| Ne zaman birisi kapıya gelse, o kişinin sen olmasını umuyordu. | Open Subtitles | في كل مرة يأتي شخص فيها إلى الباب، يقول انه يأمل ان تكون أنت. |
| Sanırım bunun olmasını umuyordu. | Open Subtitles | اعتقد انه كان يأمل ان يحدث هذا |
| Ortadan kaybolmuştu. Kızının kaçtığını umuyordu. | Open Subtitles | اختفى لقد كان يأمل ان تكون فقط هاربة |
| Bu nedenle Ajan Gideon yardım davetini kabul etmenizi umuyor. | Open Subtitles | حسنا, لهذا فإن العميل غيديون كان يأمل ان تقبل هذه الدعوة للمساعدة |
| Bu yolla, general istila edilmiş bölgelerin ekonomik ölçülerini dengeleyecek ve sonunda yeni bir yolla barış ve istikrar sağlanacağını umuyor. | Open Subtitles | وبهذه الطريقة الجنرال يأمل ان الغزرو سيكون متوازن و الموازين الاقتصادية مع المنطقة وفي النهاية يقود الى عصر من السلام والتوازن |
| İngilizlerin dünyasında hayatta kalmayı umuyordu. Doğduğunda bir adı yok muydu? | Open Subtitles | لقد كان عالما إنكليزيا و كان يأمل ان ينجو فيه-لم يكن يملك إسما لديه إسم عندما ولد؟ |
| Tobias hala Gob'un numarasına dahil olmayı umuyordu daha önce tökezlediği bir kostüm dükkanına giderek tehlikeye atılır... | Open Subtitles | (طوباياس), ما زال يأمل ان يكون في خدعه (غوب) -جاسراً على دخول محل أزياء تعثر فيه |
| ve onun iyi bir ruh hali içerisinde olacağını umuyor, ki o iyi bir halinde olacaktır, eğer biz onun mağazasına gider ve kıyafetler için bir tomar para harcarsak. | Open Subtitles | وهو يأمل ان تكون في مزاج جيد وستكون بمزاج جيد ان ذهبنا |
| ve onun iyi bir ruh hali içerisinde olacağını umuyor, ki o iyi bir halinde olacaktır, eğer biz onun mağazasına gider ve kıyafetler için bir tomar para harcarsak. | Open Subtitles | وهو يأمل ان تكون في مزاج جيد وستكون بمزاج جيد ان ذهبنا |
| Sensenbrink kazanan biri olmayı umuyor. Ama ona yardakçı demek daha doğru. | Open Subtitles | سنسنبيرك يأمل ان ينجح لكنه مجرد ممر للنجاح |
| Henüz değil. Ailesinden birinin yardımcı olabileceğini umuyor. | Open Subtitles | لا إنه يأمل ان يساعده احد في ذلك |