"çatlaklar" - Translation from Turkish to Arabic

    • الشقوق
        
    • كسور
        
    • الكسور
        
    • شقوق
        
    • الصدوع
        
    • تصدعات
        
    • المجانين
        
    • الكسر
        
    • مكسوره
        
    • تمدد
        
    • التصدعات
        
    • التشققات
        
    Ve, su gibi, herhangi bir kuralda çatlaklar bulacaklar. TED انهم كما الماء يمكنها ان تجد الشقوق على الفور في اي حزمة من القوانين
    Empati ve eşitlik arasındaki uçurum kolektif bütünlüğümüzü oluşturan çatlaklar kadar net değildir. TED الهوة بين التعاطف والإنصاف لا يمكن سبر غوره مثل الشقوق التي تترك علامة على نزاهتنا الجماعية.
    Kurbanda aşırı miktarda yumuşak doku zedelenmesi... - ...ve dil kemiğinde çatlaklar vardı. Open Subtitles الضحية كانت لديها تلف كبير فى الأنسجة و كسور متعددة فى العظام اللامية.
    Yeniden biçimlendirmeye göre bu çatlaklar 6 ay önce oluşmuş. Open Subtitles بالنظر لإعادة التشكل فهذه الكسور قد حدثت قبل 6 أشهر
    İskeletin her yerinde geniş yarıklar çatlaklar ve kırıklar var. Open Subtitles شقوق واسعة ، وكسور وفواصل في الهيكل العظمي بالكامل
    Her ilkbaharda çatlaklar hep aynı yerde, aynı zamanda oluşmuştu. Open Subtitles في كل ربيع، تتشكل الصدوع دوماً في الأماكن والأزمنة ذاتها
    Ve gerçekten önemli olduğuna inanıyorum konumuzu abartmamalıyız ve bu şirket yapılarında ince çatlaklar olduğunu kabul etmeliyiz. Open Subtitles وعلينا أن نعترف بأن هناك تصدعات والتصدع في كل تركيبة الشركات وأحيانا عندما تقوم شركة بالتركيز
    Her zamanki çatlaklar ve sıkılmış ihtiyarlar. Open Subtitles اي شيء مهم على خط التبليغ؟ المجانين المعتادين مهووسي الجرائم و المواطنين الكبار الضجرانين
    Ve bu sadece önemli kırılmalar değil: Küçük çatlaklar da tehlikeli olabilir. TED والكسور الكبيرة ليست فقط ما يهم الشقوق الصغيرة يمكن أن تكون بذات الخطورة.
    Bu betonda, küçük çatlaklar bile çeliği aşındıran ve yıkıcı çöküşe neden olan su, oksijen ve karbondioksiti kanalize edebilir. TED في هذه الخرسانة، حتى الشقوق الصغيرة قد تمرر الماء، الأكسجين، وثاني أكسيد الكربون الذي يتلف الحديد فيؤدي إلى انهيار كارثي.
    çatlaklar kapandığında bakteri veya mantarlar bir kez daha spor yapar ve hareketsizleşir. çatlaklar tekrar oluştuğunda yeni bir iyileşme döngüsüne başlamaya hazırdır. TED حين تغلق الشقوق بإحكام، البكتيريا أو الفطريات ستصنع بذور وتعود للسبات مجددًا مستعدة لتبدأ دورة جديدة من الإصلاح الذاتي عندما تتشكل الشقوق مجددًا.
    Onu inceliyorlar, çatlaklar için kontrol ediyorlar, delme zararı, kıymıklar, çentikler için. TED ويقومون بفحصها .. وتدقيق الشقوق التي تعتريها بسبب الحفر و الاحتكاك
    Kafatası, kaburgalar, pelvis ve kalçadaki her iki proksimaldaki çatlaklar ölüm anında gerçekleşmiş. Open Subtitles كسور قرابة وقت الوفاة على الجمجمة، الأضلاع، الحوض و النهاية العلوية لعظمي الفخذ.
    Sekiz ve dokuzuncu kaburgalarla, göğüs kafesinde,.. ...ölüm sırasında oluşmuş çatlaklar var,.. Open Subtitles هناك كسور حدثت قبل زمن الوفاة على الضلعين الثامن والتاسع وعظم القص.
    Hayır, her şeyi değil. Sol köprücük kemiğinde yayılmış çatlaklar var. Open Subtitles كلا، ليس كلّ شيء، هناك كسور مشعة على عظم الكتف الأيسر.
    çatlaklar - ya da yollar - ...nefes alan hayvanlar için kullanışlı açık deniz yolları oluştururlar. Open Subtitles وتشكل الكسور أو الشقوق ممرات مائية مفتوحة مفيدة جدا للحيوانات التي تتنفس الهواء
    El bileklerindeki çatlaklar sağlık durumu yüzünden olmuş olabilir. Open Subtitles من الممكن أن تكون الكسور التي على معصمها نتيجة لحالتها المرضية
    Bilirsin, kabukta ince noktalar, küçük çatlaklar. Open Subtitles تعرف، أماكن رفيعة في الصدفة شقوق رفيعة كالشعرة
    çatlaklar suyla dolduğunda, suyun ağırlığı onları daha derine itecektir. TED عندما تمتلئ الصدوع بالماء وزن الماء يقوم بزيادة عمق الصدوع للأسفل
    Büyükbaba, oksijen borusunu tamir ettim, ama her yerinde çatlaklar var, ne zaman patlayacağını bilemiyorum. Open Subtitles جدي ، لقد أوصلت الكرة بالنظام لكن هنالك تصدعات بكل مكان المكان بأكمله على وشك الإنفجار ربما خلال عشرة دقائق أو أقل
    İki ay önce Berkeley'den bazı çatlaklar her tarafını sprey boya ile boyadılar. Open Subtitles من حوالى شهران, أحد المجانين قام بنثر الطلاء عليها كلها
    Bu kaburga kemiği yarığı ile oluşan değişiklik gösteriyor ki bu çatlaklar ölmeden önceki dört günden daha da önce oluşmuş, değil mi? Open Subtitles هذا شق كسر ضلعي إعادة التشكيل تشير إلى إلى أن الكسر حصل قبل أكثر من 4 أيام من وفاته
    Elleri kerpiçten dolayı çatlaklar içinde olur, sırtı ustabaşının kamçısından dolayı yara içinde kalır, ancak kalbinde Tanrı'nın ruhunun ateşi yanardı. Open Subtitles يداه تكون كثيرة العُقد و مكسوره من تجاويف الأحجار و ظهره متقرحا من سوط الرئيس المتعسف لكن قلبه يحترق بروح الرب الرزاق
    - Onlar çatlaklar, genç bayan. Üç çocuğum var benim. Open Subtitles تلك علامات تمدد الجلد أيتها الشابة لقد أنجبت ثلاثة أطفال
    Kabuktaki çatlaklar, boğumlar ya da onlara ne ad verirseniz. Open Subtitles التصدعات باللحاء, أو العقد, أو أياً كان مسماها
    Kelp yosunu gibi bitkilerin buzdaki çatlaklar arasından gelişip yüzeyde serpildiğini hayal edebilirsiniz. TED تخيلوا النباتات هناك تنمو كالأعشاب البحرية خلال التشققات الثلجية حتى تظهر على السطح

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more