| Biliyor muydun erkek devekuşlarının hızlı ve güçlü ve haşmetle kendilerine yettiklerini? | Open Subtitles | هل كنت تعلم بأن ذكر النعام سريع وقوي ومعتمد على نفسه تماماً؟ |
| Bu onu gizemli ve güçlü kılan şeydir. | TED | وهذا ما يجعل اليوم التواصل المرئي عبر الانترنت رائع وقوي |
| Gerçekten büyük ve güçlü olsaydın, sözlerini tutardın. | Open Subtitles | إذا كنت بالفعل عظيم وقوي يجبأنتحافظعلى وعودك. |
| Akış sitomterisinde taşıyıcı dediğimiz bir araca sahip olmayı başardım; büyük, güçlü bir lazer, üstelik firmasından parayı geri alma garantisi de var, eğer gemide işe yaramazsa geri alacaklardı. | TED | لذا تمكنت من الحصول على ما نسميه جهازاً كبيراً لقياس التدفق الخلوي، وهو ليزر كبير وقوي مع ضمان استعادة الأموال من الشركة إذا لم يعمل على متن سفينة، سوف يعيدونه. |
| Inanilmaz derecede hizli ve güçlüsün. | Open Subtitles | أنت سريع بشكل مستحيل وقوي أيضاً |
| Sakat olduğu için kendini şanslı sayan bir kızla, sözü de işi kadar sade, kalıcı ve güçlü olan bir dokumacıyla. | Open Subtitles | فتاة مشلولة اعتقدت انها محظوظة لكونها مشلولة حائك كانت كلماته مثل اعماله بسيط وثابت وقوي. |
| Herkes senin hızlı ve güçlü olduğunu söylüyor. Dün gece göremedim. | Open Subtitles | الجميع يقول بأنك سريع وقوي جداَ ولكني لم أرك كذلك ليلة البارحة |
| Sürenim transfonksiyon çok gizemli ve güçlü bir alettir... ve? | Open Subtitles | محول متسلسلة ماوراء البعد جهاز غامض وقوي جدا و ماذا ؟ |
| Sürenim Transfonksiyon çok gizemli ve güçlü bir alettir. | Open Subtitles | محول متسلسلة ماوراء البعد جهاز غامض وقوي للغايه |
| Seni, gururlu ve güçlü hissettiren şey nedir? | Open Subtitles | الذي يَجْعلُك تَشْعرُ بالفخر وقوي وهائل؟ |
| Dün neredeyse onun yüzünden ölecektim en azından görev sırasında, onurlu ve güçlü öleceğim. | Open Subtitles | كاد أن يقتلني تقريباً كنتُ ميت بالامس على الأقل سأموت أثناء تأديت الواجب, فخور, وقوي |
| Ben bir psişiğim muhteşem ve güçlü bir psişiğim bu güç ki ilk kez tanık olanlarda korkuyla karışık saygıya neden oluyor. | Open Subtitles | أنا وسيط روحاني، وسيط روحاني عظيم وقوي وقواي تتسبب بالخوف والدهشة لمن يختبرونها أول مرة |
| Evet, vücudu benimkinden daha genç ve güçlü. | Open Subtitles | صحيح أن جسده يافع وقوي أكثر مما كنت عليه في حياتي |
| Diğer taraftan Allosaurus, hızlı ve güçlü bir tuzak avcısıdır. | Open Subtitles | الأولونوصور من جانب آخر صائدٌ مترصّد سريع وقوي |
| Yeni bir yazıcı aldım ve ofisime götürmesi için cüsseli ve güçlü birini arıyordum. | Open Subtitles | لقد وصلتني هذه الطابعة الجديدة وأريد أحد ضخم وقوي ليحملها إلى مكتبي |
| Ama gerçekte olan, "Patron, sen tanıdığımız en akıllı, güçlü ve yakışıklı insansın. | TED | ولكني أظن أن ما حدث هو، "سيدي الرئيس، أنت رجل ذكي وقوي ووسيم. |
| çok uzun zaman önce bu gezegende güçlü ve asil bir ırk yaşıyormuş. | Open Subtitles | في الأزمان الغابرة كان هذا الكوكب موطنا لنوع راقِ وقوي من الكائنات |
| Kim olduğunu biliyorum, ne kadar büyük, güçlü ve iyi biri olduğunu. | Open Subtitles | أَعْرفُ مَنْ أنت، كَمْ كبير وقوي وجيد أنت. |
| Bizim grubun komutanı bir gönüllü olup olmadığını sordu, sağlıklı, güçlü bir asker gece karanlığında garnizondan dışarı savuşacak ve ovanın ötesindeki yardım koluyla kontak kuracaktı. | Open Subtitles | سألنا رئيس الفرقة عن متطوع جندي، مناسب وقوي لينسلّ إلى خارج الحامية وسط الظلمة الحالكة ليجري إتصالاً |
| Bir kaplumbağa kadar hızlısın ve bir böcek kadar güçlüsün. | Open Subtitles | أنت سريع كالسلحفاة وقوي كالكوالا. |
| Söyle hadi, senin yanında olacağım, büyük ve güçlüyüm. | Open Subtitles | فقط أخبرني، سأكون هناك لأجلك أنا ناضج وقوي |