"ومثل" - Translation from Arabic to Turkish

    • Tıpkı
        
    • falan
        
    • olduğu gibi
        
    • gibi bu
        
    • ve diğer
        
    • gibi ben
        
    Ve Tıpkı balonun üstüne bir resim çizmişiz de onu şişiriyormuşuz gibi, resim hâlâ aynı resim ama mürekkep tanecikleri birbirlerinden uzaklaşmış hâlde; TED ومثل رسم صورة على بالون، ومن ثم نفخ البالون، فإن الصورة هي نفسها ، ولكن جسيمات الحبر قد تحركت بعيدا عن بعضها البعض.
    Vizsla bir asker, Tıpkı her asker gibi, onura bağlı. Open Subtitles فيسلا جندي , ومثل كل جندي , انه مقيد بالشرف
    Tıpkı kar taneleri gibi dünyanın hiçbir yerinde iki tahta parçası birbirinin aynısı olamaz. TED ومثل ندفات الثلج، لا يوجد قطعتين من الخشب متشابهتين أبداً على الأرض.
    Ama para kazandıracak şeyler fasulye ve mısır falan. Open Subtitles لكنك ستجمعها من الفاصولياء والذرة، ومثل تلك الأصناف
    Konseyde her zaman olduğu gibi bu da kontrolden çıktı. Open Subtitles ومثل معظم الأمور قبل المجلس التي خرجت عن نطاق السيطرة
    5 yaşından beri tuttuğun bütün Noel dilekleri gibi bu da gerçekleşmeyecek. Open Subtitles ومثل جميع الكرسمس الذي حظيتها منذ كان عمرك خمس هذا لن يتحقق
    Fransız ordusundaki bir başka yüksek rütbeli subay ve diğer birçok insan gibi o da Dreyfus'u suçlu sandı. TED وهو ضابط عالي الرتبة أيضًا في الجيش الفرنسي، ومثل الكثير من الأشخاص، افترض أن درايفوس كان مذنبًا.
    Sizler gibi, ben de Suriye'de gözler önüne serilen iç savaşı, televizyondan izledim. TED ومثل الكثير منكم هنا، شاهدت الأزمة السورية تتكشف أمامي على التلفاز.
    Görülüyor ki beynimiz birşeyler fırlatmak üzere tasarlanmış ve Tıpkı kaslar gibi, beynimizin de belli bölümlerini kullanmadığınızda körelmeye meyilli. TED نجد أن عقولنا مبرمجة لإلقاء الأشياء ومثل العضلات إذا كنت لا تستخدم أجزاء من عقلك فإنها تميل إلى الضمور مع مرور الوقت
    Ve ana rahmindeki minicik bir cenin gibi tortop oldum. Ve Tıpkı içindeki kalan son havayı da salan, TED وتكورت في كرة جنين ومثل بالون به أخر كمية هواء به
    Tıpkı diğer Maasai kızları gibi, çok genç bir yaşta evlenmek için nişanlandım. TED ومثل فتيات شعب الماساي الأخريات، خُطبت للزواج في سنٍ صغيرة جدًا.
    Tıpkı bir atlet gibi inkârın kalıplarından uzaklaşıp duygusal çeviklik diye adlandırdığım bir konsepte ilerledim. TED ومثل لاعبة الجمباز، بدأت أتجاوز جمود الإنكار للوصول إلى ما أصبحت أسميه الآن المرونة العاطفية.
    Siz İtalyan olan şeylere karşı doğal olarak çekiliyorsunuz, Tıpkı bizim ve tüm dostlarımızın olduğu gibi. Open Subtitles أنت بطبيعتك تنقاد إلى الأشياء الإيطالية, مثلنا ومثل كل أصدقائنا
    Tıpkı bir masallardaki gibi hüzünlü ve masallardaki gibi mutluluk ve harikalarla dolu. Open Subtitles مثل قصص الخرافة هناك احزان ومثل الخرافة فهي مليئة بالإعجوبة والسعادة
    Tıpkı annen ve onun aptal DAC işleri gibisin. Open Subtitles أنت مثل أمك تماماً ومثل إملاءاتها الجمهورية
    Tıpkı banyan ağacı gibi Gian'ın sevgisi de bana hayata tutunma gücü veriyor. Open Subtitles ومثل البانيان فقد منحني حب جيان القدرة على بدء حياة جديدة
    Ve Tıpkı ihtiyar bir adam gibi, sıvı kaçırıyor, kötü kokuyor, ve arkadan garip sesle çıkartıyor. Open Subtitles ومثل أي رجل عجوز تماماً يسرب سوائل ، ورائحه عفنه ويصدر أصوات غريبه في الخلف
    Okulda partilerde falan çalardık. Open Subtitles كانوا يرقصون في الثانوية ومثل هذه الأشياء.
    Mesela sıcak yağlı güreş, seksi boks, falan filan. Open Subtitles مثل مصارعة النفط الحارة، والملاكمة الماكرة ..ومثل.. ومثل
    Ve bu gibi hikayelerde olduğu gibi, bu hikaye sadece teknolojiden ibaret değil. TED ومثل بقية القصص، هذه القصة ليست عن التكنولوجيا فقط.
    Sonra savaş patladı ve diğer tüm gençler gibi Emil de savaşa katıldı. Open Subtitles ثم جاءت الحرب ومثل كل الشباب, 'اميل' بقي للقتال
    Çoğunuz gibi ben de Noel'i sıcak aile yuvamda geçireceğim. Open Subtitles ومثل الكثير منكم,فاني سوف امضي عطلتي في احضان عائلتي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more