| Ölmeden önce okuduğu kitap hakkında notlar. | Open Subtitles | بعض الملاحظات العشوائية من الكتاب الذي كان يقرأه |
| Ya okumadı ya da okudu ama beğenmedi. | Open Subtitles | إما أنه لم يقرأه أو أنه قرأه و لم يعجبه |
| Ne okuduğunu bilmiyorum ya da televizyonda ne seyrettiğini. | Open Subtitles | لم أكن أعرف ما يقرأه أو البرنامج الذي كان يشاهده |
| Muhammed vahyi her aldığında, onu kendisini izleyenlere okurdu. | Open Subtitles | فى كل مرة كان ينزل الوحى على محمد كان عليه ان يقرأه لمن حوله من الناس |
| Başbakan'a yaz. Asla okumayacak tabii. | Open Subtitles | أرسله إلى رئيس الوزراء، لن يقرأه بالطبع |
| Aslında birileri okusun diye bir niyetim yoktu benim. | Open Subtitles | لأجتاز الأمر لم أقصد أبداً أن يقرأه العالم .... |
| Bu aralar herkes romantik zırvalar okumak istiyor. | Open Subtitles | كل ما يريد أن يقرأه الناس هو الكتب الرومانسية |
| Evet, içinizde yazdığı şiiri bağıra bağıra okuyacak kadar cesur biri var mı? | Open Subtitles | حسنا, هل يوجد شخص منكم لديه الجرأة لكى يقرأه لنا بصوت عالى؟ |
| Onları kimse ihtiyar John gibi okuyamaz! ~ | Open Subtitles | {\cH00FFFF}"(لا أحد يستطيع أن يقرأه مثل العجوز (جون |
| Bugünlerde yardımcım gazeteden ne okursa onu biliyorum ve çok gerekmedikçe de okumasını istemiyorum. | Open Subtitles | في هذه الأيام أنا أعرف ما يقرأه لي خادمي من الجرائد فقط و أنا أحاول أن لا أجعله يفعل هذا إلا في حال الضرورة القصوى |
| 20 yılını kimsenin okumadığı kitaplar yazarak geçirmiş. | Open Subtitles | أمضى 20 سنة في تأليف كتاب تقريباً لم يقرأه أحد |
| O kitap en az 400 sayfa uzunluğunda. House'un okuduğu her neyse yarısı kalınlığında. | Open Subtitles | يحوي هذا الكتاب أقلّها على 400 صفحة، أياً كان ما يقرأه فهو نصف هذا الحجم |
| Çocuklara okuduğu kitaptan bir alıntı bu. | Open Subtitles | هذه اقتباس من كتاب اعتاد ان يقرأه على الاولاد |
| Her şey o salak adamın okuduğu kitap yüzünden oldu. Bu yüzden dayak yemedin. | Open Subtitles | هذا هو الكتاب الذي كان ذلك الشخص البطيء في القراءة يقرأه بسببه أنت اليوم على قيد الحياة |
| Kimse okumadı. | Open Subtitles | لم يقرأه أحد، هذه هى النقطة الأساسية |
| Galiba benim senaryom yüzünden. Öğle yemeğinde okuduğunu gördüm ... | Open Subtitles | أجل, أعتقد أن هذا السيناريو الخاص بي ..رأيته يقرأه أثناء الغداء و |
| Ben küçükken bana bu kitabı okurdu. | Open Subtitles | لقد كان يقرأه لي عندما كنت طفلاً صغيراً |
| Fark etmez yahu, okumayacak sonuçta! | Open Subtitles | اى شىء ، انه لن يقرأه |
| Yoksa gazetede mi okusun? | Open Subtitles | أو يقرأه غداً في الصحف؟ |
| Bu nedenle bunları okumak için bir enstitü kurmaya karar verdim. | TED | لذلك، قررت أن أؤسس المعهد الذي يقرأه. |
| Peki yüksek sesle okuyacak biri var mı? | Open Subtitles | حسناً, هل هناك شخص منكم لديه الجرأة لكي يقرأه لنا بصوت عالي |
| Onları kimse ihtiyar John gibi okuyamaz! | Open Subtitles | {\cH00FFFF}"و الثالث تلو الثالث ، و الرابع تلو الرابع {\cH00FFFF}"(لا أحد يستطيع أن يقرأه مثل العجوز (جون |
| Burada yaşayan birinin okumasını istiyor. | Open Subtitles | انه يريد ان يقرأه شخص هنا |
| okumadığı için üzülmemiş gibi yapma şimdi. | Open Subtitles | -لا تدعي أنَّكَ لستَ غاضب لأنَّهُ لم يقرأه . -لستُ كذلك. |
| Bunu okuyan herkes kimsenin sahip olmadığını kesip atmış oluyor. | Open Subtitles | الآن أي شخص يقرأ هذا يؤمن انه مميز عمن لم يقرأه |
| Her neyse, e-maili babam okumadan sildim. | Open Subtitles | على أيّ حال، لقد حذفتُ البريد الإلكتروني قبل أن يقرأه أبي. |
| O hafif, komik bir kitap, bir insanın kendisini vurmadan önce okuyacağı türden bir kitap değil. | Open Subtitles | إنه خفيف وكتاب هزلي ليس النوع الذي يقرأه شخص قبل قتل نفسه |