| Kimse Harry Canyon'a dokunamaz. | Open Subtitles | لا أحد يلمس هاري كانيون إلا إذا أريد لها أن. |
| Kolunun üstüne yatmasın ve o bıçağa hiçbir şey dokunmasın. | Open Subtitles | ابقوه على هذه الجهة ولاتجعلوا اي شئ يلمس تلك السكين |
| O yamuk kafalının kahve içmesine, gaz kelebeğine dokunmasına izin vermek... | Open Subtitles | تترك ذو الرأس المنحرفة ذاك يشرب القهوة بالأسفل هنا.و يلمس الصمام الخانق.. |
| Bebeği alana kadar kimse ona dokunmayacak. | Open Subtitles | لا أحد يلمس الفيل حتى أحصل على ذلك الصغير |
| O iblis gerçek bedenine dokunmadı bile. | Open Subtitles | أتعلم, ذلك الشيطان المغفل لم يلمس جسدك الحقيقي |
| Beyler tam 30 dakika oldu. Daha birbirine dokunan yok. | Open Subtitles | يا صحاب, لقد مرت 30 دقيقة ولم يلمس أحدٌ الآخر |
| Okurken kendini kaptırıyor gözlüğüne dokunuyor ve aynı zamanda burnunu şöyle yapıyor. | Open Subtitles | ويكون منخرطًا بها يلمس نظارته ويحرك أنفه بالوقت ذاته مثل هذا، انظر |
| Bir Wingo asla bir Newbury'ye dokunamaz. | Open Subtitles | فردا من عائلة وينجو لا يلمس ابدا فردا من نيوبري |
| Kaçamazsın, iblisin yatakçısı, ibne. Kimse Ford'uma dokunamaz! | Open Subtitles | لن تذهب إلى اى مكان يا مضيف الشيطان اللعين لا احد يلمس سيارتى |
| Deli bu! Evil o kitabı dokunamaz. | Open Subtitles | هذا جنون الشر لا يستطيع أن يلمس هذا الكتاب |
| Kimse bir şeye dokunmasın. Suç mahallini bozmayın. | Open Subtitles | لا يلمس أحدكم شيئا، لا تفسدوا مسرح الجريمة |
| Tamam, adres ve telefonlarına ihtiyacım olacak ve hiç kimse buradaki hiç bir şeye dokunmasın. | Open Subtitles | لكن سأحتاج لعنوان، أرقام تليفونات ولا أحد يلمس أي شيء آخر هنا |
| O zamana kadar kimsenin pencerelere dokunmasına izin vermeyin. | Open Subtitles | و حتى ذاك الوقت , لا تجعلي أي أحد يلمس النوافذ |
| Şu lanet şeyi takmadığın sürece hiçbirimizin tatlılara dokunmasına izin vermeyecek. | Open Subtitles | لن تسمح لأحد فينا أن يلمس الحلوى الا بعد أن يرتدى هذا الشئ اللعين |
| Belki parktaki o bağımlı bir daha asla uyuşturucuya dokunmayacak. | Open Subtitles | ربما ذاك المدمن في الحديقة لن يلمس المخدرات ثانية |
| Dikkat et, daha önce kimse dokunmadı ona, patlayabilir. | Open Subtitles | إنتبهي, لم يلمس أحد ذلك قبل ربما قد يتلف |
| Bunun anlamı şu: Bahçenizdeki gül ağacına ilk dokunan talipliyle evleneceksiniz. | Open Subtitles | أنك ستتزوجين الخاطب الذى يلمس أولا الشجرة الوردية فى الحديقة |
| Herkes arabana dokunuyor ve parmak izi bırakıyor. | Open Subtitles | الجميع سوف يريد أن يلمس سيارتك وسوف يتركون بصماتهم |
| Kimse boynuna dokunmamış. Ayrıca eğer dokunsalardı, şimdiye çoktan düzelmiş olurdu. | Open Subtitles | لم يلمس أحد عنقها و إن كان حدث كان لينتهي الأمر |
| İyi bir adam bunlara dokunmak için eldiven giyer. Bir bakalım. | Open Subtitles | الرجل المحترم بحاجة إلى قفازات كي يلمس هذه الأشياء لنلقِ نظرة |
| Şekerlere kimse dokunmuyor. Geçen yıl hemen bitmişti. | Open Subtitles | لا أحد يلمس الحلوى لقد نفذت منا العام المنصرم |
| Ben o, sen de Jessica olana kadar kadınıma dokunmasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريده أن يلمس إمرأتي حتى أدخل جسده وأنتي تدخلين جسدها |
| Kolları yiyeceğe dokunur dokunmaz, kol baştan uca başka bir dalgayı geri gönderirken bir kas aktivasyon dalgası kolun içinden başlangıcına doğru ilerler. | TED | وبمجرد أن يلمس الذراع الطعام، تنتقل موجة تنشيط العضلات خلال الذراع إلى قاعدتها، في حين ترسل الذراع موجة أخرى من القاعدة إلى الحافة. |
| Steve yüzüme dokunmadan bir yıl daha geçiremem. | Open Subtitles | لا يمكنني تحمّل عام آخر بدون أن يلمس وجهي |
| Ancak bir sanatçı bu kadar güzel bir varlığa dokunabilir. | Open Subtitles | فقط فنان يسمح له أن يلمس عمل جميل مثل هذا |