| Seri numarası üreticiyi, bölüm numarasını ve yapıldığı yılı gösterir. | Open Subtitles | الرقم التسلسلي يدل على المصنع والسنة التي تم تصنيعه فيها |
| Burada onun psikopat olduğunu veya kızı olduğunu gösteren bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك أي شيئ هنا يدل على نفسٍ مريضة أو اختطاف إبنة. |
| Odamda birinin ya da bir şeyin olduğuna dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | لا شيئ يدل على أن أي أحد أو أي شيئ كان بغرفتي |
| Anonim bir tehdit mektubunun bir güç göstergesi olduğu söylenemez. | Open Subtitles | لا أعتقد أن تهديداً من شخص مجهول يدل على القوة |
| Bilime göre, küçük bir kelebeğin kanat çırpışı, bir fırtınaya neden olur. | Open Subtitles | وفقـاً للعلم عندما ترفرف أجنحة الفراشة فأن هذا يدل على وجود عاصفة |
| Brandi kafasının arkasından vurulmuş. Bu da demektir ki sadece söyleneni yapıyordu. | Open Subtitles | قتل براندي في الجزء الخلفي من الرأس مما يدل على أنها تراجعت. |
| Sadece bizim adaya daha dünyaya daha var hepsi bu kanıtı. | Open Subtitles | إن ذلك يدل على أن هناك مزيد من العالم غير جزيرتنا |
| Doktor bana ağrının aslında bir iyileşme belirtisi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرني الطبيب أن ألمك يدل على تحسنكِ, اخرج يا ساتورنو |
| Oldu işte ama bir kez daha başıma gelirse bu neyi gösterir? | Open Subtitles | انه فقط قد حصل ولكن ان حصل مجدداً على ماذا يدل هذا؟ |
| Bu tarz bir ağaç-tomurcuk yapısı iltihap olduğunu gösterir; bir enfeksiyon olması muhtemel. | TED | و شكل الشجرة هنا يدل على وجود إلتهاب انها مصابة بإلتهاب |
| Bu kadının kişiliğinden çok etkilenmişti. Bu da onun güvenilir olduğunu gösterir. | Open Subtitles | لقد تأثر بنقاوة روحها وهذا الشيء يدل على أنه شخص طيب |
| Nereye sürüklendiğini gösteren bir iz yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هنالك أثراً ما يدل على إتجاه جرّه |
| Onun öldüğünü gösteren bir işaret görmedim. | Open Subtitles | هل هو على قيد الحياة؟ لا أرى شيء يدل على موته |
| Kocanızın donörden organ aldığına dair herhangi bir kayıt yok. | Open Subtitles | لا يوجد سِجل يدل على تسلم زوجك عضوا متبرعا به |
| Babasının masum biri olduğuna dair bir kanıt bulduğumuzu söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها أننا عثرنا على دليل جديد يدل أن والدها بريء |
| İyi niyetimin göstergesi olarak küçük ama içten bu yadigârımı size sunuyorum Prenses. | Open Subtitles | لهذا أيتها الأميرة، أعرض عليك شيء يدل على حسن نيتي |
| Buranın bugün ne kadar hayat dolu olduğunun ve her şeyin yolunda gitmesi için ne kadar uğraştığımızın bir göstergesi. | Open Subtitles | كلّا, اعني إنه فقط يدل على أن هذا المكان كان يعج بالناس و كم عملنا بجد لتدبر الأمور |
| Suç mahallinin görünüşüne göre her şeyin normal olduğunu söylemem gerek. | Open Subtitles | حسبما أرى، لا يوجد ما يدل على أن المكان مسرحًا لجريمة |
| Daha beterse, durmak üzere demektir. | Open Subtitles | إن كانت تزداد ، هذا يدل أنها ستتوقف قريبا |
| vb." İnsanlar ne yaptığınızı satın almazlar; yapma nedenin için satın alırlar. Ve yaptıklarınız en basitinden inancınızın kanıtı olarak hizmet eder. | TED | لاتشتري ما تقوم به، بل تشتري لماذا تقوم بما تقوم به، لأن ماتقوم به يدل ببساطة عما تؤمن به. |
| Herhangi bir iyileşme belirtisi yok, yani kırılmalar ölümüne yakın bir zamanda gerçekleşmiş. | Open Subtitles | لا يدل على الشفاء، و لذلك ربما حدث في وقت قريب من الموت. |
| Ölüm sırasında anüsü genişlemiş anüsün biraz üzerindeki çatlak cinsi münaset yaşadığını gösteriyor. | Open Subtitles | لقد إتسع الشرج أثناء القتل تمزق طفيف أعلى الشرج يدل على ممارسة جنسية |
| Gürültü ve öfke dolu, hiçbir şey ifade etmeyen. | Open Subtitles | مليئة بالصخبة والغضب مما يدل على .. لا شيء |
| Eğer bir gün yük olursam volkanın içine atlayacağımı temsil ediyor. | Open Subtitles | إنه يدل إذا أصبحت في يوماً ما عبء اقفز في بركان |
| Bu memurlarınızdan birinin bir mahkumu kasıtsız olarak öldürdüğünü kanıtlıyor. | Open Subtitles | فإنه يدل على القتل غير العمد لسجين واحد من الضباط. |
| Bu sıkça kullanılan kimlik avı adında bir şeyin göstergesidir, başka bir internet sitesine yönlendirerek, başka birinin hesap bilgilerini çalmaya çalışan biri. | TED | هذا غالباً يدل على شيء يسمى التصيُّد، شخص يحاول سرقة معلومات حساب شخص آخر عن طريق توجيههم إلى موقع آخر |
| Gözcü yerindeki siyah çizgi de köpekbalığı avı için geldiklerini belirtiyor, balina değil. | TED | والخط الاسود في عش الغراب يدل على ان هذه سفينة سمك القرش وليست سفينة صيد حيتان |
| Kanıtlara bakılırsa bunu yapanlar ülkemizden ve her şey Beşinci Kol'a işaret ediyor. | Open Subtitles | تشير الأدلة إلى أنّه عملٌ محليّ و كلّ شيء يدل على الرتل الخامس |