| Anne, babam bana yeniden balık tutmayı öğretiyor. | Open Subtitles | امي, ابي يعلمني كيف يصطاد السمك مرة اخرى |
| Eğer doktorsa neden İspanyolca öğretiyor? | Open Subtitles | ولماذا هي تدرس الاسبانية إذا كانت هي طبيبة؟ |
| Seni o kadar yönlendiriyor ki şimdi de İngilizce mi öğretiyor? | Open Subtitles | ،هذه المرأة تخدعك بشدّة إنها تعلمك الإنكليزية الآن؟ إنها لا تخدعني |
| İç Yol bize hepimizin aynı duygusal kapıları olduğunu öğretiyor. | Open Subtitles | اسمع، السبيل الروحي تعلمنا بأننا جميعاً لدينا نفس الأبواب العاطفية |
| Gerçek hayatta idrakimizi aşan şeyleri de o bana öğretiyor. | Open Subtitles | وهي تعلمني كل تلك الأشياء التي تستصعب على الفهم في عالمنا الحقيقي |
| Fakat 11 çocuktan biri ve 10 kardeşe sahip olmak size güç yapısı ve müttefiklik hakkında çok şey öğretiyor. | TED | أن تكون من بين 11 طفلًا ولديك 10 أشقاء يعلمك الكثير عن هياكل القوة والتحالفات. |
| Bilim bize şairlerin zaten söylediklerini öğretiyor. | Open Subtitles | مدرسين العلوم علموا دائما ما يعلمه الشعراء |
| -Bir sürü zengin çocuğa öğretiyor -Ve senfoniler falan öğretiyor. | Open Subtitles | يدرس العديد من أبناء الأغنياء ويعزف السيمفونيات، صح؟ |
| Bana motivasyonumuz ve azmimiz varsa her şeyi yapabileceğimizi öğretiyor. | Open Subtitles | أعني ، فهو يعلمني أنه يمكنني القيام بأي شيء طالما لديّ الحافز والإصرار |
| Bana her gün bir şeyler öğretiyor bir sürü çocuğun olduğu küçük bir sınıfta bunu öğrendiklerinde pek hoşlarına gitmeyecek kişiler arasında. | Open Subtitles | ... وهو يعلمني أشياء كل يوم في قاعة الفصل الصغيرة مع الكثير من الأطفال الآخرين والذين لن يحترموني عندما يكتشفون ذلك |
| Her yıl doğum günümde annem kek yapıyor ve babam da bana yeni vinç işlemleri öğretiyor. | Open Subtitles | كل عام في عيد ميلادي تقوم أمي بخبز الكعك... ووالدي يعلمني العمل على رافعة جديدة |
| Carrie, bu Amanda Snodgrass. Burada İngilizce öğretiyor. | Open Subtitles | يا "كاري" هذه "أماندا سنودغراس" تدرس إنجليزي هنا |
| 20 yıl lejyonerlik yapmak da, sana o güne hazır olmayı öğretiyor. | Open Subtitles | وعشرون عاما كجندي بالفيلق تعلمك أن تكون جاهزا لهذا اليوم |
| Bu Mısır'da araştırma yapılacak en güzel zaman dilimi çünkü bize felaketlerin ardından nasıl hayatta kalacağımızı öğretiyor. | TED | إنها فترة مميزة للدراسة في مصر، لأنها تعلمنا الكثير عن كيفية النجاة والتطور بعد الكوارث الضخمة. |
| Ben çalışıyordum. Lily bana okumayı öğretiyor da. | Open Subtitles | كنت أتمرن على الأصوات ليلي تعلمني كيف أقرأ |
| Gerçeğe dayalı kişisel koruma, patlamalarda nasıl hayatta kalacağınızı öğretiyor, hafif silah saldırıları, keskin nişancı saldırıları, kimyasal saldırılar. | Open Subtitles | هذا مكان فن الدفاع عن النفس يعلمك كيف تنجو من القنابل, هجمات الجند والقناصين الهجمات الكيميائية كلها نغطيها |
| Mükemmel düğümü nasıl atacağını öğretiyor. | Open Subtitles | انه يعلمه كيفية ربط العقدة المثالية |
| Yaptıkları insana her an yeni bir şey öğretiyor. | Open Subtitles | إنه يدرس في حصة إسترجاع البقايا البشرية في مزرعة الجثث |
| Ona fokstrot diye bir Amerikan dansı öğretiyor. | Open Subtitles | إنها تعلمه رقصة امريكية تسمى هرولة الثعلب |
| Yani vücudum dışarıda lise İngilizcesi mi öğretiyor? | Open Subtitles | إذاً جسمي في الخارج يُدرس اللغة الإنجليزية ؟ |
| Bunun mizaçlarına hiç bir etkisi olmuyor ama onlara refakatin değerini öğretiyor. | Open Subtitles | ولن يكون له أي تأثير على نزعاتهم الشخصية سوى أنه يعلمهم قيمة الصحبة والعشرة |
| Bir sürü profesör bunu hala öğretiyor olsa da. | Open Subtitles | حتى لو كان هنلك كثير من الأساتذه الذين يتابعون تعليمها |
| Rahibe annelere çocuklarını nasıl yıkayacaklarını öğretiyor. | Open Subtitles | الأخت تعلّم الأمّهات كيف يغسلن أطفالهنّ. |
| Birisinin önem ve değeri konusunda meditasyonu öğretiyor gibi görünüyorlar. | Open Subtitles | يبدو أنها جميعاً تُعلّم قيمة التأمل لقيمة وأهمية المرء.. |
| Şimdi çocuklarımıza doğru işlerin peşinden gitmeyi öğretiyoruz, bilirsiniz ve okul sistemi onlara doktor olmak, avukat olmak, muhasebeci olmak, diş hekimi, öğretmen ve pilot olmak gibi şeyler öğretiyor. | TED | الأن نعلمهم أن يلهثوا خلف الوظائف الجيدة والمدرسة ايضا تعلمهم ان يفعلوا ذلك يحاولوا أن يصبحوا أطباء أو محاميين أو محاسب ، أو طبيب أسنان أو مدرس ، أو طيار |