| Kocan bu işin neler gerektirdiğinin farkında değil. Hâlâ konuşmalara inanıyor. | Open Subtitles | زوجك لا يُدرك ما يتطلبه الأمر مازال يُؤمن بالخُطب |
| Bilim insanları bunun meteordan kopan bir parça olduğuna inanıyor ama bunu geleneksel yöntemlerle inceleyerek kanıtlayamıyorlar. | Open Subtitles | يُؤمن العلماء أنّها تشكّلت من حجر نيزكي، لكن أثبت أنّها منيعة ضد الفحوص التقليديّة. |
| Böyle takım avları nadiren görülse de bilim insanları bunların doğada belgelenmiş en karmaşık saldırı olabileceğine inanıyor. | Open Subtitles | مع أنه يندر رؤية فريقٍ يصطاد على الشاكلة نفسها، يُؤمن العلماء أنهم قد يكونوا الفريق الموثق الأكثر تعقيداً في العالم الطبيعي |
| Böyle takım avları nadiren görülse de bilim insanları bunların doğada belgelenmiş en karmaşık saldırı olabileceğine inanıyor. | Open Subtitles | مع أنه يندر رؤية فريقٍ يصطاد على الشاكلة نفسها، يُؤمن العلماء أنهم قد يكونوا الفريق الموثق الأكثر تعقيداً في العالم الطبيعي |