ilk kişisin | TED | واستغرق الامر بعض الوقت لكي ادرك معناها, ولكنه قال لي, حينما ذهبت الى الكلية, قال لي, انت اول شخص في العائلة يذهب الى الكلية. |
| Bu çelişkinin merkezinin aynı zamanda, kötü olduğum bir şeyde neden iyi olduğum çelişkisinin de merkezi olduğunu anlamak uzun zamanımı aldı. | TED | واستغرق الأمر وقتًا طويلاً لفهم أن ما في جوهر هذا التناقض هو أيضا في جوهر التناقض عن سبب أنني يمكن أن أكون جيدة جدا في شيء أنا سيئة للغاية فيه. |
| Arkadaşlarımın 20 yılını aldı. | TED | واستغرق ذلك من أصدقائي 20 عاما. |
| Takıldım, sandığımdan uzun sürdü. Tamam. | Open Subtitles | حصلت على المحاصرين، واستغرق وقتا أطول من مما كنت أعتقد أنه سيكون. |
| Bundan birkaç gün önce de, köpeğimin bana saldırdığını gördüm ve kolumdaki acısı gün boyu sürdü. | Open Subtitles | قبل ذلك بعدة أيام حلمت أن كلبي هاجمني واستغرق الألم بذراعي يوماً كاملاً ليزول. |
| Kurtarma ekibinin onu bulması 1,5 saat sürdü ama sonunda buldular. | Open Subtitles | واستغرق المنقذون ساعة ونصف ليجدوها, لكنهم وجدوها |
| Ve bana dediğini algılamam tam bir dakika sürdü. | Open Subtitles | واستغرق منّي الأمر دقيقة كاملة لأدرك أنّه يقصــدني. |
| Daha kısa bir yoldan geldik, bir saatten az sürdü. | Open Subtitles | لقد سلك طريقاً مٌباشراً واستغرق الأمر منا للوصول أقل من ساعة |