| Ama ellerini o kadar iyi yıkıyor ki, kokusunu alabiliyorum. | Open Subtitles | لكنه يغسل يدية جيدا ً حتى إنى شممت رائحتها. |
| Kandan kurtulmak için elini cerrahi sabunla yıkıyor. | Open Subtitles | انه يأخذها معه. انه يغسل يديه بالصابون الجراحي |
| Umarım kapıyı açmadan önce ellerini yıkar. | Open Subtitles | آمل أن يغسل يديه قبل أن يفتح الباب |
| Sonra, onun pantolonu yıkarken gördüm diye tanıklık yaptınız- - Hangisi doğru? | Open Subtitles | و بعدها قلت في شهادتك أنك رأيته يغسل السروال أي الأمرين صحيح؟ |
| Neden Mayank, Hindistan'da tanıştığım bu küçük çocuk, ellerini yıkamıyor? | TED | لماذا مايانك، هذا الولد الصغير الذي قابلته في الهند، لا يغسل يديه؟ |
| Bu, geçen hafta gittiğiniz lüks restoranda bulaşıkları yıkayan adamın başına geliyor. | TED | يحدث للرجل الذي يغسل الصحون في المطعم الفاخر الذي ذهبت إليه الأسبوع الماضي. |
| Ama FBI muhbirlerine göre, parasını La Soleil adındaki otel ve gece kulübünde aklıyor. | Open Subtitles | و لكن وفقا لمخبرى المباحث الفيدرالية إنه يغسل أمواله من خلال فندق و ملهى يسمى الشمس |
| Saygılı Asyalı çocuk çamaşırları yıkıyor. | Open Subtitles | الفتى الآسيوي المحترم اللطيف يغسل ملابسه |
| çamaşırınızı kapınızın önünde yıkıyor ve kurutuyor. | TED | انه يغسل ملابسك ويجففها عند باب منزلك. |
| Pisletiyor, elini tuvalette yıkıyor. | Open Subtitles | أفعاله قذرة يغسل يديه في المرحاض |
| Bu a.dam saçlarını neyle yıkıyor diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | وقلت بماذا يغسل شعره هذا الرجل ؟ |
| Ben bulaşıklarını yıkar, yemeğini getiririm. | Open Subtitles | ...أنا الشخص الذى يغسل صحونه و يهتم بطعامه |
| Sonra, onun pantolonu yıkarken gördüm diye tanıklık yaptınız- - Hangisi doğru? | Open Subtitles | و بعدها قلت في شهادتك أنك رأيته يغسل السروال أي الأمرين صحيح؟ |
| Fakat iyice bakarsanız, çocuk çizmelerini yıkamıyor, içine su dolduruyor. | TED | ولكن إذا نظرت إلى هذا الطفل لا يغسل حذائه، إنه يضع الماء في حذائه |
| Arka tarafta bulaşıkları yıkayan küçük Asyalılar mı var? | Open Subtitles | هل تقصد الرجل الأسيوي القصير الذي يغسل الصحون |
| Bu adam kesinlikle temizleme işinde ama giysileri değil, parayı aklıyor kendisi. | Open Subtitles | الرجل بالتأكيد كانَ يحبُ عملَ التنظيفِ لكنهُ لم يكن ينظف الملابس لقد كانَ يغسل الأموال |
| Çocuklar tuvaletle parti arasında ellerini yıkamaz ve... | Open Subtitles | لا يغسل الأولاد أيديهم ...بين الطعام و الحفل و |
| Elfçe'de, yıkamak "allu" ve yıkadı "allune"dir. | TED | في لغة الجان: يغسل هي "allu"، وغسل هي "allune." |
| Çamaşırhane çok fakir insanların kıyafetlerini yıkamaya gittikleri yerdir. | Open Subtitles | المغسلة هي مكان يغسل فيه الفقراء ملابسهم |
| Ellerini yıkamayan ahçı, hırsızlık yapan bir polis gibidir. | Open Subtitles | الطاهي الذي لا يغسل يده مثل الشرطي الذي يسرق |
| İç gücünün havuzunda onun ayaklarını yıkamasına tamamen izin verdin. | Open Subtitles | نعم لقد تركتيه يغسل قدميه فى بركه طاقتك الداخليه |
| Etrafındaki insanları okudu, bir yolunu buldu ve ihtiyaçlarına hizmet etmeleri için beyinlerini yıkadı. | Open Subtitles | يجد طريقه لولوج عقلهم ومن ثم يغسل دماغهم ليخدموا احتياجاته |
| Ayrıca ev sahibi narin çamaşırlarımı elde yıkardı. Bu yüzden kira almıyordu muhtemelen. | Open Subtitles | وكان صاحبها يغسل ملابسي يدوياً وأعتقد لهذا السبب كان الإيجار مجاني |
| Fakat bu işi yaptıktan sonra herkesi ellerini yıkayacak şekilde yaratmamış. | Open Subtitles | ما لم يضمنه هو أن يغسل كل فرد يده بعد فعل ذلك |
| (Gülüşmeler) Bu arada, Schubert bulaşıkları yıkıyordu dediğimde yalan söyledim, ama bu, ev işlerine hiç yardımcı olmadığı anlamına gelmiyor." | TED | (ضحك) بالمناسبة، لقد كذبت بشأن شوبيرت وهو يغسل الصحون، لكن هذا لا يعني أنه لم يكن يساعد في الأعمال المنزلية." |