| Sen vergini ödemekten, çocuklarına bakmaktan, karını sevmekten utanıyor musun? | Open Subtitles | هل تشعر بالعار في دفع ضرائبك حماية ابنائك, حب زوجتك؟ |
| Sadece Champaner değil, vilayetteki tüm köyler üç yıl boyunca lagaan ödemekten kurtuldu. | Open Subtitles | لم يدفعوا ضريبه لثلاث اعوام كابتن راسل دفع ثمن سلوكه المتهور |
| Yani vergi ödemekten kaçıp, aynı zamanda haklarını mı istiyorlar? | Open Subtitles | اذا هم يهملون واجبهم في دفع الضرائب و مع ذلك يطلبون حقوقهم؟ |
| Tepenizde kimse yoktu ve kefalet ödemekten kurtulmuştunuz. | Open Subtitles | جنيتم أموالا كثيرة ولم تكونوا بحاجة لأموال دفع الكفالات |
| Belediye tazminat davalarına milyonlar ödemekten bıktı. | Open Subtitles | الحكومة سئمت من دفع الملايين على حوادث القتل الخطأ |
| Tam ücret ödemekten yırtacağınızı sanmayın. | Open Subtitles | لا تعتقدا أنكما ستتخلصان من دفع المبلغ كاملا |
| Eski eşin evlenince, nafaka ödemekten kurtulacaksın. | Open Subtitles | عندما تتزوج طليقتك تتوقف عن دفع النفقة أمم همم إنه محق |
| Nafaka ödemekten kurtulan erkeklerin zil takıp oynaması şehir efsanesi sanıyordum. | Open Subtitles | لقد ظننت بأن رقصة عدم دفع النفقة كانت أسطورة |
| Kadın da ona ödemekten bıktı ve onu durdurmaya karar verdi. | Open Subtitles | وسئمت من دفع المال، فقررت إنهاء الأمر للأبد. |
| Şef Holden. Sana kira ödemekten bıktı, değil mi? | Open Subtitles | الشيف هولدن هل أصبح متعباً من دفع الإيجار لك ؟ |
| Siz de benim gibi park yerlerine fazla ödemekten nefret ediyorsunuzdur. | Open Subtitles | أنا أعلم إذا كنتَ تمتلكَ صفة مثلي ستكره زيادة دفع المال لمواقف السيارات |
| Vergi ödemeyi bıraksam mı diye düşünüyorum. Halbuki ödemekten çok keyif alıyordum. | Open Subtitles | أتعلمان، عقدت العزم على عدم دفع ضرائبي من المؤسف أنّي أستمتع جدًا بحسابها |
| Hepimiz bunların ne olduğunu duyduk sanırım... ...ve hepimiz bunların topluma... ...vergi olarak da bilinen ücretleri ödemekten... ...kaçmaya çalışan insanlar ve şirketler tarafından epey... ...kullanıldıklarını biliyoruz. | TED | حسنا، لقد سمعنا جميعا عن ما هم، أعتقد، ونحن جميعا نعرف أنها تُستخدم لشكل أقل قليلا من الأشخاص والشركات الذين يسعون إلى تجنب دفع مستحقاتها السليم للمجتمع، يعرف أيضا باسم الضرائب. |
| Tanrım, para ödemekten nasıl da nefret ederler! | Open Subtitles | يا الهي ، انهن يكرهن دفع المال |
| Kendi üç kuruşluk borcunu ödemekten aciz bir gerizekalı için. | Open Subtitles | ستيفي) ! فتى أخرق يهين الناس بعدم دفع ديونه لهم) |
| Ben faturaları ödemekten, sofraya aş getirmek ve sırtına giyecek almaktan başka iş yapmak zorunda değilim. | Open Subtitles | لست مضطراً إلى القيـام بشيء هنـا باستثناء دفع الفواتير... ...وتأمين الطعام والملابس لك هل تفهم؟ |
| Biz başkalarının veletlerinin faturalarını ödemekten bıktık! | Open Subtitles | لقد سئمنا من دفع فواتير أطفال الغير |
| Bazı şeyler ev taksiti ödemekten daha önemlidir. | Open Subtitles | بعض الأشياء أكثر أهميةً من دفع الرهن. |
| ödemekten kurtulmanın bir yolu da cinayet. | Open Subtitles | القتل في اتجاه واحد للخروج من دفع. |
| Yani borçlarını ödemekten kaçmak için yaptığın sinsice plan sonunda kendini öldürtmekle sonuçlanıyor. | Open Subtitles | إذا خطتكَ البارعة لتتجنب ...دفع ديونكَ هي بأن تهلكَ نفسك ؟ |
| Ama bu bedeli ödemekten mutluydum, çünkü aldığım her darbeyi iki misliyle iade edebiliyordum. | TED | ولكني سعيدة بأن أدفع لذلك، لأنه من أجل كل أذى سأتلقاه سأتمكن من إعطاء في المقابل شيئين |