"çok sevdi" - Translation from Turkish to Arabic

• لقد أحبت
• لقد أحبها
• أحبوك
• أحبّت
• يحبني أكثر
• أحبتك كثيرا
• أحبتكِ
• أحبني أكثر
• أحبّها كثيرا

Dora onun için yaptığım videoyu çok sevdi. Ama krediyi alamadım.
لقد أحبت (دورا) الفيلم الذي صنعته لها, لكنني لم أستطع الحصول علي قبول منها.

Beni sevdiğini söyledi, ve biliyorsun babam, babam onu çok sevdi.
. . قالت انها تحبني و أنتِ تعلمين ان أبي رباه , لقد أحبها

Onun çok farklı yüzleri oldu ama, seni daima çok sevdi.
لكن أَى وجه سأَعطيه له؟ كان العديد من الرجال المختلفين لَكنه كلهم أحبوك

Sung'ı o kadar çok sevdi ki onunla birlikte olmak için karları, dağları aşıp buraya geldi.
أحبّت (سانغ) جدّاً لدرجة أنّها مشت في الثلج وعبرت الجبال لتأتي إلى هنا لتكون معه.

O beni daha çok sevdi ve Darcy buna katlanamadı.
حسناً، كان يحبني أكثر منه و لم يتحمل (دارسي) هذا

Sizi çok sevdi.
لقد أحبتك كثيرا.

Büyük annem seni ilk gördüğünde çok sevdi.
جدتي أحبتكِ عندما قابلتك للمرة الأولى

Belki beni ondan daha çok sevdi.
وربما أنه قد أحبني أكثر ايضاً.

Canavar onu o kadar çok sevdi ki, hala peşimi bırakmıyor.
الوحش أحبّها كثيرا هو يتبعني منذ ذلك الوقت،

Sophie de var. Nikita'yı çok sevdi. Bunu şimdiden anlayabiliyorum.
الآمر ليس كذلك (فيكتور) إنها (صوفي) لقد أحبت (نيكيتا) بإمكاني أن اعرف ذلك

Selam Andre kızım telefonu çok sevdi.
يا (أندري) لقد أحبت الهاتف

Prens Harry çok sevdi.
لقد أحبها هاريسون

İçerde tutacağım Onu çok sevdi.
سأحفظها بالداخل - لقد أحبها -

çok sevdi.
{\pos(190,240)} لقد أحبها.

Onun çok farklı yüzleri oldu ama seni daima çok sevdi.
كان العديد من الرجال المختلفين لَكنه كلهم أحبوك

Onlar da seni çok sevdi. Çok da umurumdaydı.
هؤلاء الناس أحبوك حقا أيضا

- İşte kızını bu kadar çok sevdi.
لقد أحبّت ابنتها إلى ذلك الحد

Alli, Mary Tyler Moore'nin yeni filmi "Ordinary People"ı çok sevdi.
(آلي) أحبّت فيلم "أناس عاديون"، فيلم "ماري تايلر مور" الجديد

Orayı çok sevdi.
هى أحبّت ذلك

- Peki nerelerde sizi daha çok sevdi?
وأين المكان الذي أحبتكِ فيه؟

Beni bu dünyadaki her şeyden daha çok sevdi.
لقد أحبني أكثر من أي شيء في الحياة

Yaratık o kadar çok sevdi ki o zamandan beri takip ediyor, ağzını yalıyor, geri kalanımı istiyor.
الوحش أحبّها كثيرا هو يتبعني منذ ذلك الوقت، يسيل لعابه لالتهام بقيتي