| Ondan nefret etmiyorum, sadece sevmiyorum ki Bu da oldukça farklı. | Open Subtitles | إنني لا أكره، إنني فقط لا أحبه وهو أمر مختلف تماماً |
| Sıcak olsa da olmasa da üflüyorum ve Bu da bazılarını rahatsız ediyor. | Open Subtitles | أنا أكلها سواء كانت ساخنه أم لم تكن وهو أمر يزعج بعض الناس |
| Ya sen tam anlamıyla yakalanmak isteyen bir sosyopatsın ki bu olasılığı atlamıyorum. | Open Subtitles | إمّا أنّك مريض نفسي تريد أن يُلقى القبض عليك، وهو أمر لا استبعده |
| İnan bana, yalnızlığa alışkınım ama çok hoş bir şey değil. | Open Subtitles | صدّقيني، أنا خبير في ما يتعلّق بالوحدة، وهو أمر غير لطيف |
| Bu muhteşemdi. Birazcık da olsa Ay'a benzediğini düşündüm ki bu çok ilginçti. | TED | اعتقدت أنه يشبه نوعا من القمر، وهو أمر جدير بالاهتمام. |
| Yani, acil bir durum olursa ki Bu da olanaksız, yapmamız gereken tek şey telsizi kullanmak olacak. | Open Subtitles | اذا كان لدينا حالة الطوارئ ، وهو أمر غير مرجح سوف نتصل بهم |
| ''derler ki Bu da tabi ki saçmadır, ama yöneticilerin verdiği bahanelerden biridir. | TED | وهو أمر مثير للسخرية بطبيعة الحال , ولكن هذا واحد من الأعذار التي يعطيها المديرين. |
| Bu da sanki evrimin her zaman en büyük, en güçlü ve en hızlı yaratıkları seçtiği gibi bir anlam çıkarıyor, ki bu gerçekten doğru değil. | TED | هذا يجعل الأمر يبدو وكأن التطور يفضل دائما الأكبر أو الأقوى أو الأسرع في المخلوقات، وهو أمر غير صحيح حقيقية. |
| İnsanlara eğitimin faydalarını anlatın. Bu da çok ucuz bir şey. | TED | أخبر الناس عن فوائد تعليم الأطفال. وهو أمر رخيص جدا حينما تقوم به. |
| Ortalama alıp yedi diyoruz, ki Bu da 140 puana denk geliyor. | Open Subtitles | سوف نقسم الفرق , وسميه سبعة وهو أمر جيد 140 |
| Sadece patronlarını mutlu etmek için, Bu da tam bir saçmalık. | Open Subtitles | فقط لإبقاء رئيسه اللعين سعيداً وهو أمر مقيت |
| Ayrıca göz kapaklarında parmak izini bulduk, ki bu biraz garip. | Open Subtitles | وجدنا أيضا بصمات الأصابعك على جفونه، وهو أمر غريب بعض الشيء |
| Ama muhtemelen öyle bir şey yapmayacağım. Dert etmeyin yani. | Open Subtitles | وهو أمر مستبعد في الواقع لذا أرجوكم لا تقلقوا بشأني |
| Bu programın adı Amerika için Programla, ve bu biraz teknoloji dahileri barış gücü gibi bir şey. | TED | البرنامج يدعى البرمجة لأجل أمريكا، وهو أمر يشبه نوعا ما فيلق السلام لمهووسي التكنولوجيا. |
| bu çok önemli. Herkes savaşırken bekleyip son dakikada ortaya dalamazsın. | TED | وهو أمر مهمّ فعلا، إذ ليس بامكانك الانتظار الآخرين بينما يتصارعون ثمّ تحرّك إبهامك في آخر لحظة. |
| Bu soruları soruyorum. Etiopya'dan bahsederken bu çok önemli. | TED | هذه الأسئلة التي أطرحها. ونحن نتحدث عن اثيوبيا، وهو أمر مهم. |
| İnsanların taptığı biri için pek görülen bir durum değil, ha? | Open Subtitles | وهو أمر نادر لرجل كان له الجمهور العاشق؟ |
| Üzücü bir durum aslında çünkü 8 yaşındasın ve sevgime karşılık vermiyorsun. | Open Subtitles | وهو أمر محزن. لأنك بالثامنه من العمر و.. |
| Bu trajik ve korkunç bir olay, ama üstesinden gelebilirim. | Open Subtitles | وهو أمر مأساوي، سيء لكنّ يمكنني التحكم في الأمر |