| Artık bunu yapamam. En iyi arkadaşın dışarıda bir yerde kendini mahvediyor. | Open Subtitles | لا يمكنني عمل ذلك بعد الان صديقك المفضل في الخارج يدمر نفسه |
| Belgeleri yok ediyor. Parçalara ayırıp hepsini yakmak için paketliyor. | Open Subtitles | لقد كان يدمر الوثائق ويمزقهم ويضعهم في أكياس معدة للحرق |
| Oscar Wilde söylemişti sanırım, "Sevdiğin şeyi yok et." ya da tam tersi "Sevdiğin şey seni yok eder." | Open Subtitles | وكان أوسكار وايلد الذي قال هل تدمير شيء تحب. انها على العكس من ذلك ، ما تحب يدمر لك. |
| Ve sizi uyarıyorum kötü bir kanun kolera gibidir; dokunduğu herkesi, karşı çıkanlar kadar savunanları da mahveder. | Open Subtitles | و إننى أحذرك أن القانون الشرير مثل الكوليرا يدمر أى فرد يقوم بلمسه |
| Tek bir şiddet eylemi kelimenin tam manasıyla bütün eyleminizi mahvedebilir. | TED | تصرف عنيف واحد ، حرفياً يمكن ان يدمر حركتك السلمية. |
| Korkunun hayatımı kontrol etmesine veya seninkini mahvetmesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أدع الخوف يسيطر على حياتي أو أن يدمر حياتك |
| Dünyanızı bir gün mahvedecek çocuk şimdi burada- | Open Subtitles | الطفل الذي يوما ما سوف يدمر عالمك هو هنا |
| Biliyor musunuz, buradaki olumsuz hava Charlie'nin Melekleri fantezimi tamamen mahvediyor. | Open Subtitles | انت تدركين الجانب السلبي للأمر فهو يدمر أحلامي الخاصة بملائكة تشارلي |
| Çok zor şey, bir başkasının tesadüfen geri dönmesi bir başkasının güzelliği bir anda hayatınızı mahvediyor. | Open Subtitles | بالتأكيد صعباً عليك حادثة عودة شخص ما جمال امرء اخر يدمر حياتك فجأه |
| Bunlar çocuk. Sanatın tam zıttı bu resim. Sanatı da mahvediyor, ruhları da. | Open Subtitles | إنه سقط المتاع عكس الفن، يدمر الفن و الأرواح |
| "Kalbim birisi için kendini yok ediyor, kim bu? O sensin" | Open Subtitles | قلبي يدمر نفسه بنفسه من أجل شخص ما أنت هذا الشخص |
| Çoğunlukla hayallerimiz, belirsiz bir gelecekte bölümlere ayrılmış saplantılara dönüşüyor. Bu, şu anda hayatlarımız için hazır olma kabiliyetimizi yok ediyor. | TED | في الأعم الأغلب تصبح أحلامنا مُجَزَئَة ومُعَلَقة بوقت ما في المستقبل وهذا يدمر قدرتنا على أن نعيش حياتنا في اللحظة الحاضرة. |
| Sende entelektüel bir ifade var ve, bu bir yüzdeki güzelliği yok eder. | Open Subtitles | إن لديك تعبير فكري و الفكر يدمر جمال أي وجه |
| Kardeşlerimin onu yok etmesi gerekti çünkü o bir iblisti. Evet, bu ilişkiyi mahveder. | Open Subtitles | أختَي قامت بالقضاء عليه لأنه كان شيطان صحيح،هذا من شأنه أن يدمر العلاقة |
| Bir yabancı çıkagelir ve göz açıp kapayana kadar her şeyi mahvedebilir. | Open Subtitles | شىء غريب يأتى وفى غمضة عين فقط يدمر كل شىء. |
| Bir ölünün hayatını mahvetmesine izin mi vereceksin? | Open Subtitles | بالتالى ماذا ستفعل , اتجعل رجلا ميتا يدمر حياتك ؟ |
| Annenin güçlü genleri bir göstergeyse onu sevmeyi öğreneceksin ve yetişkin hayatının büyük bölümünü mahvedecek. | Open Subtitles | وإن كانت جينات أمك الوراثية قوية بما يكفي ستتعلم في النهاية أن تحبه بينما يدمر ببطء جزءاً كبيراً من حياتك كشخص بالغ |
| Konoha Köyü'nü yok etmek istemezdi. Yanlış bir şeyler var! | Open Subtitles | لم يكن يقوى أن يدمر كونوها أبدا هناك خطأ ما |
| Çevirilerimin sonucu, bir köyü yok edecek büyük bir seli önceden haberdar ettim. | Open Subtitles | كنتيجة , لترجماتي , تنبأت بـ فيضان عظيم من شأنه أن يدمر قرية |
| Onlardan kurtulacağımız ve ilişkileri mahveden bebek evresini yaşayacağınızı izleyeceğimiz düşüncesi bizi heyecanlandırıyor. | Open Subtitles | نحن متحمسون فعلاً للتخلص منها ولنراكم تعانون من هذا الكابوس الذي يدمر العلاقات إنها مرحلة تربية الطفل |
| Bu kaset 5 saniye içerisinde kendini imha edecektir. İyi şanslar Jim. | Open Subtitles | هذا الشريط سوف يدمر نفسه خلال ه ثوان حظا موفقا جيم |
| Övdüğü şeylerden biri de rayından çıkıp bir reaksiyon zincirini tetikleyerek dünyayı yerle bir edecek bir parçacık hızlandırıcı deneyiydi. | TED | أحد أسباب غضبه كان أن تجربة مسارع الجسيمات قد تخرج عن السيطرة وتبدأ تفاعلا تسلسليا قد يدمر العالم. |
| Hiç kimse ölmeyecek hiç kimse hiçbirşeyi berbat etmeyecek. | Open Subtitles | لن يُقتَلَ أحَدٌ اليوم ولن يدمر أحد أي شئ. |
| Aileleri yok eden, rahimdeki bebekleri müptela yapan ve bu şehirdeki cinayetlerin %23'üne sebep olan zehri satmak için. | Open Subtitles | سم يدمر العائلات ويصنع مدمنين من أطفال في رحم أمهم هذا محسوب على 23 بالمئة من جرائم هذه المدينة |
| Çünkü böylesine güzel, güneşli bir günü kâr ve kazançlardan konuşmak dışında hiçbir şey mahvedemez. | Open Subtitles | لأنه لا يمكن أن يدمر أي شيء يومٌ مشمس جميل مثل هذا مثل الحديث عن الأرباح والمكاسب |