| Siz gelmeden hemen önce hiperuzaydan çıktı ve Ay'ın çevresinde yörüngeye girdi. | Open Subtitles | لقد خرجت من الفضاء الفوقي وأخذت مدار ثابت حول القمر قبل وصولك |
| Adam sen gelmeden önce virüsten iki saat içinde ölmüştü. | Open Subtitles | مات رجلٌ داخله قبل ساعتين من وصولك هنا .بسبب الفيروس |
| Buraya geldiğinden beri ilk kez gerçek anlamda tesislerin dışına çıktın. | Open Subtitles | أول مرة في الوقت الحقيقي تصبحين خارج التسهيلات منذ وصولك هنا |
| Geri geldiğinde onlara notlarını ileteceksin. | Open Subtitles | وتسلمهم مدوناتك لدى وصولك , المهمة بسيطة |
| Pekala. 15'inden önce, gerçek anlamda öğrenmeye başlaman gereken çağa geldin. | Open Subtitles | صحيح, في خلال وصولك لسن 15 ستكون قد وصلت للسن الذي تبدأ فيه بالإعتماد على نفسك والتعلم |
| Şu anki rotanız sizi Güneş Sistemi'nden çıkarıp Oort bulutuna götürüyor, Oraya ulaşmanız yaklaşık olarak birkaç ay alacak. | Open Subtitles | مسارك الحالي يخرجك من النظام الشمسي إلى غيمة أورت متوقع وصولك في عدة دقائق |
| vardığında beni aramayı unutma. Sürekli grupça gez. | Open Subtitles | لا تنسي أن تتصلي بي عند وصولك تحركي دائماً ضمن مجموعات |
| - Siz gelmeden beş, altı dakika önce olabilir. - Emin değilim. | Open Subtitles | ربّما , قبل 5 أو 6 دقائق من وصولك أنا لستُ متأكّداً |
| Sen gelmeden önce 47 yıl ayakta kalmayı başardık. | Open Subtitles | تمكنا من البقاء في قطاع الأعمال لمدة 47 سنة قبل وصولك |
| Siz buraya gelmeden epey hareket ettiğinden şu an dinleniyordur. | Open Subtitles | ربما يستريح من كل الحركة التي قام بها قبل وصولك إلى هنا |
| Sen gelmeden önce, bir filozofun bir sözünü hatırladım | Open Subtitles | قبل وصولك, لقد تذكرت مقوله من بعض الفلاسفه |
| Bu manastıra geldiğinden beri birçok şey keşfettin fakat labirentten geçen kısayol bunların arasında değil. | Open Subtitles | لقد اكتشفت أشياء كثيرة منذ وصولك إلى هذا الدير لكن الطريق المختصر إلى المتاهة لم يكن من ضمنها |
| Buraya geldiğinden beri, şikâyet etmeyi bırakmadın. | Open Subtitles | منذ وصولك إلى هنا، و أنت تتذمرين و تشتكين |
| Uçağa binmeni öneririm çünkü buraya geldiğinde... | Open Subtitles | حسنا، أقترح عليك أخذ طائرة لأنّه مع وصولك إلى هنا |
| Tam paraları nereye sakladığını söyleyecekti ki, sen geldin. | Open Subtitles | ، كان على وشك إخبارنا بالمكان الذي خبـّأ به النقود أثناء وصولك |
| Bayan Brody sizi seçerse Oraya ulaştığınızda size gerekli bilgi verilecek. Hazır mısınız? | Open Subtitles | إذا تم إختيارك, سيتم إطلاعك فور وصولك هل أنت مستعد؟ |
| Oraya vardığında bize yaz, tamam mı? | Open Subtitles | سوف تكتب لنا الرسائل فور وصولك حسناً ؟ |
| Oraya vardığınızda, gördüğünüz şey işte bu, size kendinizi çaresiz ve zayıf hissettiren bir enginlik. | TED | وبمجرد وصولك إلى هناك، فالسؤال الأكبر هو من أين نبدأ. لا تعثر على شئ لسنوات وسنوات. |
| Güneş her gün aynı yerde parlamaz ama bayım... geldiğin günden beri güneş ışını görmedin. | Open Subtitles | لا تبقى الأمور على حالها كل يوم ويبدو أنك لم تشهد يوماً سعيداً منذ وصولك إلى هنا |
| Kasabamıza gelir gelmez Öğretmen Hye Jin'in cesedini bulman da tuhaf. | Open Subtitles | ومن الغريب أنك مَن وجد جثة المعلمة بمجرد وصولك إلى بلدتنا |
| - Paris'e gelince ne şüpheci olmuşsun! | Open Subtitles | حسنا،كيف عدد الشبهات التى ظهرت منذ وصولك إلى باريس |
| Araba alt katta bekliyor. Laboratuvara varınca beni ara. | Open Subtitles | .السيارة موجودة بالأسفل إتصل بي حين وصولك للمعمل |
| Hazırlıkların yapıIması için hastanemize 4 saat önceden gelmeniz rica olunur, teşekkürler. | Open Subtitles | تأكدي من وصولك للمستشفى قبل أربع ساعات من أجل التحضيرات، شكراً لك |
| Bayan Ward, şimdi bana tam olarak Arkham'a geldiğinizden beridir neler olduğunu anlatın. | Open Subtitles | سيدة وارد , اُريدك ان تخبرينى بالظبط ماذا حدث ؟ . منذ وصولك إلى ارخام |
| Daireniz, siz gelinceye kadar cennetin yıldızları gibi parıldayacaktır, efendim. | Open Subtitles | سيتلألأ قصرك كالنجوم في السماء، عند وصولك بسلامة يا مولاي |