| Bu yüzden bu yol çıkmaz sokak, ki bu üçüncü geçişte sadece iki aslan gidebilir demek oluyor. | TED | لذلك هو طريق مميت وهو ما يعني بأنه بالعبور الثالث فقط أسدان بإمكانهما الذهاب |
| Bu da birilerinin kasadan para çalarken yakalandığı anlamına gelir. | Open Subtitles | و هذا يعني بأنه تمّ إمساك الشخص يقوم بسرقة النقود |
| Bu demektir ki bugün doğan Afrikalı bir çocuk 3 gün önce doğan bir çocuğa göre 1 gün daha fazla yaşam süresine sahip. | TED | وهذا يعني بأنه إن وُلِدَ طفل أفريقي اليوم، بدل أن يولد قبل ثلاثة أيام، فإنه سوف يحصل على يوم إضافي في آخر عمره |
| Bunun kötü bir sevgili olduğu anlamına geldiğini düşünmüş. | Open Subtitles | لقد شعر بأنه مهدد، وبأن هذا يعني بأنه سيء في الفراش |
| Yalnızca hiçbir şey görmüyor olman orada olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | لمجرد أنك لا ترين شيئا لا يعني بأنه ليس هناك |
| Eğer sizi burada istemiyorsa, demek ki bizi kurtaracak gücünüz var. | Open Subtitles | إن كان لا يريد وجودكم هنا، فهذا يعني بأنه لديكم القدرة على إنقاذنا |
| Belki, ama bu bizi tekrar öldürmeye çalışmıyacağı anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | ربما هي كذلك، لكن هذا لا يعني بأنه لن يحاول قتلنا |
| Ve onu görebiliyorsam bunun anlamı onu durdurmam gerekiyor demektir. | Open Subtitles | وإن استطعتُ رؤيته، فهذا يعني بأنه عليَّ إيقافه |
| Bu demek oluyor ki, içeri giriş yapanlara karşı korunuyordu. | Open Subtitles | ما يعني بأنه محمي من الناس الذي يدخلون، عادة |
| Bu ne demek oluyor? Telefon hatlarını kesen kişinin elektiriği de kestiği anlamına geliyor. | Open Subtitles | هذا يعني بأنه مهمن كان من قطع خطوط الهاتف فقد قطع التيار الكهربائي |
| Bu, biraz eski tarz kara büyü yapmanın vakti geldi demek oluyor. | Open Subtitles | يعني بأنه حان الوقت لاستخدام القليل من السحر الأسود القديم |
| Ve bu ayrıca fikirlerimizi değiştirmeye de hazır olmamız gerektiği anlamına gelir. | TED | وذلك أيضًا يعني بأنه علينا أن نكون مستعدين لتغيير آرائنا. |
| Onun parasıyla ona boyun eğerek bir hafta sonu geçireceğini sanıyorsan... bu, ona hoşgörü gösterip, benim bedelini ödediğim bir hafta sonu anlamına gelir. | Open Subtitles | إن كنت تعتقد بأننا سنسترسِل بعطلة نهاية الإسبوع على حسابه و الذي يعني بأنه سيسترسِل بعطلة نهاية الإسبوع على حسابي |
| Bu tranvers miyelit olmadığı anlamına gelir. | Open Subtitles | مما يعني بأنه ليس مصاباً بالتهاب الحبل الشوكي |
| - 32 kişinin kurtulduğunu söylüyorlar. - Bu demektir ki ellerinde hala rehine var. | Open Subtitles | بلغ عدد الناجين إثنان وثلاثون هذا يعني بأنه ما زال بحوزتهم رهائن |
| Bu demektir ki en az 6 saat daha uyuman gerek. | Open Subtitles | و هذا يعني بأنه لا يفترض بكِ الإستيقاظ لست ساعات على الأقل |
| Yani bu düğün için, hala umut olduğu anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | إذا هدا يعني... بأنه يوجد أمل دائما كي نعقد قراننا ؟ |
| Hızlı ve izi sürülemez demek parça parça olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | السرعة وعدم التعقب لا يعني بأنه سيتطلب تجميعه |
| Evet, ama bu üçümüzü de bildiği anlamına gelmez. | Open Subtitles | أجل، ولكن هذا لا يعني بأنه يعرف بأمر المسحورات |
| Sadece kendi kendime sayı yapıyor olmam, yanlız bi adam olduğum anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأن الفتى يلعب كرة السلة وحده لا يعني بأنه وحيد |
| demek ki devriye arabasını siper olarak kullanmış. | Open Subtitles | مما يعني بأنه إستعمل سيارة الدورية كي يحمي نفسه |
| uh, bu demek ki burada bir çok yeni insan olacak... ve size yeni iş sahaları gelecek.. | Open Subtitles | وهذا يعني بأنه سيكون هناك كثيرا من الناس الجدّد ونمو وإزدهار لأعمالكم التجارية |
| Daha önce yapmış olmam, muhteşem olmayacağı anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | لمجرد انني فعلته من قبل هذا لا يعني بأنه ليس رائعاً |
| O odada olanların gerçek dünyada hiç bir anlamı yok ki. | Open Subtitles | الذي حَدثَ في تلك الغرفةِ يعني بأنه لا شيء في العالم الحقيقي. |
| Yani, çocuğun 10 ila 14 gün önce öldüğünü gösteriyor. | Open Subtitles | الشيء الذي يعني بأنه توفي منذ حوالي 10 إلى 14 يوم تقريباً |