| "Sinyora, kızınızı o adamla evlendirmekle hatadan da öte, suç işliyorsunuz. | Open Subtitles | سيدتي بالسماح لاببنتك وخطيبها بالزواج ترتكبين أكثر من خطأ ترتكبين جريمة |
| İyi bir aşçıdan da öte. Siz bilmiyorsunuz. Bırak öyle kalsın. | Open Subtitles | هو أكثر من طباخ جيّد.فليس لديك فكرة.دعك منه الآن أيها النقيب |
| Genç avcı için, avdan ona düşen pay yiyecekten daha öte birşey. | Open Subtitles | بالنسبة للصياد الشاب , كان نصيبه من اللحم أكثر من مجرد طعام |
| - Bundan öte bir şey olmalı. - Bakın göstereyim. | Open Subtitles | انا أشك ان الأمر اكثر من هذا دعنى أعرض عليك, |
| O insanlardan öte amaçlarımız önemli. | Open Subtitles | مغزى أهدافنا يتجاوز هذه الأهداف بحد ذاتها. |
| Ona söyle, derenin öte tarafında kamp kuracağız ve yarın konuşacağız. | Open Subtitles | أخبره أننا سنعسكر على الجانب الآخر من الجدول و سنكمل حديثنا غدا |
| Bir dizi dava sıralamış ve hepsi de para cezasından öte, Ray. | Open Subtitles | لقد أقام دعوة قضائية و هي أكثر من مجرد غرامة يا راي |
| ! Bir futbol kampında sana arkadaştan daha öte olmak istediğimizi söylemiştim. | Open Subtitles | أثناء مخيّم كرة القدم أخبرتك أنني أريد أن أصبح أكثر من صديق |
| Beni ilgilendirmez ama ortağım onunla arkadaştan öte olabileceğinizi düşünmüş. | Open Subtitles | ليس هذا من شأني لكنه يظن أنه أكثر من صديق |
| Sanno yakuzadan öte bir şey. Artık politikaya müdahale ediyorsunuz. | Open Subtitles | عائلة سانو الآن أكثر من مجرد ياكوزا, بغزوها عالم السياسة |
| Yani bilirsin, o oynaşmalardan sonra eminim mutludan da öte olacaktır. | Open Subtitles | لذا كما تعلمين, حالما يتجاوزان الفضيحة، سوف تغدو أكثر من سعيدة. |
| O senin ağabeyin. Korra'ya arkadaşlıktan öte bir şey hissediyor olabilir mi? | Open Subtitles | ولكنه أخيك ، هل تعتقد بأنه يحب كورا أكثر من كونهم أصدقاء |
| CA: Terörizmle savaştan öte daha derin amaçlar olduğunu düşünüyor musun? | TED | كريس: عذرًا, هل تعتقد أن هنالك حافز أعمق بالنسبة لهم اكثر من الحرب ضد الإرهاب؟ |
| Bunun bana ne kadar acı verdiğini bilemezsin, ama görevim kan bağından çok öte. | Open Subtitles | لا تعرفين كم أتألم لكن واجبي يتجاوز رابطة الدم |
| Yıldız kümesinin öte yanından çıkıp makine gezegeninin yerçekimi alanına kapılmış olmalı. | Open Subtitles | من المؤكد أنها ظهرت في الطرف الآخر من الكون و سقطت في مجال جاذبية كوكب الآلات |
| Ama öte yanda, şehrimi uzaylılardan ve zarar verebilecek kişilerden korumak için üvey ablamla DEO için çalışıyorum. | Open Subtitles | لكن سرًا، أعمل مع أختي بالتبني في إدارة عمليات الخوارق لحماية مدينتي من الفضائيين وأي شخص آخر يقصد أذىً |
| Birazdan bizden çok öte zeki bir varlıkla tanışmak üzereyiz. | Open Subtitles | نحن على وشك أن نلتقي كائنًا بذكاء يفوق بكثير قدراتنا |
| öte yandan, eğer çok zayıf ve çok olumsuz imajı olan bir ülkeyseniz, her şey zordur, her şey pahalıdır. | TED | من الناحية الآخرى، إذا كانت الدولة تملك صورة ضعيفة أو سلبية، كل شيء سيكون صعبا ومكلفا. |
| Her şeyden öte, izcilerin ayağı yere basar, bu demektir ki bir birey olarak kişisel değerleri bir konu hakkında nasıl haklı ya da haksız oldukları ile alakalı değildir. | TED | وفوق هذا، الكشافة أصوليون، ما يعني أن قيمتهم كأشخاص ليست متعلقة بموقفهم حيال موضوع معين. |
| Ama öte yandan, şehrimi uzaylılardan ve zarar verebilecek kişilerden korumak için üvey ablamla DEO için çalışıyorum. | Open Subtitles | ولكن سرًا أعمل مع شقيقتي بالتبني لصالح إدارة مكافحة الخوارق لحماية مدينتي من أي تهديد فضائي وأي أحد آخر ينوي لها الأذى |
| öte yandan, Ferrous Corp tarafında olursak diğer şirketler yenildikten sonra peşimizden gelmelerinin an meselesi olduğunu biliyoruz... | Open Subtitles | من الناحية الآخرى , إن أعدنا الشركة الحديدة فأن الشركات الأخرى سوف تنهزم نحن نعرف , إنها مجرد مسألة وقت |
| Ve diğer kişilerde öte yana ayrılacak. Bankanın öbür tarafına geçin. | Open Subtitles | والآخرون جميعهم بالمجموعة الأخرى، ادفعوهم للجهة الأخرى من المصرف |
| Ama hepsinden öte, teşekkür ederim anne. | Open Subtitles | ولكن الأهم من ذلك كله أريد أن أشكرك يا أمي |
| Söyledikleri iddiadan öte bir şey. | Open Subtitles | إنه أكثر من مجرد إدعاء ، الرجل الذى أنقذه |
| Sperminin iyi olduğundan eminim, hayır, iyiden de öte muhteşemdir. | Open Subtitles | أنا واثقة أن سائلك المنوي جيد بل أكثر من جيد، رائع |