| Başka kazaların önlemenin tek yolu bu zavallının blöfünü görmek. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لمنع اي حادث هو ان نخدع هذا المختل |
| Yakmak, hastalığın yayılmasını önlemenin tek yolu. | Open Subtitles | حرق الجثث هى الطريقة الوحيدة لمنع أنتشار المرض |
| Barış zirvesinin bittiğini açıklamak niyetinde olduğunuzu biliyorum fakat bunu önlemenin bir yolu olabilir. | Open Subtitles | أعلم أنكِ تنوين إعلان نهاية قمة السلام لكن قد توجد طريقة لمنع حدوث ذلك |
| Bu felaketi önlemenin tek yolu karadeliğe sert üsluplu bir mektup yazmak. | Open Subtitles | السبيل الوحيد لتجنب هذه الكارثة هو كتابة تقرير نقد لاذع عن الحفرة السوداء |
| Belki de bu, faydasız tartışmaları önlemenin yoludur. | Open Subtitles | ربما هذه الطريقة لتفادي مجادلات غير مفيدة. |
| Yıllardır saklanıyoruz çünkü bu, Timothy'yi bulmalarını önlemenin en iyi yoluydu. | Open Subtitles | لقد اخفيناك كل هذه السنين كانت هذه افضل طريقه لضمان عدم عثورهم عليك ابدآ ابدآ |
| Ama, ben... ben... eğere evlenmek istersen... gebeliği önlemenin yolları var. | Open Subtitles | ولكن إذا ادرتي الزواج. هناك طرق لمنع الحمل. |
| Ebediyeti tüketmeyi önlemenin yegâne yolu bu işte. | Open Subtitles | بل الطريقة الوحيد لمنع البقاء إلى الأبد به |
| Bunu önlemenin tek bir yolu vardı. | Open Subtitles | حسنا. كان هناك طريقة واحدة فقط لمنع ذلك. |
| Belli ki, düğmesi açık duruyor ve eğer o düğmeyi anlayabilirsem belki seninkinin de açılmasını önlemenin yolunu bulabilirim. | Open Subtitles | من الواضح أن جيناته بدأت تعمل إن تمكنت من فهم جيناته سأجد طريقة لمنع جيناتكم من الانطلاق نهائياً |
| İddianameyi önlemenin tek yolu soruşturma kurulunu atlatmak. | Open Subtitles | السبيل الوحيد لمنع الاتهام هي بإغلاق هيئة المحلفين |
| İşsiz geleceğimizi önlemenin anahtarının bizi insan yapan şeyi yeniden keşfedip her gün barındırdığımız gizli yetenekleri ve tutkuları ortaya çıkarmamıza olanak tanıyan yeni nesil insan merkezli işler yaratmak olduğuna inanıyorum. | TED | وأعتقد أن المفتاح لمنع مستقبلنا من البطالة هو إعادة اكتشاف ما يجعلنا الإنسان، وخلق جيل جديد من الوظائف التي تتمحور حول الإنسان التي تسمح لنا لاكتشاف المواهب و الشغف الذى نحمله معنا كل يوم. |
| Bunun önlemenin tek yolu, uçkesim. | Open Subtitles | الطريقه الوحيده لمنع ذلك هى البتر |
| En samimi inancımıza göre, bunu önlemenin en iyi yolu... | Open Subtitles | وفي إعتقادنا الأكثر جدية ... أن أفضل طريقة لمنع حدوث هذا |
| Başkalarının sana yaklaşmasını önlemenin bir yolu. | Open Subtitles | هذه وسيلة لمنع الناس من التقرّب إليك |
| Bunu önlemenin tek yolu var. | Open Subtitles | إن هي إلّا وسيلة واحدة لمنع رحيلها. |
| Bir kavgayı önlemenin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الطريقه الوحيده لتجنب الخلافات |
| Belki de böyle bir trajediyi önlemenin bir yolu vardır. | Open Subtitles | ربما هناك وسيلة لتجنب مثل هذه المأساة |
| Bu belki de faydasız tartışmaları önlemenin yoludur. | Open Subtitles | ربما هذه الطريقة لتفادي مجادلات غير مفيدة. |
| Yakalanmayı önlemenin tek yolunun nikahın önüne taş koymak olduğunu fark ettiniz. | Open Subtitles | أدركت أن الطريقة الوحيدة لتفادي الكشف |
| Katliamı önlemenin en iyi yolu bu. Bu bir katliam ama. | Open Subtitles | -هذا أفضل حل لتفادي مذبحة |
| Burada yapılanlar için misilleme yapılmasını önlemenin en iyi yolu olanları anlatacak kimseyi bırakmamaktır. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لضمان عدم تكرار ذلك هي ما نقوم بهِ هنا. |