| Paranoyak hâle geldim ve çürüyen ölülerin bana doğru geldiğini görmeye başladım. | TED | أصبحت شخصية مرتابة، وبدأت بالهلوسة لدرجة تخيل رؤية الجثث المتعفنة تتحرك نحوي. |
| çürüyen o kadar gıdanın içinde bir cesedin olduğunu anlamak çok zor. | Open Subtitles | مع كل تلك الأغذية المتعفنة بالداخل من الصعب القول بأن هناك جثة |
| Toprakta, çürüyen tahtada sonsuz karanlıkta bizler görüp duyacak ve hissedeceğiz. | Open Subtitles | في الأرضِ، في الخشبِ المتعفن في الظلامِ الابدي سنرى |
| Küflü bir evde, çürüyen duvarlar, pislik içinde ve kurtlanmış mobilya arasında yaşayan bir kız. | Open Subtitles | هناك فتاة, تعيش في شقة متعفنة و الجدران بالية الأثاث بالي من الحشرات و هو مطوق بالأوساخ |
| çürüyen ağaçlarda yer altında, taşların altında yaşıyorlar. | Open Subtitles | ويعيشون في الخشب المتعفّن. يعيشون على الأرض، يعيشون تحت الأحجار. |
| Plajdan 20 adım ötede çürüyen yarım bir katil balina var. | Open Subtitles | يوجد نصف حوت مفترس يتعفن لا يبعد 20 قدم عن الكوخ |
| Suratlarımızdan 2,5 metre yukarıdaki çürüyen uyduruk damda birbirine kenetlenmiş, kıllı ve epey büyük tarantulalardan başka izleyecek bir şeyi olmayan ben ve yarım düzine adamın olduğu yer. | Open Subtitles | حيث كنت أنا مع مجموعة من التعساء لا نملك ما نشاهده سوى عناكب صلبةٍ ضخمة تتزاحم على السقف القشيّ العفن.. |
| İki önemli nokta var: balina dışkısı ve çürüyen balina leşleri. | TED | إنها تتلخص في أمرين رئيسيين: براز الحيتان و جثثها المتعفنة. |
| Ve aşağıda çürüyen cesedin kokusunu neredeyse tamamen kapatıyor. | Open Subtitles | و قادر على تغطية الرائحة الكريهة تماماً و الجثث المتعفنة هناك بالأسفل |
| çürüyen bedenler, çocukların hayalgücü için... büyük bir engeldir. | Open Subtitles | تلك الجثث المتعفنة تشكل عثرة كبيرة عقبة للخيال الطفولي |
| Bu neredeyse 30 yıl önceydi, ama çürüyen cesedi hala k eşfedilmeyi orada bekliyor. | Open Subtitles | لقد كان هذا منذ 30 سنة, لكن جسدها المتعفن كان هنا0000 منتظر أن يتم أستكشافه |
| Şu anda tek istediğim, o çürüyen et parçasının ananasımın üzerine düşmemesi. | Open Subtitles | جلّ ما أعرفه أنّي أتمنى أنّ ذلك اللحم الميّت المتعفن أن لا يأتي على الأناناس |
| Son kez söylüyorum; çürüyen balkabaklarını biz almıyoruz. | Open Subtitles | للمرة الأخيرة التخلص من اليقطين المتعفن ليس من مسؤولياتنا |
| Evet, piç kurusu beni burada çürüyen bir cesetle baş başa bıraktı. | Open Subtitles | أجل , لقد تركني ذلك السافل بالداخل هنا مع جثة متعفنة |
| Toksik çamurla kaplanmış bir yığın çürüyen martı leşi. | Open Subtitles | كومة من جثث متعفنة لطيور النورس مغطاةٍ بمادةٍ سامة |
| Ama çürüyen et için mücadelede bile Daspletosaurus'un otoritesi mutlaktır. | Open Subtitles | لكن حتى في التقاتل على اللحم المتعفّن فإن سلطة الديسبليتوصورات مُطلقة |
| Plajdan 20 adım ötede çürüyen yarım bir katil balina var. | Open Subtitles | يوجد نصف حوت مفترس يتعفن لا يبعد 20 قدم عن الكوخ |
| ...ama daha durgun, daha cansız da olsan Lethe'nin sularında çürüyen otlardan, dikilirdin ayağa başıma geleni öğrenince. | Open Subtitles | - اجدك مستعد ستكن اشد بلادة من النبتة السمينة الذي تسري فيها العفن على شاطىء نهر ليز اذا لم تتحرك لمثل هذا |
| Sen benim gölgem olacaksın. Kutuda çürüyen. Sen zayıfsın. | Open Subtitles | كن أنت ظليّ و تعفن بالصندوق، وكن أنت الضعيف. |
| çürüyen cesetteki gazların nedeni plastiğin genişlemesi. | Open Subtitles | حيث أصبحت معرضة لضوء الشمس والغازات من الجسم المتحلل سببت تمدد البلاستيك |
| Cevap: araştırmacılar çürüyen bedenin üzerine bir kafes koyarak hayvan leş yiyenleri çürüme araştırmalarına katmama geleneğine sahiptir. | TED | الجواب : جرت العادة أن يقوم الباحثين باستثناء الحيوانات من دراسات التحلل بواسطة وضع قفص فوق المادة المتحللة. |
| Ve ben bin yıldır insanlık yüzünden çürüyen dünyayı temizlemek istedim. | Open Subtitles | وأردت تطهيرا لها لآلاف السنين قيمة عفن قد أصيب من قبل، |
| Sana eşlik eden tek şeyin arkadaşlarının çürüyen cesetleri olduğunu düşün. | Open Subtitles | بدون شئ ما عدا جثث متعفنه لأصدقائك لمجرد الأحتفاظ بصحبتهم |
| Ve bu canlı, çürüyen balıkların kokusunu almak için akıntıları koklar. | Open Subtitles | و هذا الكائن يشم مياه التيارات بحثاً عن أية أسماك متحللة. |
| Vay be, burada tek eksik olan parkenin altına gömülmüş çürüyen birkaç düzine ceset. | Open Subtitles | يا إلهي , الشيء الوحيد الناقص من هذا المكان هو بعض الجثث المتمدده المتعفنه داخل قبور سطحيّه أسفل هذا البيت |
| Amip benzeri sümüksü mantarlar, bakteri ve çürüyen bitkilerle beslenerek yüzeye yayılıyor. | Open Subtitles | اميـبا الوحل المميزة الطراز الانسيابية الشكل تتغذى على النباتات وبكتيريا التعفن |
| Bu eyalette hapislerde ya da mezarda çürüyen insan enkazı bıraktın ardında. | Open Subtitles | والرجال الذي تركتهم يتعفنون بالسجون. والمقابر في هذه الولاية، ولماذا؟ |