Sıcak olsa da olmasa da üflüyorum ve bu da bazılarını rahatsız ediyor. | Open Subtitles | أنا أكلها سواء كانت ساخنه أم لم تكن وهو أمر يزعج بعض الناس |
Biliyorum ki bu sadece beni değil, diğer görmeyen arkadaşlarımı da rahatsız ediyor. | TED | وأنا أعلم أنه يزعج بعض أصدقائي المكفوفين، ليس انا فقط |
Sokaklarda oynayan bir çocuğu... -...ve benim gibi bir sarhoşu kim rahatsız eder bilmek ister misin? | Open Subtitles | هل تريد ان تعلم لماذا يزعج احدا نفسه من اجل طفل شوارع او مخموراً مثلي ؟ |
Üzücü gerçek şu ki, aptal denizciniz zahmet edip üç sayfalık bir kitapçığı okumadı diye bu ayıyı bulup öldürecekler. | Open Subtitles | الحقيقة المؤسفة هي أنهم سيتعقبون هذا الدب و يقتلونه لأن بحاركم الغبي لم يزعج نفسه بقراءه كتيب من ثلاث صفحات |
Bunu son derece rahatsız edici buluyorum biz burada gençliğin trajik yıkımından söz ediyoruz ve tek konuşmayı düşüneceğimiz yas zamanının uygun olması ve hatalı kullanılan kelimeler. | Open Subtitles | أجده يزعج بشكل كبير الذي يقال لنا الدمار المأساوي للشاب وكل نحن يمكن أن نعتقد للتحدث عن |
Demek Sevgili Rosalind'imi üzen çocuk bu. | Open Subtitles | هذا ما حصلوا من يزعج روزاليندَي الرائع |
Ve bu insanları en rahatsız eden şey, gelişimin gerçekten gerçek olması, ama merak edip soruyoruz acaba bunun çevreye maliyeti nedir. | TED | وهو الأمر الذي يزعج معظم الناس، وهو أن التقدم هو واقع حقيقة، لكن نتعجب ونتساءل حول الكلفة التي تدفعها البيئة. |
Afedersiniz efendim, hitabet benim bir özelliğim değil ve bu da burada kimseyi rahatsız ediyor gibi görünmüyor; | Open Subtitles | معذرة يا سيدي لم أكتب فن الخطابة عندما طلبتُ هذا العمل و يبدو أنهُ لا يزعج أي أحد كيفما أتحدث هنا |
Buradan hemen gitmelisiniz. Makiniz papağanlarımı rahatsız ediyor. | Open Subtitles | يجب أن ترحلوا ، ليموركم يزعج ببغاواتي |
Tüm sınıfı yaptığı eşek şakalarıyla rahatsız ediyor. | Open Subtitles | يزعج الصف بأكمله بنكاته السخيفة |
Alec'i bir şey rahatsız ediyor. | Open Subtitles | هناك شئ يزعج أليك |
Alex'in tüm o ödülleri kazanması Luke'u rahatsız eder diye endişelenirdim hep ve sonunda da öyle oldu gibi. | Open Subtitles | مرحى دائما كنت قلقة ان تفوز اليكس بكل تلك الجوائز سوف يزعج لوك ويبدو ان ذلك اخيرا حدث |
Ama yine de davranışları öğretmenlerini rahatsız eder. | Open Subtitles | بالرغم من أن سلوكه يزعج المدرسين |
Kötü tarafı ise aileden kimsenin... asla hiçbir şey hatırlamaya zahmet etmemesi. | Open Subtitles | الشيء السيء هو لا أحـد آخر في العائلة يزعج نفسهُ، لتذكر أيّ شيء |
Belki de fazlasıyla mükemmeldi... rahatsız edici hiç birşey yoktu. | Open Subtitles | ربما كانت كاملة جداً.. لا شيء كان يزعج في ظواهر الأمور. |
Ulu orta tartışıp birbirini üzen, millete "Tüh, kavga çıktı" dedirten kişiler olmamıştık hiç. | Open Subtitles | لم يزعج واحدنا الآخر على الملأ قط وينتقده ونجعل الآخرين ينظرون إلينا قائلين، "ويجي. |
Bir gün kulüpteki kızları rahatsız eden birinin arabasını hallediyordum sonuç olarak bir haftayı hastanede geçirdim. | Open Subtitles | ذات يوم فقدت صوابي على سيارة شخص كان يزعج الفتيات في الملهى و النتيجه هي أني قضيت أسبوعاً في المستشفي |
Bırak gelsin. Bir köşede oturur. Kimseye zararı dokunmaz. | Open Subtitles | دعه يدخل ، سيجلس بالركن لن يزعج أحداً |
O kadar yüksekten düşmek kuzenini bile sarsardı. | Open Subtitles | سقوط من هذا الارتفاع من شانه ان يزعج قريبك |
Bana söyleme zahmetine bile katlanmadı. | Open Subtitles | على الأقل أعرف إنه فعل لم يزعج نفسه بإخباري رغم ذلك |
Babamın canını sıkan sadece okul fonu değildi. | Open Subtitles | لم يكن حساب نقود الجامعة الذي يزعج أبي فحسب |
Önümüzdeki yarım saatteki gibi şeyler. Hiçbir şey benim çocuklarımı rahatsız etmez. | Open Subtitles | أشياء مثل النصف ساعة القادمة، لا شيء يزعج أطفالي |
Yine de çok çabuk pes ettiler. Bu başka kimseyi rahatsız etmiyor mu? Amy! | Open Subtitles | و مع ذلك، استسلموا بسهولة ألا يزعج هذا شخصا آخر ؟ |