| Davana göz attım ve senin ilgini son derece çekecek birşey buldum. | Open Subtitles | واكتشفت الشيء الذي من شأنه أن يثير اهتمامك بشكل كبير |
| Burada ilgi çekecek 3 şey var Otel Schatz piyango cinayeti mahalli ve Bayan Gerda'nın genelevi. | Open Subtitles | المكان فيه ثلاثة أشياء تجذب الناس: فندق شاتز، مكان جريمة القتل، |
| Bu pislik cezasını çekecek, şimdi. | Open Subtitles | ليس لديك إلا الهراء ابن الساقطة سيدفع الآن هيا يا رجل |
| Bu kesinlikle Robert Pattinson dikkatini çekecek. Merhabalar. | Open Subtitles | هذا بالطبع سيثير اهتمام روبرت باتنسون مرحبا |
| Eğer hak ettiğinden daha düşük bir ilişkiye girerse korkarım annem ondan tüm ekonomik desteğini çekecek. | Open Subtitles | أنا قلقة يا سيدة داشوود. فأمي ستسحب جميع أمواله وثروته ــ ــ إذا زرع إعجابه في أرض أقل من المستوى الذي هو عليه |
| Bize daha genç, izleyicileri çekecek bir şef lazım. | Open Subtitles | نحن نحتاج طباخ يجذب مشاهدين أكثر للبرنامج من ذوي الفئات العمرية الأصغر |
| Büyük cüzdanları olan büyük oyuncuları çekecek türden bir ilgi. | Open Subtitles | ذلك النوع الإنتباه الذي يجلب لاعبين كبار مع محافظ مليئة |
| Turistleri ve onların paralarını, bu şehre çekecek bir yatırımda bulunduk. | Open Subtitles | حدث رياضي سيجذب السيّاح للبلدة و الأموال لجيوبكم |
| Bir insanı çekecek kadar büyük herhangi bir şey yok, | Open Subtitles | لا يوجد شيء كبير بما فيه الكفاية لسحب أي شخص |
| Bayım, bilmek istediğim, o gün dikkatinizi çekecek bir şey söyledi mi? | Open Subtitles | سيدى, كل ما اريد معرفته , هو هل ذكرت لك شيئا ذلك اليوم جذب انتباهك |
| Öyleyse bunun yerine belki de ilginizi çekecek bir şey önerebilirim. | Open Subtitles | مع ذلك ,على سبيل التعويض ربما يجوز لي أن أقدم لك شيئا، الامر الذي يثير اهتمامك |
| Onun için her birinizin, gençlerin dikkatini çekecek beş hikaye fikri getirmesi gerek. | Open Subtitles | لذا أريد من كل منكما أن يجد لي 5 قصص تجذب الشباب |
| Bunu o yaptı ve Tanrı biliyor ki cezasını çekecek. | Open Subtitles | لقد كان هو، وربّي يعلم أنّه سيدفع الثّمن. |
| Bu arada, işte ilgini çekecek birşey. | Open Subtitles | بالمناسبة هناك شيء سيثير إهتمامك : |
| Vücudundaki bütün radyasyonu tıpkı bir sünger gibi emip çekecek. | Open Subtitles | ستسحب الإشعاع من جسدها، تمتصه منها كالإسفنغ |
| Kızı da en az dikkati çekecek yerden aldılar. | Open Subtitles | و قاموا بأخذها من مكان لا يجذب انتباها كبيرا |
| Ordunuzu sizin için yeniden kuracak gidip lordları uğrunuza savaşmak için ikna edecek ve paralı askerlerle korsanları yanınıza çekecek biri lazım. | Open Subtitles | فأنت بحاجة لشخص يبني جيشكَ بالنيابة عنكَ شخصٌ يُقنع الأمير هذا وذاك لأن يُحاربوا من أجلكَ شخص يجلب النخاسين والقراصنة إلى جانبكَ |
| Bu ihtiyacımız olan, oy verenlerin dikkatini çekecek heyecan uyandıran bir şey. | Open Subtitles | هذا بالضبط مانريده الأمر الكبير والجالب للإنتباه الذي سيجذب المصوتين |
| Haznelerinde yeterli kuru barut kaldığı ve tetiği çekecek takatleri olduğu sürece önlerine gelen kadın erkek, çoluk çocuk, herkesi öldürüyorlar. | Open Subtitles | طالما لديهم بارود كافى فى قواريرهم وقوة لسحب الزناد سيقتلوا كل رجل وامراة وطفل يواجهم |
| Daha sonra asistanın ilgisini çekecek bir şeyler yapıyoruz. | Open Subtitles | وبعدها شيءٌ ما لمحاولة جذب إنتباه تلك المُساعدة |
| Eğer sen atına binip tokmağını sallayamazsan... dünya acı mı çekecek? | Open Subtitles | هل سيعاني العالم اذ لم تمتطي حصانك و تلوح بالمطرقه ؟ |
| Hayır, bu köy, aynen söylediğim gibi, suçunun cezasını çekecek. | Open Subtitles | . لا , هذه القرية ستدفع ثمن جريمتها كما اقسمت |
| Bence daha büyük tehlike, yıldırım çekecek olan elindeki kraliçe asası. | Open Subtitles | كنت سأقول ، أن الصلوجان الذي تحمله سيجلب لها الصواعق البرقية |
| O tetiği çekecek sen de arkadaşının beynine girecek olan şu mermiyi durduracaksın. | Open Subtitles | هو سوف يسحب الزناد وأنت سوف تمنع الرصاصة من أن تدخل رأس صديقك. |
| Buraya ne sokup sokmadığına dair dikkat çekecek tipleri de pek sevmiyor. | Open Subtitles | ولا يحب أن يلفت الناس الانتباه إلى ما لديه، الصادر والوارد، حسن؟ |