"وضوح" - Translation from Arabic to Turkish

    • açık
        
    • net
        
    • Belli
        
    • açıkça
        
    • bariz
        
    • netlik
        
    • belirgin
        
    • apaçık
        
    • ortadaydı
        
    • berraklık
        
    • berrak
        
    • aşikar
        
    Eğer onunla yattığımı soruyorsan cevabın "evet" olduğu çok açık. Open Subtitles إذا كنتِ تسألين إذا نمنا سويةً فالإجابة نعم بكل وضوح
    açık şekilde gıcık bir insanım ve tüm cinslerle sorunlarım var. Open Subtitles يبدو علي بكل وضوح إنني شخصٌ مزعجٌ وعندي مشاكل مع الجنسين
    Komik ama seslerini bile o kadar net hatırlıyorum ki. Open Subtitles هذا مضحك لا أزال أستطيع أن أتذكر أصواتهم بكل وضوح
    Ne tür bir gözetimin mümkün olduğunu biliyor ve çok net bir şekilde ona karşı kullanılmasını istemiyor. TED هو يعرف عن امكانيات المراقبة المتوفرة, وبكل وضوح هو لا يرد أن تستعمل تلك التقنيات ضدة شخصياً.
    Sadece tek bir bebeğe yetmektedir. Buradaki amaçsa bu aleti nasıl kullanılacağını açıkca Belli etmek. TED يتلائم فقط لطفل واحد. والفكرة هنا وضوح كيفية إستخدام الجهاز.
    Şimdi, Belli ki, bütün bu şey şimdi haline gelmiştir çok, ister iyi teğmen basit durumda çok daha büyük toz ısırıkları nedeniyle, olarak biz sadece gördük , dikkatsizlik görüntülenen bu üç cadı tarafından şimdi salgın boyutlarına haline gelmiştir. Open Subtitles الآن ، بكل وضوح هذا الشيء بأكمله قد أصبح أكبر ، أكبر بكثير من مجرد قضية بسيطة عن أن يكون الملازم الجيد
    Şekerin artık üzerimdeki etkisini açıkça göstermesiyle ve Amata'daki mahvoluşa tanıklık etmem nedeniyle... Open Subtitles مع وضوح الـتأثيرات السلبية علي من السكر و مشاهدة تأثيره على مجتمع أماتا
    Çünkü açık bir şekilde halk profesyonel ürün tasarımcıları değil. TED لانه بكل وضوح, العامة ليسوا بمصممين محترفين
    Size şunu açık bir şekilde söyleyeyim: Bu, onur değil; merhametsizce işlenmiş bir cinayet. TED اسمحوا لي أن أقول هذا بكل وضوح: هذا ليس بالشرف، إنها جريمة قتل بدم بارد.
    Sihirdeki numara o kadar açık ve basit olmalı ki kimse onu fark edememeli. Open Subtitles الخدعه فى السحر ان تفعلى الشئ ببساطه و وضوح بحيث لن يفكر بها أحد
    Daha açık konuşmanızı istiyorlar. Ne yapmalarını istiyorsunuz? Open Subtitles يريدونك أن تتكلم بشكل أكثر وضوح ماذا تريد منهم؟
    Geçenlerde petrol sanayine konuşuyordum, bu modeli çok net anladıklarını söyledim. TED كنت أتحدث مؤخراً مع قطاع صناعة النفط، وقلت أنهم يفهمون هذا النموذج بكل وضوح.
    O zaman da tutarlıydım, şimdi de tutarlıyım, efendim olanları net olarak hatırlıyorum... Open Subtitles انا كنت في كامل وعى حينها . والأن انا ايضا بكامل وعى وانا اتذكر ما حدث بكل وضوح
    O zaman eminim uçup giderken, havadan çok net görebileceğiz. Open Subtitles إذاً أنا واثق أنه بإمكاننا رؤيته بكل وضوح بينما نطير من فوقه
    Ama kalbimde her şeyi net görebiliyorum. Open Subtitles لكن بقلبى أستطيع أن أرى الأشياء بكل وضوح
    Belli ki işin temel prensibi zihni, maddeden üstün tutmak. Open Subtitles الآن .. المبدأ الأساسي بكل وضوح يختص بالعقل
    Epidural hematom, uskul omurilik çatlağı, ...sternoklaviküler çıkığı, ...ve Belli ki iç kanama ihtimali de var. Open Subtitles لدي تورم وكسر موضعي في الحبل الشوكي و كسور في أكتافي وبكل وضوح نوع ما من النزيف الداخلي
    Belli ki birinin seni dövmesine izin vermişsin. Open Subtitles وسمحت بكل وضوح لشخصا ما أن يعلو عليك بشكلاً جيد
    Ve açıkça çok çok ciddi bir şekilde yine hile yaptılar. TED وبكل وضوح قام بالغش، بصورة جدية للغاية.
    Oysa kendi tanığının sizlerden birinin sorusuna verdiği cevapta açıkça belirttiği gibi özel teknik becerisi bulunmayan herhangi birisi de birkaç dakika içinde arabayı kurcalayabilirmiş. Open Subtitles آجل ، لقد أقر شاهده بأنه بإمكان أي واحد منكم سيداتي سادتي وبكل وضوح بأن أي شخص وبدون إلمامه بمهارات الميكانيكا
    Haftalardır uzatıyorum ama ikiniz de bariz biçimde sessiz kaldınız. Open Subtitles تركته يكبر منذ أسابيع، وأنتما الاثنان بكل وضوح صامتان بشأنه.
    Yüksek çözünürlük kıçımı yesin, çünkü bende netlik var. Open Subtitles دعينا فقط نقول بأن أي جهاز عالى التقنية جداً سيقبل مؤخرتي بسبب وضوح رؤيتي
    Gökyüzü burada o kadar belirgin ki bunu neden yaptıklarını anlıyorsunuz. Open Subtitles والسماء واضحة وضوح الشمس هنا يمكنك أن ترى لماذا فعلوا ذلك.
    O an farkına vardığım şey eyalet şampiyonluğunu kazanmak değil... apaçık idrak edebildiğim bir gerçeğin... birbirimiz için yaratıldığımızın... ve aksi yöndeki tüm duyguların, şu gerçeğin reddedilmesi olacağının ta kendisiydi. Open Subtitles حينها، نصري لم يكن بطولة الولاية بل وضوح بسيط الأدراك بأننا لطالما كنا مخلوقين للبعض الآخر
    Bu hayvanın geçmişte insan öldürdüğü biliniyordu ve kurum için bir yük olduğu ortadaydı. Open Subtitles هذا الرجُل، لديه سجل سابق لقتل أُناس. هو بكُل وضوح مسئولية الـمؤسسة.
    Ama bu berraklık ve renkle, en fazla S-12 eder. Open Subtitles ولكن من وضوح هذه الالوان انهم من الفئه 12 على الاكثر
    "Ergonomik yapısı yüzünden "ellerimin asla yorulmadığı ve sesimin berrak çıktığı." Open Subtitles والذي بسببه صوتي مثل وضوح الشمس ويدي لن تتعب مطلقاً
    Bu çocukların aşikar şekilde gazete okumaları, radyo dinlemeleri, öğretmenlerin onayladıkları dışında kitap okumaları kesinlikle yasak. TED هؤلاء الأطفال ممنوعين بكل وضوح من قراءة الصحف، الإستماع إلى الراديو، قراءة أي كتب لا يقوم المعلم بوصفها لهم.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more